Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Hafif yağmur
10°
Ara

Kanun açıklama gerektirir mi?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Kanun açıklama gerektirir mi?

Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/07/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır...
Günlerdir iktidarla muhalefeti karşı karşıya getiren 696 Sayılı KHK nin 121. Maddesi aynen böyle.
Ben hukukçu değilim ama bu metni okuduğumda ben de endişelendim. Dikkat edilirse “bunların devamı niteliğindeki eylemler”     deniyor.
Varsayalım ki, bugünlerde bir grup tüketici, zamları protesto anlamında bir eylem gerçekleştirdi. Durumdan vazife çıkarmak isteyen bir yetkili de “bunların amacı darbecilere uygun zemin hazırlamaktır. Terör örgütü üyesi olmasalarda, terör örgütüne bu şekilde destek sağlıyorlar” derse ve hazırda bekleyen kimi provakatörler bu eylemcilere saldırırlarsa ceza almayacaklar. Çünkü darbeyi önlemeye yönelik bir savunma refleksi denecek.
İşin doğrusu, bu kararnamenin hazırlanmasını isteyenlerin böyle bir amacı olduğunu pek düşünmüyorum.
Ancak siz sonuçta kararnameyle de olsa bir kanun çıkartıyorsanız,  kanun açık olmak zorundadır. Yoruma açık olursa bu açık kapıdan herkes girer. Özellikle de kötü niyetliler.
Kamuoyunda büyük tepki alınca iktidar çevresinden bir dolu açıklamalar, yalanlamalar gelmeye başladı.
Sayın Mahir Ünal “bu kanun yalnızca 15-16 Temmuz tarihleri kapsar, başka türlü anlamayın” diyor. Bekir Bozdağ daha da ileri gidip “Bu okuduğunu anlamama veya anlama zorluğu olarak değerlendirmezsek kötü niyetli bir yorumdur. Darbe teşebbüsü ya da devamı niteliğindeki eylemlerden bahsediliyor. Devamı niteliğindeki eylemler de terör eylemleri olarak kabul ediliyor. 15 Temmuz öncesi ve 16 Temmuz sonrasını kapsamıyor. Kim ki sonrasını kapsıyor diye yorumluyorsa maddeleri doğru dürüst okumamıştır. Okuduğumu iyi anladım diyorsa art niyetli yorum yapıyordur. CHP'nin yorumları art niyetli yorumlar. Darbenin bastırılmasından sonraki süreci kapsamıyor. Bu madde geleceği düzenlemiyor. Bundan sonraki olayları düzenlemiyor.”
Madem öyle Sayın Bozdağ; Meslek odaları, sendikalar, tüm muhalif partiler ve hatta TUSİAD niye endişeli, bunun yanlış yorumlanabileceğini, iç savaşa neden olabileceğini söylüyorlar.
Eski Cumhurbaşkanı, AK Parti kurucusu Abdullah Gül bile “15 Temmuz hain darbe teşebbüsüne karşı arkasına bakmadan sokağa çıkıp direnen kahraman vatandaşlarımızı koruma amacıyla çıkartıldığını düşündüğüm 696 sayılı KHK'nın yazımındaki hukuk diliyle bağdaşmayan muğlaklık, hukuk devleti anlayışı açısından kaygı vericidir. İlerde hepimizi üzecek olaylara ve gelişmelere fırsat vermemek için gözden geçirileceğini ümit ediyorum.” Diyorsa; niye bunlara kulak verip,” gerçek amacı tam anlaşılamamış, yeniden gözden geçirip, daha anlaşılır hale getirmek gerekir” demek yerine, yanlışta ısrar ediyorsunuz.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli daha da kraldan çok kralcı davranıp, bu kararnameye karşı çıkanları neredeyse vatan haini ilan ediyor.
121.nci maddeyle ilgili tüm bu eleştiriler, itirazlar bir yana, son çıkarılan bu iki kanun hükmündeki kararnamelerin en sakıncalı yanlarından biri de yine torba yasaları içinde barındırmasıdır.
OHAL gerekçe gösterilerek çıkarılan KHK ler, olağanüstü duruma yönelik yasaların ivedilikle çıkarılması içindir. Peki taşeron yasasını bu kararnamenin içine sokmanın gerekçesi nedir?
Muhalefetin ısrarla vurguladığı TBMM ni devre dışı bırakma iddiası haklılık kazanmış olmuyor mu? Bu noktada asıl üstünde durulması gereken, siyasilerin özeleştiri kültürünün gelişmemiş olması. Yalnızca iktidar partisi değil, mevcut tüm siyasi partilerde ne yazık ki, yaptıkları bir yanlış ya da hatanın ardından “kusura bakmayın, biz bu konuda yanlış düşünmüş, yanlış değerlendirme yapmışız, bu yüzden de bunun siyasi sorumluluklarını üstleniyoruz” gibi bir açıklamaya şu ana kadar rastlamadık.
Oysa yaşamın her alanında olduğu gibi siyasette de insanlar kadar, kurumlar da hata yaparlar. Önemli olan hatayı kabullenip, özeleştiri yapmak ve hatadan dönebilmektir.
OHAL’in bu kadar uzun sürmesi, normalleşme için bir çaba gösterilmemesi bir yana şimdi iktidara düşen görev; “Biraz aceleye getirilerek hazırlanmış bu Kanun Hükmündeki Kararnamelerde görüyoruz ki kimi maddeler kamuoyu tarafından net olarak anlaşılamamış ya da biz kendimizi doğru ifade edememişiz. Bu nedenle, amacına uygun olarak ilgili yasalar yeniden gözden geçirilecektir” demek olmalıdır.
Bunu yapmak yerine ardı ardına, insanların aklıyla alay edercesine, bu muğlak kavramlardan dolayı eleştirenleri suçlayıcı açıklamalar yapılmasını anlamak gerçekten mümkün değil.
Hukukçu olmasam da, ben bile bilirim ki; kanunlar, tüm yurttaşlar içindir ve hiçbir endişeye, farklı yoruma gerek kalmadan açık, net, anlaşılır bir dille yazılmak zorundadır. Aksi halde ileride bir dolu hukuksal sorunlar, anlamsız ve gereksiz mağduriyetler söz konusu olacaktır.
Yanlıştan dönmek de bir erdemdir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *