Ne olacak memleketin hali!
Dünya'da eşi benzeri olmayan bir ülkeyiz ve toplumuz. Balık hafızalı, dediğini unutan, atılan kazığa rağmen göz göre göre halrn "G...ünün kıloıyık" diyen bitr garip ucube toplum olduk. Daha da vahimi bunların hepsini de kanıksadık. Devalüasyon oldu. Bir ekmek 15 liraya çıktı. Bir Euro 34 lira oldu. Asgari ücretin dört katı yoksulluk sınırı iken, hala iktidar sahipleri garip gurebaya "Sabır" tavsiye etmeye devam ediyor. Bu minvalde de ülkece uçurumdan aşağı yuvarlanıp gidiyoruz.
Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta sabaha karşı operasyonu ile Esenyurt Belediye Başkanlığı basıldı. Bununla da kalmadı. Koç başıyla kapılar kırıldı. Belediye Başkanı Prof.Dr. Ahmet Özer yatağından kaldırılıp sabahın köründe emniyete götürüldü. Sorgu sual derken Başkan Özer çıkarıldığı mahkemece PKK/KCK yapılanması suçlamasıyla Silivri cezaevine kapatıldı. Buraya kadar her şey normal gibi görünüyor değil mi? Suç var. Suçlu var. Bir şehir tiyatrosu izledik. İzlemeye de devam ediyoruz. Tabi bu arada Mardin Batman ve Halfeti Belediye başkanlarına da el çektirilip yerlerine kayyum atandı.
Meclisi feshetti!
"Durun yahu ne oluyor" derken Esenyurt Belediyesi polis ablukasına alındı. Kayyum Vali yardımcısı ilk iş olarak billboardlardaki afişleri toplattı. Kesmedi CHP Grup toplantı salonun kapsındaki tabelayı söktürdü. Kapıya da kilit takıp konuyu kendince çözümledi. Am kazın ayağı öyle değil. Bu meclis üyeleri on binlerce oy alıp Esenyurt halkının istemiyle bu görevlere getirildi. Bu olay en geri Afrika ülkesinde bile olamaz. Papua Yeni Gine'de bile yaşanmaz çünkü demokrasi var. Türkiye'de demokrasi var mı diye sorarsanız. Kısmen var. Uganda eski devlet Başkanı İdi Amin'in sözleri Türkiye için fazlasıyla da geçerli. Ne demişti Uganda diktatörü İdi Amin.
Anımsayalım.
Uganda iyi mi dostlar!
Ülkemizde ne zaman hoşa gitmeyen bir gelişme yaşansa, insanlar bir şeylere isyan etse ya da birileri ülkenin bir konuda geri kaldığını anlatmaya kalkışsa akla ilk sırada gelen bir ülke vardır: Uganda. “Burası Uganda mı kardeşim? Bu Uganda'da bile yaşanmaz” gibi cümleleri sık sık duymuşuzdur. “Beyaz Adam”ın gadrine bolca mazhar olmasıyla zaten darbenin hasını yemiş olan Afrikalıları hakir görmek maalesef vakayı adiyeden olmakla beraber, cennet vatanımızdaki bu Uganda’yı katmerli aşağılama merakı nereden gelmekte bilemiyorum. Tamam, Uganda’nın öyle ahım şahım bir ekonomisi, teknolojisi, bilimi, demokrasisi vs. olmayabilir; ama misal Uganda’nın komşusu Ruanda da İsviçre’ye pek benziyor sayılmaz. Hâl buyken “Burası Ruanda mı kardeşim!?” feveranın en azından ben hiç duymadım şimdiye kadar. Galiba Uganda daha bir geri kalmış tınlıyor kulaklarımızda.
İfade özgürlüğünden bahis açtık ya, benim de aklıma Uganda geldi şimdi; ama benimki sebepsiz ya da Uganda’nın adı kulağa tuhaf geldiği için değil. Uganda’yı 1971-1979 yılları arasında diktatörlükle yöneten ve 100 bin ila 500 bin arasında insanın ölümünden sorumlu tutulan İdi Amin’in söylediği bir söz aklıma geldi de ondan Uganda’yı anma ihtiyacı hissettim. İngiliz sömürge ordusunda asker olarak başlayan kariyerine darbeci ve diktatör olarak devam ettikten sonra devrik diktatör olarak kendi ülkesi dışında ölen Idi Amin, ifade özgürlüğü konusunda kendisine yöneltilen eleştirilere gayet veciz bir şekilde cevap vermiş: “Uganda’da ifade özgürlüğü var, ama ifade ettikten sonra olacakları garanti edemem.” Uganda Ulusal Kurtuluş Ordusu gerillaları tarafından devrilen Idi Amin’in ifade özgürlüğünün adının bile anılmadığı Suudi Arabistan’a sığınması da tarihin cilvelerinden biri tabii. Demek ki ifade özgürlüğü “Var” demekle olan ve kullanılabilen bir hak değil, hele şu sıralar bizde maalesef hiç değil. Burası Uganda mı kardeşim?
Güleriz ağlanacak halimize
Uganda'yı boşverelim şimdi gelelim Esenyurt'a. Görevden almanın sabahından itibaren Esenyurt abluka altında. Kimi kimden koruyorlar. Kayyumu halktan koruyorlar. Madem bu iş yasal bu kaygı korku niye. Korku dağları sarmış besbelli Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk veciz iki sözünde günümüzde hala geçerli olan “Vatana ihanetin nedeni olmaz; er ya da geç bedeli olur.” "Gereğinden fazla merhamet, vatana ihanettir.” Bundan yola çıkarak günümüz iktidarının durumunu da değerlendirmek mümkündür. Elbette er ya da geç haklı haksız yerini alacaktır. Bu dönemde ayıplarıyla birlikte tarihe gömülecektir.