Biri sevgisiz kalacak, diğeri sevgi içinde boğulacak...
Hiç bir süs, makyaj edep kadar güzel değildir.
En çok da; güzel bir ruhla kurulan o sıcacık gönül bağını seviyor insan…!
Naif,
Zarif,
İçten
Ve incitmeyen...
Unutulmamalı ki herkes, herkes siz yaşayabilir. Yani nefesim dediğiniz kendini oksijen sanmamalı.
***
Adamın okuduğu kitapta, “Karanlık karanlığı kendi yok edemez. Bunu ancak ışık yapabilir. Nefret nefreti yok edemez. Bunu sevgi yapabilir” yazıyordu.
Işık olmak istemişti. Nefret beslemek, kötülük düşünmek, birilerine tuzak kurmak adama uzak karakter yapıları idi. Küstüğünü bile unutan yapısı vardı.
Sahteliği, yapmacık davranışları hiç sevememişti. İnsanlarda dürüstlüğünü sevmemişlerdi. Tıpkı o’nun gibi. Aslında yaşadığı tamamen bu idi.
Biliyordu. Bir gün herkes yaptıklarının bedelini ödeyecek. Kimileri sevgisiz kalarak, birileri sevgi içinde boğularak.
Kırmızı ışıkta geçene ceza verip, sınırı kaçak geçene maaş bağlayan zihniyet ile aldatmayı alışkanlık haline getiren birinin “sana güvenmiyorum” demesinden sevgi beklemek ahmaklıktan başka bir şey değil.
Sevdiğiniz sizi hafife alıyorsa ve kaybetmemek adına sessiz kalıyorsanız emin olunmalı ki o yol arkadaşınız değil, sizi kendi çıkarları ve egosu için kullanan asalaktır.
Adam umudun olduğu yerde mucizelerin çiçek açacağına inananlardandı.
Rüzgâr şiddetini artırınca adamın sahilde kitap okuma mesaisi de sona erdi. Evine giden yolda mesafe kısa olmasına rağmen çok uzunmuş gibi gelmişti. Kendini yorgun hissediyordu. Hâlbuki sevdiği gel dediğinde saatler sürecek olsa dahi birden enerji dolardı.
Kendine, ‘Uzun bir yoldan geldik, şimdi daha da uzun ve kararlı bir yola çıkıyoruz. Bu yolun sonunda bizi bekleyen vuslatımız var’ dedi.
Kulağı çınladığında bir yerlerde onu anan, özleyenin olduğu hissi mutlu olabilmesine yetecek kadar yüce gönüllü olması kendine, insanların tuhaflığını hatırlattı. Mutlu edenden insandan ufacık şeyler esirgerlerken, henüz ak edeHakkHahiç bir şey vermemiş olanı yüceltiyorlar. Bilmezler ki, sevginin kimyası kalpte gizlidir. Kalpte gizli olanın da kelimeler ile izahı olmadığını.
Zamanın ise kimi gelmesini, kimi ise geçmesini ister. Bu süreç hem sancıdır hem de İlaç. İçinde hep kötü olaylar, can sıkıcı yaşantılar tekrarlanır, güzellikler bir kere görünüp kayboluyor.
Hazımsızlık, kıskançlık ve kibir ise bilinen gerçekleri bile inkâra zorlar. Gerçek sevgi aslında şüphe ettirmez, acaba dedirtmez. Önü arkası hesapsız, sadece hislerle bağlantılıdır. Saf sevgi besler, iyileştirir ve istemsizce gülümsetir.
Kim bir kalbe sevgiyle dokunursa muhakkak izi kalır. Eğer bir de gönlünü hoş tutmuşsa aklına geldikçe dahi yüzüne gülümseme oturtur.
Gönülde yer bulanı başka gönülde gözü olmayanı seçmeli insan. İnsanı tanımak çayın tadına bakmak gibidir. Daha ilk sözcükleriyle anlarsın, çiğ mi? Demli mi?
İnsan da çay gibi, ateşlere düşmeden demek demini alamıyor düşünceleri aklından geçerken yine kendine seslendi. ‘Demini fazlasıyla aldın. Hamdın ateş içinde piştin, güçlendin.’
Devam etti, ‘Kötülükten bir şey bulunmaz iyi insan olmak için bu alanda fırsat çok, rekabet yok. Yaşamak istiyorsan gülüp geçeceksin! Öyle güleceksin ki gülüşün dostuna mutluluk düşmanına eziyet olacak. Dilinde neşeli şarkılar, elinde rengârenk çiçekler, dans eder gibi hayatla mutluluğun resmini çizeceksin.”
Bu düşüncelerle sevdiğinin sözlerini hatırlıyor aşkın aklına yön vermesine izin verdiği için kendine kızıyordu.
Her şeye rağmen yol haritası kendiliğinden oluşuyordu. Hiç bir şey adamın yüreğinde ki güneşin doğmasına engel olmayacaktı. Biliyordu geçen sene Kasım’la bu yıl arasında çok fark vardı.
Farklı yerler, insanlar, zamanlar ve farklı hisler gibi.
Hayatında değişmeyecek tek bir şey olacaktı.
Atatürk'ün okuduğu kitap sayısı kadar beyin hücresi olmayan onu eleştiren, çamur atan, görmezden gelenlerle mücadeleye devam edecekti.
Her Mayıs ayında doğum gününü kutladığı gibi, Cumhuriyeti kuran, on yıl gibi kısa zamanda yurdunu şahlandıran gönlünün efendisi, iki gözünün çiçeğine koşarak gittiği anma töreninde, sirenler çalarken adam,
“Sen olmasaydın yazamayacaktım. Takım elbise giyinip kravat takamayacaktım. Okuyup öğrenemeyecektim” diyerek ruhuna her zaman ki gibi gururla, minnetle, başı dik, seviyormuş gibi yapanların saat 09.05’de uyudukları saatte duası yaptı.
Büyük Türk, dünya lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk Paşa’m, ruhun şad olsun.