Paylaşılamayan spor tesisi
Geçtiğimiz hafta Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun iki aydan daha önce, karakolda polisler ile yaşadığı bir tartışmanın yeniden gündeme gelmesi ile bir kez daha hatırladığımız ‘Gürpınar Spor Tesisleri’ hikayesini yazmıştık.
Bir hafta önce yazdığımız bu yazıda; devletimizin yetkililerine, kaymakamlıklara, emniyet müdürlerine, Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na bazı önerilerimiz olurken, ‘Yazarın kendisine notu’ bölümünde ise; ‘Bu alan ile ilgili en kısa sürede geniş çaplı ve çok yönlü araştırma haber yapılarak kamuoyu ile paylaşılacaktır’ notunu düşmüştük.
İşte çok yönlü araştırma, bilgilenme, sorma soruşturma ve inceleme sonucu bu spor tesisinin durumu aynen şudur.
*
Nasreddin Hoca, kadılık yaparken bir gün bir ahbabı burnundan soluyarak hocayı evinde yakalamış. Hasmı ve akrabası için söylemediğini bırakmamış. Sonra:
– Hocam, Allah aşkına söyle, demiş, haklı değil miyim?
Hoca ne yapsın?
– Haklısın, demiş.
Ahbabı sinirleri yatışmış olarak gitmiş. Onun hemen arkasından hasmı gelmiş. Bu defa da o başlamış atıp tutmaya, yok bana şöyle, yok böyle yaptı demeye. O da Hoca’ya sormuş:
– Haklı değil miyim?
Hoca:
– Vallahi çok haklısın, demiş.
Adam da sakinleşerek gitmiş. Tüm bunlara tanık olan Hoca’nın karısı bile bu işe şaşırmış kalmış.
– Senin kadılığın da bir garip Hoca Efendi. İkisine de sen haklısın dedin. Hiç öyle şey olur mu?
Nasreddin Hoca hanımının yüzüne bakıp:
– Hatun, sen de haklısın demiş…
*
Gürpınar Spor Tesisleri hikayesinde de aynen bu fıkra gibi durum karşınıza çıkıyor.
Geçen haftaki yazımdan sonra gerek telefon ile gerek yüz yüze görüşmelerim ile olayın bütün tarafları ile enine boyuna görüştüm, tartıştım.
İsterseniz olayı kısaca hatırlayalım.
5216’ncı Büyükşehir Belediye yasası ile kapanan belde belediyelerine ait olan alanlar ve yerler bağlandıkları ilçe belediyelerine devredildiler.
Ne var ki 2009 seçimlerinde kapanan bu belediyelerin bazı yerleri ve alanları tam olarak belirlenmedi.
Bunlardan birisi de Gürpınar Belde Belediyesi’ne ait olan bazı alanlar ve mekanların bir kısmı Büyükçekmece Belediyesi’ne, bir kısmı Beylikdüzü Belediyesi’ne bağlandı.
Netlik kazanmayan (dolgu alanları v.s) gibi kısımlar ise otomatikman ya Milli Emlak’ın malı oldu veya İstanbul Büyükşehir Belediyesi buraları sahiplendi.
Gürpınar Spor Stadyumunun olduğu alan da bunlardan birisi. Alanın tirübün tarafı Beylikdüzü Belediyesi’nin malı olurken, stadın saha içi ve içerisinde, basketbol sahaları, yüzme havuzları, tenis kortları olan alan daha dolgu alanı olduğu için bir paylaşımda bulunmadığı gibi bu tür durumlarda her zaman yetki sahibi olan Milli Emlak buraların tek yetkilisi görünüyor.
*
Bu alanları 2003, yani Gürpınar Belediyesi’nin daha kapanmadan önce on yıllık süre ile kiralayan firmanın süresi 2013 yılında doluyor.
Beylikdüzü Belediyesi de doğal olarak bu kiralamanın yetkisinin kendilerine geçtiğini varsayarak firmaya boşalt talimatı gönderiyor.
Firma ise tamam boşaltalım ama bizim buralara yaptığımız yatırımlar var, emeğimiz var, hakkımız var, bunları ödeyin boşaltalım diyor.
Beylikdüzü Belediyesi ilk önce (2017 Nisan ayına kadar) anlaşma yoluna sıcak bakıyor.
Burada daha önce çalışan bazı isimleri işe alıyor, işletmeciye mağduriyetini gidereceği yolunda vaadlerde bulunuyor, ne varki son görüşmede taraflar bir birine karşı kılıçları çektiğinde olay arap saçına dönüyor.
*
Tıpkı Nasrettin Hoca’nın ‘sen de haklısın’ fıkrasındaki gibi her taraf kendisine göre haklı:
Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Burasını daha önce bize bağlanan Gürpınar Belediyesi Milli Emlak'tan kiralama yaptığı için şimdi yetki Beylikdüzü Belediyesi’nde, zaten İdare Mahkemeleri de bu yönde karar verdi. Bu kişiler şu anda bu tesisleri işgal etmiş sayılıyorlar. Herhangi bir işletme yetkileri ve ruhsatları yok, fatura kesemezler, fiş kesemezler. Acilen boşaltmaları gerekiyor. 2013 yılında kira sözleşmeleri sona erdi” diyor.
İşletmeci Emin Cesaret; “Bu tesilere bizim yaptıklarımız ne olacak. Küçük bir cafe kiralayıp devretseniz devir maaliyeti konar. Biz buraya 15 yıl hayatımızı adadık. Bütün imkanlarımızı buraya döktük. Harcama yaptık, tesis yaptık, emek verdik. Bizim bu haklarımızı ödemeden ancak cesetlerimizi çiğner öyle atarlar. İster Beylikdüzü Belediyesi, ister İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ister Milli Emlak bizim haklarımızı korumak kollamak zorundalar. Yasalarımız bu bağlamda bizim yanımızdadır” diyor.
İBB’den bazı yetkililer, kaymakamlarımız ve danıştığımız bazı bilirkişiler ise; “Burası şu anda ‘işgaliye’ değil, ‘ihtilaf’ bir durum yaşıyor. İBB bu yerin kendilerine verilmesi yönünde Milli Emlak’a başvurdu. Zannediyoruz yakın zamanda karar verilir ve buradaki itilaf durum ortadan kalkar. Şu anda yapılması gereken verilecek en yetkili kararı beklemekten başka şey olmamalı. Şayet burası Beylikdüzü Belediyesi’ne verilir ise o zaman da bu belediyemiz burası ile ilgili yetkili konuma geçecektir ve işletmeciler ile hukuki zeminlerde uzlaşmaya gidecektir” dediler.
*
Gördüğünüz gibi bu konuda hangi tarafı dinlerseniz kendisine göre haklı pozisyonunda.
Aslında ortada bir haksızlık var ise o da şudur; yasa yapanlar yani burada kapanan belde belediyelerin sınırlarını belirleyenler masa başında kendilerine göre bir harita belirliyorlar ve işin içerisinden çıktıklarını zannediyorlar.
Oysa iş ne yazık ki masa başında farklı bizzat yaşam alanında, hayatın merkezinde farklı işlemekte.
Gürpınar Spor Tesisi benzeri o kadar itilaflı sorun var ki bölgemizde.
Silivri Boğluca Deresi, sahil şeritleri, Büyükçekmece sahil şeritleri, Çatalca göl havzaları, Bakırköy, Zeytinburnu sahil bantları, bunlardan sadece çok az bir kısmı.
Anlaşma zeminlerine oturan taraflardan ikisi de uzlaşmaya razı oluyorsa ki Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün ile İBB Başkanı Kadir Topbaş bir çok sorunu öyle çözdü; iş kolay ve kısa yoldan çözülmüş oluyor.
Yok taraflardan birisi veya her iki taraf da uzlaşmayı zorlaştırıyorsa iş arap saçına dönüyor.
Umarız ve dileriz ‘Gürpınar Spor Tesisleri’ hikayesi bir an önce mutlu son ile sonlanır. Her taraf da hakkına razı olur ve spor gibi, dayanışmayı, birleşmeyi, centilmenliği barındıran güzellikler yaşanır bu tesislerde.
Kavgalar, gürültüler, patırtılar, karakolluk hikayeler, baskınlar yaşanmaz…