Yavru vatan Kıbrıs...
Birkaç kelimede Kıbrıs derseniz, hemen şunları sıralarım. Güneşi çok yakıcı, sivrisinek gibi ısıran cinsten.
Etraf çöl gibi, ağaç yok, yeşil yok, su yok.
Ancak bu yokların iyi tarafı da var, sessizlik var, az insan var, huzur var, güven var.
Sıcağa rağmen nemsiz havası var, özellikle akşamları kuru ve dinlendirici havası var.
İnsanları yıllarca Rum baskısında kaldığı için, Türklere karşı aşırı ilgili ve duyarlı.
Denizin güney (Gazimağusa) tarafı Antalya plajlarını andırıyor, Kuzey (Girne) tarafı Karadeniz sahillerini andırıyor.
Ziyaretimiz, Rumların Müslüman Kıbrıs Türk halkına karşı başlattıkları katliamın ve 1974 yılında “Barış Harekatı” ile bu katliamlara son verilerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan edilişinin 43. Yıl dönümüne denk geldi.
***
Evet, geçtiğimiz hafta sonu kısa süreli Kıbrıs tatili yaptık.
Gökcan Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Bahri Göktaş'ın misafiri olarak daha önce kısmet olmayan Kıbrıs'a gitme ve gezme şansı bulduk.
Yaklaşık on yıldır okulu adına Uluslararası 23 Nisan Çocuk Festivali düzenliyen, bu festivallerde Türkiye'ye öğrenci getiren her okul yöneticileri ve velileri ile müthiş bir bağ kuran Bahri Göktaş adaya gide gele sonunda orada kendisine bir yaşam alanı da oluşturmuş.
3 bin 355 kilometrekare alana ve yaklaşık 300 bin nüfusa sahip, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hemen hemen her semtinde diyalok halinde.
Özellikle okullarla ilgili sorunları çözerek, geniş imkanlara sahip olmayan Kıbrıs'lı Türklerin gönlünü adeta fethetmiş Göktaş.
Kendisine bu yönde başarılar dileyerek dönelim KKTC izlenimlerimize.
***
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne gitmek isterseniz öncelikle kimlik kartınız yeterli.
Ancak benim yaptığımı yapmamanızı da öneririm.
Üzerime gri pasaport olduğu için, kurumdan ön izin yazısı olmadan gitmişim havaalanına.
OHAL ortamından dolayı ne yazık ki bu mümkün değilmiş.
Anlayacağın biz Ankara'da bulunan Basın Yayın Enformasyon'dan gelen ön yazıyı beklerken uçağı kaçırdık ve Kıbrıs'a bir gün gecikme ile gittik.
O bir günü de nasıl olsa evden çıkmışız bir kere diyerek, çocukları da yanıma alarak gittim, Basın İlan Kurumu'nun Bayramoğlu'nda bulunan tatil köyünde geçirdik.
Kıbrıs'ta size en ilginç gelecek olay arabalarda direksiyonların sağda oluşu olabilir.
Kıbrıs uzun süre İngiliz sömürgesinde kaldığı için, trafik, tıpkı İngiltere’de olduğu gibi Kıbrıs’ta da yolun sol tarafından akar. Kıbrıs’taki tüm yeni araçların ve kiralık araların direksiyonları aracın sağ tarafındadır.
Bir de valizinize mutlaka bir çevirici adaptör koymanız gerekiyor.
Tıpkı trafik kurallarındaki gibi, Kıbrıs’ta da aynı İngiltere’de olduğu gibi 3 girişli 240 voltluk prizler kullanılıyor. Dolayısıyla her türlü elektrikli cihazınız için bir çevirici adaptör kullanmanız gerekecektir.
Aslında bu iki durum dışında Türkiye'nin bir ilinden farklı olmayacak kadar rahat gezip tozabilirsiniz.
Su yok, ağaç yok, yağmur yok...
Isırıcı güneşinin, özellikle sabahları şahane denizinin yanı sıra bir de şehirleri tura çıkalım dedik.
Dünyanın bölünmüş son başkenti olan Lefkoşa'yı, gece alemlerinin meşhur olduğu Girne'yi biz gündüz dolaştık.
Gazimağusa'dan şöyle bir geçtik.
Şehitlikleri dolaşarak, Barış Harekatı'nda şehit düşen yaklaşık 500 şehidimize şükranlarımızı gönderdik, rahmet oluduk.
Sokaklar daracık, evler en fazla üç kat, bir kaç sosyal tesis arada bir yükselmeye başlamış ama genellikle evler müstakil, zaten az olan nüfus ve sıcak havadan dolayı sokaklarda kimsecikler yok, varsa da bizim gibi turistler veya çok nadir güvenlik görevlileri var.
Çok sık askeri kışla var, yollarda adım başı radar kameraları, sürücüler Türkiye'ye göre oldukça kibar, bir iki büyük market gördüm biraz kalabalık onun dışında küçük market ve bakkallar bizim Anadolu'daki köy bakkalları gibi küçük ve müşteri bekler durumda.
Adada ucuz olan ürünler; alkol, sigara, araba, mazot, yiyecekler, restaurantlar.
Pahalı olanlar; su, giyecekler, et, elektrik.
Hemen hemen her evde kişi başına bir araç var. Çünkü toplu ulaşım yok denecek kadar az.
Etrafta keçi sürüsü ve koyun sürüsü görmeniz mümkün.
Umutluyuz çünkü güçlüyüz
Her ne kadar; topraklarımızın beşte birinin Rumlara verilmesi ve Beşparmak dağları eteklerine sıkıştırılmış olsak da.
Sulu tarım yapılan arazilerimizin yüzde 85'i, su kaynaklarımızın yüzde 75'i elimizden çıkmış olsa da.
52 köyümüz Rumlara verilmiş olsa da.
Yurt dışından gönderdiğimiz bütün postalara 'Mersin 10 Turkey' yazmazsak postaların Güney Kıbrıs'a gönderilmesine ve bunların çöpe gitmelerine engel olamazsak da.
Ercan Havaalanı'na Türkiye dışından hiçbir ülkeden uçağın inmesine ambargo gereği izin verilmese de.
Magusa Limanına aynı şekilde gemilerin yük alması yasaklansa da.
Türkiye dışında ne bir müslüman ülke, ne Azarbeycan gibi Türk cumhuriyetlerinden birisi, ne başka bir ülke KKTC'yi tanımadıkları için burası 'korsan ülke' damgası yese de.
Bu damgadan dolayı da aynı ada içerisinde Güney Kıbrıs'daki emlaklar
KKTC'nin on misli değere sahip olsa da.
Yavru vatan Kıbrıslıları bu durumlar karamsarlığa sürüklememeli.
Çünkü Anavatan Türkiye ve dünyanın sayılı, güçlü halkı Türk halkı olduğu sürece, eninde sonunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tanınan ülke olmayı başaracaktır.
Teşekkürler...
Bu arada kısa süreli tatilimizde muhteşem evsahipliği ile bizleri bahtiyar kılan Mehtap – Bahri Göktaş çiftine, Oğlumuz Alp'i daha önce de Kıbrıs'ta ağırlayan Nursen - Mehmet Zeybek ailesine, güzel mekanları Konedra Agora Restaurant'ta bizleri ağırlayan Ayşe – Erhan Sevgin ailesine, Didem – Erkan Akman öğretmenlerimize çok çok teşekkürler...
Bu arada en kısa sürede yine oradayız merak etmeyin...