Yürümek mi oturmak mı!
Adalet Yürüyüşü'nde son 60 km. Şimdiye kadar 353 km yol alan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki korteje eşlik edenler yürüyüşte son dört güne geldiler.
Kılıçdaroğlu’nun 15 Haziran 2017 Perşembe sabahı, Ankara Güvenpark'tan İstanbul'a başlattığı 'Adalet Yürüyüşü’ne dün bir kez daha eşlik ederek, Kılıçdaroğlu ile birlikte 21. gün etabının ilk bölümünü yürüdüm ve ayaküstü kısa bir söyleşi yaptım.
*
Bir önceki yazımda adalet yürüyüşünün en belirgin kazanımı, Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanlığı koltuğunu bir süre daha rakipsiz kılması ve bir başka kazanımı ise daha önceki seçimlerde, her seçim öncesi iktidarı kaybetme korkusu yaşamayan Adalet ve Kalkınma Partisi'ni bu defa ciddi anlamda kaygılara sokması ve ülkede mağdur olan, hukuksuzluklar yaşayan herkesin, bu yürüyüş ile birlikte az da olsa umut beslemesi olmuştur, demiştim.
Dün Kocaeli’nden Dilovası’na doğru hareket eden yürüyüşde bir süre yan yana yürüdüğümüz Kılıçdaroğlu’na hem bunları aktardım hem de bu yürüyüşe; tutuklu gazetecilere adalet ve daha adil bir medya dünyası adına katıldığımı ifade ettim.
*
Kılıçdaroğlu memnuniyet duyduğunu söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü; ‘’biz gazetecilere de adalet için, medya dünyasına adalet için de yürüyoruz. Zaten gazetecilik en başta adaletin sağlanması gereken organlarımızdan olmalı. Adil, özgür, güvenilir bir medya her alanda adaletin kapısını açacaktır. Gazetecilik suç olmaktan çıkarılmalı. Kalemini ve görüşünü, adaletten, kamu çıkarlarından, haktan, hukuktan, doğrudan yana kullanan tüm basın mensupları daha özgür, daha şeffaf, daha güvenilir bir ortamda mesleklerini sürdürmeliler’’ dedi.
*
Daha önceki günlerin aksine yürüyüş sabah saat 07.00’de değil de saat 09.00’da başlamıştı.
Ve her zamanki gibi yürüyüş öncesi kısa bir basın toplantısı düzenleyen, Kılıçdaroğlu, “Adaleti siyasetin emrine verirseniz Türkiye’nin başı beladan kurtulmaz. Adaleti siyasetin emrine verirseniz Türkiye’de demokrasi olmaz. İnsan hakları ihlalleri olur” dedi.
Yürüyüşün diğer farklı olan özelliği de, Kocaeli Emniyet Müdürlüğü, D-100 Karayolu’nun İstanbul istikametini kapatma kararı alması oldu.
Ankara’dan bu yana 21 gündür süren yürüyüş nedeniyle ilk kez verilen “yol kapatma” kararı dikkat çekiyordu ki ilerleyen
saatlerde Kayseri’den gelen bir operasyon haberi şüpheleri haklı çıkarıyordu.
*
Kayseri Valisi Süleyman Kamçı, “Büyük bir provokasyon önlendi” diyerek şunları söylüyordu; “Kayseri Emniyet Müdürlüğü’ne önceki gün yapılan ihbarda Adalet Yürüyüşü’ne yönelik saldırı yapılacağı bilgisi iletildi.
6 kişiyi yakın takibe aldık. Polisimiz güzel bir istihbarat sonucu 6 kişilik DEAŞ militan grubunu gözaltına aldı. Minibüsle konvoya saldıracaklardı. Minibüse AK Parti flamaları koymuşlardı. Büyük bir provokasyon önlendi”
*
Anlayacağınız adalet yürüyüşü İstanbul’a yaklaştıkça provakasyonlar, spekülasyonlar ve gerginlikler artmaktaydı.
Kimileri bu gerginliklerin artması sonucu yürüyüşün son ayağının engelleneceğini söylerken kimileri ise bu saatten sonra yürüyüş engellenirse çok daha fazla huzursuzluk yaratacağını belirtiyordu.
Dün de bu yönde CHP tarafından bir açıklama yapılarak; şayet yürüyüş engellenirse bu defa Kemal Kılıçdaroğlu ve kortejde bulunanlar oturma eylemine başlayacaklar, deniyordu.
*
Anlayacağımız kadarı ile Kılıçdaroğlu ve CHP bu yürüyüşü İstanbul’da noktalamaya kararlı görünüyor.
Peki ya diğer seçenek olursa ne olacak?
Düşünsenize İstanbul’a ramak kalınmış.
Üst üste saldırı ve terör ihbarları artmış.
Ve İçişleri Bakanlığı adalet yürüyüşüne katılanları İstanbul’a sokmama kararı almış.
Ne olur dersiniz?
Ciddi bir sansasiyon olur.
Gerginlik tırmanır.
Yürüyüşün son günü belki en fazla bir milyon kişinin mitinge katılması beklenirken, başlatılması düşünülen oturma eylemine daha kalabalık bir kesim katılabilir.
*
Demek ki ne yapıp edip bu yürüyüşün kazasız belasız tamamlanmasını sağlamak gerekiyor.
Dün ve daha önce katıldığımda yürüyüşte edindiğim izlenimler beni yanıltmaz ise güvenlik güçleri son derece sağduyulu ve kontrollü bir şekilde görevlerini yapmaya çalışıyorlardı.
Hatta çoğu güvenlik görevlisi, polisi, askeri bazı CHP’li vekillerden daha kibar ve daha saygılılardı.
*
Bu arada aktarmadan geçemeyeceğim.
Yürüyüşe katılım sağlayan partililer en çok gelip Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile fotoğraf çektirip geri kaçan partili vekiller ve yöneticilerden şikayetçilerdi.
İl başkanları, ilçe başkanları, belediye başkanları, milletvekilleri olanları organize bir şekilde yürüyüşün son günü olan 9 Temmuz Pazar gününe çalışmalarını ve hazırlık yapmalarını talep eden partililer, bu önemli günde görevden kaçanların bir kenara not edileceğini de ifade ediyorlardı.
Bizden söylemesi.
Zeki Sezer başından beri yürüyüşte
Dün yürüyüşte Ankara’dan başından beri yürüyen DSP eski Genel Başkanı Zeki Sezer ile de selamlaştık.
Galiba yıl 2006 idi. Televizyonda Mertçe Söyleşiler programını hazırlayıp sunuyordum. O zaman Sezer oldukça popülerdi ve sadece benim canlı yayın konuğum olmak için Ankara’dan uçağa atlayıp gelmişti.
Kendisine hem hatırlattım hem buradan bir kez daha teşekkür ihtiyacı duydum.
Ne yazık ki iyi siyasetçiler politikada çok fazla uzun ömürlü olmuyorlar.