Yeni sistemin ilk günü
Son 24 saatte ne hissettiniz?
Yeni Türkiye'nin yeni sitemini nasıl karşıladınız? Psikolojik, ideolojik, metolojik, fizikolojik, felsefik, kültürel, sinirsel, şu sel, bu sel, şu lojik, bu lojik...
Ne veya neler hissettiniz.
Ben bu soruyu cevaplayayım.
Önce sabah sabah kendime sordum?
Biz ne oyladık diye?
Aslında 18 madde ve bu maddelerin içerisinde geçen 56 seçenek vardı yeni anayasa paketinde.
Ama beni en çok; partili cumhurbaşkanı ve artık başbakanlığın tarihe karışması kısmı ilgilendiriyordu.
TBMM'de yer alan 550 milletvekilinin 600 çıkması daha önce de 450'den 500'lere, 550'lere çıkarılmıştı.
Seçme ve seçilme yaşının 18'e inmesi tamamen formalite geliyor bana.
Cumhurbaşkanının yargılanması, HSYK'nın, Anayasa Mahkemesi'nin üyelerinin belirlenmesi v.s. Oldum olası hep siyasi kararlar oluyordu zaten.
Cumhurbaşkanının bütçe belirlemesi veya onaylaması kısmı da mevcut sistemde olduğu gibi zaten devletin üst kademsinin işi olduğundan çok fazla alakadar etmiyordu beni. Bir bakıma artık her cumhurbaşkanı seçimlerinde ve her hükümeti kuracak genel seçimlerde ayrı ayrı sandığa gitmemiz yerine tek seferde tercihimizi yapacak oluşumuz fazla itici gelmemeye başladı.
Seçmen ne isterse o olur
Evet, oranlar yüzde 51 ve 49 gibi bir birine çok yakın çıktı.
Evet, CHP oyların yeniden sayılması ve geçersiz oyların adil olarak belirlenmesi için YSK'ya başvuracağını açıkladı.
Evet, 49 milyon seçmen ortadan 45'e 44 olarak yeni sistemi onaylayanlar ve bu sisteme karşı olanlar olarak ayrıştı.
Evet, toplamda 1 milyon 300 bin gibi fark belki çok yüksek bir rakam olarak algılanmadı.
Evet, HAYIR bloğu ciddi bir başarı göstererek yüzde 49 bandını ve 24 milyonluk seçmen potansiyelini yakaladı.
Evet, istanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya gibi bir çok büyükşehiri kaybeden EVET bloğunun büyük partisi Ak Parti belki bir uyarı aldı.
Ancak; ne söylersek söyleyelim artık Türkiye yeni sisteme geçiş yaptı.
Referandumun kabulü yüzde 51 oyla tarihe ve kayıtlara geçti.
Artık bu işin geri dönüşü yok.
Buradan söylenecek tek şey şu olabilir; seçmen ne isterse ol olur, yarın seçmenin istemediği hiçbir kurum ve kişi muhtar bile olamaz.
Bu referandumda da seçmenin yarıdan bir fazlası her şeye rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a büyük yetki verdi ama aynı zamanda ciddi bir mesaj da verdi.
O mesaj şuydu; bir daha ki seçimde de daha önceki bazı hatalar düzelmezse ne sana ne de partine bir daha oy moy yok!
İlk hedef 2019
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da dün Ankara Esenboğa Havalimanı'ndan verdiği; ''Dün akşam bir işaret fişeği atıldı Mart 2019'a ve Kasım 2019'a. Zaferler bizi sarhoş etmeyecek" mesajında olduğu gibi.
Artık bütün siyaset dünyasının ilk hedefi önce 2019 yerel seçimleri, ardından 2019 yeni sistemin gerçekleşeceği cumhurbaşkanlığı seçimleri olmalı.
Önce referandumda HAYIR oylarının çıktığı Ankara ve İstanbul'da yerel seçimler anlamlı olacaktır.
Adalet ve Kalkınma Partisi ile birlikte Recep Tayyip Erdoğan'ı buralara taşıyan bu iki önemli il referandumda bir anlamda partisine ve Erdoğan'a ciddi bir uyarıda bulundu.
Tabi bu iki büyükşehirin ilçeleri de aynı şekilde.
Hele hele son günlerde bazı kesimlerce Ak Parti'nin kalesi gibi gösterilmeye çalışılan; Esenyurt, Eyüp, Üsküdar, Küçükçekmece, Beykoz, Beyoğlu gibi ilçelerde önümüzdeki yerel seçimler çok daha fazla anlam kazanmaya başladı. CHP'nin yerel iktidarda olan diğer ilçelerde ise HAYIR bloğu referandumda açık ara önde çıkarak bir anlamda yerel seçimlere de mesaj göndermiş oldu.
Bahçeli ve Kılıçdaroğlu tartışılır
Referandumda ülkücüleri peşinden sürüklemeyi başaramayan MHP lideri Devlet Bahçeli ve HAYIR bloğunun rüzgarına rağmen az da olsa pasif bir grafik çizen CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili bugünden sonra daha sert eleştiriler gelecektir.
Bu iki isimde gelen eleştirilere hazırlıklı olacakları gibi bence biraz şapkalarını önlerine koyup düşünmeleri de gerekiyor.
Kendisine rakip olan bütün aktörleri partiden atan Bahçeli ile, girdiği her seçimde mağlup olan Kılıçdaroğlu kendilerine yakışanı yapmalılar ve güven tazelemeliler. Aksi halde partileri bu kadrolarla ve bu sistemle girecekleri ilk seçimlerde yine başarılı olamayacaktır.
Özellikle CHP referandumda yakalanan rüzgarı devm ettirecek adımlar atmalı.
Özeleştirileri artırmalı.
Yönetim kadrolarını gözden geçirmeli.
Mevcut genel başkan aday adaylarını test etmeli.
Çok iyi biliyorum ki; Kemal Kılıçdaroğlu her zaman iyi niyetini göz önünde bulunduran bir genel başkandır.
Ancak artık iyi niyetin yanında çok daha etkileyici özelliklerin bulunması gerektiği gerçeğini de kabullenmelidir....
Albatros satıldı mı?
Bugünlerde referandum heyecanı bir yana Büyükçekmece'li okurlar bana tartışmalı bir şekilde ihale edilen Albatros arazisinin satışını sormaktalar.
Bu sorular aklıma bir fıkrayı getirdi.
Öğrenci sınavda karşısına çıkan bilemediği bir soruya cevaplamak için diğer öğrencilerden yardım ister.
Kimseden cevap alamaz ve sınav kağıdına şöyle yazar; öğretmenim, önümde oturan arkadaşa sordum cevabı söylemedi, yanımda oturana sordum cevabı söylemedi, arkamda oturana sordum cevabı söylemedi.
Demek ki bu sorunun cevabı bir sır, ben de size söylemiyorum...
Bu fıkrada olduğu gibi ben de en son 11 Nisan 2017 günü 160 milyon bedel ile ihaleye çıkarılan satışı, Büyükçekmece Belediyesi'ndeki yetkililere sordum satış gerçekleşti mi diye cevap vermediler, ihaleye giren Demir İnşaat ve Serdar Bilgili'nin sahibi olduğu şirket yetkililerine sordum cevap vermediler.
Demek ki bu bir sır ben de size cevap vermiyorum...!
Şaka bir yana ihale komisyonu en geç 15 gün içerisinde dosyanın içeriğini açıklamak zorunda.
Yani 25 veya 26 Nisan 2017'de satış gerçekleşti mi veya gerçekleşmedi mi hep birlikte öğreneceğiz...