Ankara'da 6 Haziran'da etkili olan fırtınada reklam panosunun durakta otobüs bekleyen Ayşe Yavuz'un (22) üzerine devrilip ölümüne yol açmasıyla ilgili savcılığın başlattığı soruşturmada bilirkişi heyeti ön raporunu hazırladı. Raporda 12 metre uzunluğunda, 6 metre genişliğindeki reklam panosunu taşıyan 9,30 metrelik kolon için şartnameye göre 4,5 metre derinliğinde temel kazısı yapılması gerekirken 1 metre 35 santimlik kazı yapıldığı, 18 metreküplük temel betonu dökülmesi gerekirken, 5,40 metreküplük beton döküldüğü belirtildi. Raporda söz konusu "reklam panosu alımı ve montajı" işini teknik şartnameye uygun yapmayan firmanın asli kusurlu olduğu, belediyenin de sorumluluğu bulunduğu belirtildi.
Ankara Sincan'da 6 Haziran'da akşam saatlerinde etkili olan sağanak ve fırtınada, Sincan Belediyesi'ne ait reklam panosu temelden devrilerek, otobüs durağının üzerine düştü. Bir şirkette sekreter olarak çalışan ve iş çıkışı evine gitmek için otobüs bekleyen Ayşe Yavuz, panonun altında kalarak hayatını kaybetti.
Olayla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan rapor tamamlandı. 9 sayfalık ön raporda, şiddetli yağış sürerken "50056 EGO" numaralı otobüs durağı üzerine Sincan Belediyesi tarafından yaptırılan reklam panosunun temelden sökülerek devrilmesi sonucunda Ayşe Yavuz'un olay yerinde öldüğü, durakta bekleyen 1 kişinin de yaralandığı belirtildi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, olayın olduğu saatte kuvvetli fırtına olarak tanımlanan rüzgarın saatteki hızının 75 ile 88 kilometre arasında olduğu bilgisine de yer verildi.
4,5 METRE YERİNE 1,35 METRE TEMEL KAZILMIŞ
Raporda Sincan Belediyesi'ne ait dikdörtgen şeklindeki panonun yatay uzunluğunun 12 metre, düşey uzunluğunun 6 metre olduğu belirtildi. Ön inceleme sonucunda, temel derinliğinin ortalama 1 metre 35 santim olduğu, temel betonu içerisine 3 adet 1 metre 35 santim uzunluğunda kutu profil yerleştirildiği, kutu profillerin bulunduğu betonun ise temel üzerinde demirle panoyu taşıyan 9,30 metrelik kolona vida ile sabitlendiği anlatıldı. Raporda "reklam panosu alımı ve montajı" işinde, teknik şartnameye göre reklam panosunu taşıyan 9 metre 30 santimlik kolon için 4,5 metre derinliğinde temel kazısı yapılması gerekirken sadece 1 metre 35 santimlik kazı yapıldığı belirtildi. Yine şartnameye göre, 18 metreküplük temel betonu dökülmesi gerekirken, 5,40 metreküplük beton döküldüğü ifade edildi. Raporda, söz konusu "reklam panosu alımı ve montajı" işini teknik şartnameye uygun yapmayan firmanın ve firma müdürü S.E.Ü.'nün asli kusurlu olduğu belirtilirken, denetim yapmayan belediyenin de sorumluluğu bulunduğu, dosyada kusuru bulunan başka kişi ve kurumların olup olmadığına ilişkin çalışmaların devam ettiği kaydedildi.
'PANONUN SALLANDIĞI BELEDİYEYE BİLDİRİLMİŞ'
Ayşe Yavuz'un ailesinin avukatlarından Hilal Akdeniz, olayın kazanın ötesinde neredeyse kasıtlı adam öldürme olduğunu iddia ederek, "Normalde projelendirilip, demirle, çimento ile güçlendirilmiş bir halde yapılması gereken oldukça büyük bir totem bu. Sıradan bir reklam panosu değil, sadece dört ayakla yere monte edilmiş ve bu totemin daha önce sallandığı bölgede ticaret yapan şahıslar tarafından belediyeye sözlü olarak bildirilmiş. Sanırım yazılı olarak başvuruları da olmuş ve onlara rağmen hiçbir önlem alınmamış. O gün meteorolojiden gelen ölçümlerde aslında totemin normalde dayanma gücünü aşacak şekilde bir fırtına, bir rüzgar olmadığını gösteriyor. Demek ki normalde totem zaten normal sınırlar içerisindeki rüzgara ya da fırtınaya bile karşı duramayacak güçsüzlükte. O nedenle de Ayşe'nin umarsızlıklar yüzünden, gerekli önlemlerin alınmaması yüzünden, kasıtlı olarak ölüme mahkum edildiğini düşünüyoruz" diye konuştu.
Olayın soruşturma aşamasında olduğunu belirten Akdeniz, "Ön bilirkişi rapor sonucuna göre, totemi yapan şirketi asli kusurlu olarak bulmuşlar. Biraz araştırdığımızda şirketin 5 yıllık geçmişi olduğu ve bu konularda çok da tecrübeli olmadığı, raporda yine teknik şartlara uyulmadan yapıldığı belirtilmiş. Bir ikincisi de bizim asıl burada üzerinde durduğumuz konu belediyenin sorumluluğu. Totemin bulunduğu yer ve ihalenin yapıldığı totem, Sincan Belediyesi'ne ait. Sonuçta o işi, o şirkete ihale eden belediyenin kendisi. Artı şirket işini bitirdiğinde olurunu veren, kabulünü yapan yine belediyenin kendisi. İnsanların "sallanıyor rüzgarda bu totem bir sorun çıkaracak" diye başvurduğunda hiçbir işlem yapmayan, totemi kaldırmayan ya da güçlendirmeyen de belediyenin kendisi. Şimdi bu durumda bizce en kolay şey yapanı suçlayıp tabiri caizse bir suçlu bulup bir günah keçisi bulup olaydan kurtulmak" dedi.
'HEM ŞİRKET, HEM BELEDİYE KUSURLU'
Avukat Onur Bayraktar ise "18 metreküp civarında bir beton atılması gerekirken, dörtte bir civarında bir beton döküldüğü görülmekte. Dolayısıyla totemin yeterli şekilde temellendirilmediği ve doğal olaylara mukavemetinin olmadığı bilirkişi raporuyla açıkça tespit edildi. Şimdi burada hem yapıcı şirketin bir sorumluluğu var; şartnameye ve inşaat kuralına uygun yapı yapmadığı için. Bir de Sincan Belediyesi İhale Kabul Komisyonu'nun bu inşaatı, bu totemin kabulünü yaparak kabul komisyonundaki görevlilerce bir ihmali veya görevi kötüye kullanması söz konusu. Hem şirketin hem de Sincan Belediyesi görevlerinin kusurlu bir şekilde sorumluluğu var. Biz ailenin mağduriyetini gidermek için, elimizden geleni yapmak için çabalıyoruz. Aynı zamanda da bu şirketin olayın olduğu yere yakın birden fazla totemi yaptığını öğrendik. Diğer totemler üzerinde de yeterli teknik incelemenin yapılmasını sağlamayı düşünüyoruz ki benzer kazalar yaşanmasın" ifadelerini kullandı.