Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı az bulutlu
8°
Ara

Eğitimde temizlik

YAYINLAMA:
Eğitimde temizlik

2024-2025 eğitim öğretim yılı geçmiş yıllardan artarak gelen sorunlarla başladı. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, uygulamaya geçirdiği “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”yle eğitimi çağdaşlıktan biraz daha uzaklaştırıp bilimi elinin tersiyle kenara itti ve daha da dine dayalı bir şekle büründürdü. Kafasındaki okul ve öğrenci modelini oluşturabilmenin huzurunu yaşarken okullardan gelen “pislik” haberleri gündeme oturdu; Sınıflar çöp yığınlarıyla dolu, tuvaletler pislik içinde, koridorlar kirden geçilmiyor. Okulların içine düştüğü bu durum karşısında çocukların sağlığı tehlikeye girince doğal olarak toplum da tedirgin oldu. Salgın hastalıklar kapıda gibi görünüyor. Veliler, okul yönetiminden soruna çözüm bulunmasını isterken “personel yok ya da yetersiz” cevabını alıyorlar. Bazı okulların yöneticileri ise velilere ya okulun temizliğini yapmalarını ya da bağış yapmaları söylüyorlar. Bu durum da veliye mali açıdan yük getiriyor. 2024 yılında eğitimin içine düştüğü hâle bakın!..

Sosyal medyanın bu konuyu sürekli gündemde tutması sonucu milli eğitimden temizlik için okullara ek personel alınacağı duyuruldu. Aslında burası da tam bir skandal. Bu işler daha okullar açılmadan planlanır. Sayın bakanın birincil önceliği, Hulusi Akar efendinin de dediği gibi eğitimi Allah korkusu yaratmanın aracı gibi görüp çalışmalarını oraya yönlendirmesi. Öğretmenine “değer eğitmeni” eğitimi vermek için üniversite amfileri yerine camileri adres gösteren bir zihniyetin eğitime bakış açısında çağdaşlık ve bilimsellik beklemek havanda su dövmeye benziyor. Sayın bakan, “sorup sorgulayan, düşünüp tartışan insan” modeli yerine, “sormayan, sorgulamayan, sadece biat eden, itaat eden insan” yetişsin istiyor.

Bu akıl ve bilim dışı zihniyetten kurtulmadıkça ülkenin hiçbir alanda sorunları bitmeyecek.

Atadığı “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” öğretmenine güvenmeyip hangi tarikata veya cemaate bağlı olduğu bilinmeyen din görevlilerini sınıflara sokuyorlar. Okulların temizliği, salgın hastalıklar onlar için çok da önemli değil.

Bizim yaşıtlarımız okullarda “hademe”lerle büyüdü. Yani eski Türkiye’de okullarda temizlik görevlisi dediğimiz kadrolu hademeler vardı. Onlar, okulların emektarlarıydılar. Yöneticiler, öğretmenler gider gelirler ama onlar okulun amcası, teyzesi olarak hep gönüllerde kalırdı. Dağın başındaki köy okullarında dahi vardı hademeler.

İmam Hatip okullarında böyle bir sorun olduğunu sanmıyorum. Çünkü hem devletten hem de velilerden yeterli desteği görüyorlar. Bu okullarda bağış adı altında para toplanmasına kimse sesini çıkarmazken diğer okullardaki yöneticiler, soruşturma ve görevden alma, gibi tehditlerle karşı karşıya kalıyorlar.

Önce köy okullarını kapattılar sonra da tasarruf genelgesi çıkararak “taşımalı eğitim”i kısıtladılar. Böylelikle köy çocukları eğitimin dışına itildiler ya da tarikat ve cemaatlerin yurtlarında kalmak ve okumak zorunda bırakıldılar. O yurtlarda kalmak istemeyenlerse okulu bırakmak zorunda kaldılar. Bütün bunlar olurken sayın bakan tarikat ve cemaatlere “sivil toplum örgütleri” demeye devam ediyor. Bu kafalardan laik, çağdaş ve bilimsel bir eğitim modeli beklenebilir mi? Anlayacağınız iktidarın birinci önceliği okulların temizliği değil!..

Okulların hali ortada iken yerel yönetimler imkanları dahilinde okullara gerekli hizmeti vermek istediklerinde “iktidar sahipleri” hemen ayağa kalkıp yöneticilere, “muhalif belediyelerden yardım istemeyin” talimatları vermeye başladılar. Daha doğrusu muhalefeti siyasi şov yapmakla suçluyorlar. Belli ki bu işi de beceremediniz. Bırakın da yerel yönetimler okullara destek olsunlar.

Ülkemizdeki şu çelişkiye bakar mısınız? Muhalif belediyeler ibadethanelere temizlik hizmeti veriyorken okullara neden vermesin? Bundan neden rahatsız oluyorsunuz? Sonuçta bu ülkenin insanlarına hizmet gidecek. Öyle görünüyor ki “Vatandaşın gözünde itibar kazanırlar” korkusu bedenlerinizi sarıp aklınızı başınızdan almış.

Korkarım bu gidişle okullarımızdaki temizlik sorunu yakın gelecekte bir halk sağlığı sorununa dönüşecek. Derhal milyonlarca öğrencimizin kullandığı eğitim ortamlarının temiz ve hijyenik olması sağlanmalı. Süreklilik açısından geçici personel yerine iş güvencesi olan kadrolu personellerin alımı yapılmalıdır.

Vatandaş, okul koridorlarında tarikat ve cemaat mensupları değil temizlik personeli görmek istiyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *