AK Parti milletvekillerinin imzasını taşıyan ve TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu'nda kabul edilen Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, önemli düzenlemeler içeriyor. Teklifle, yapı denetim hizmet sözleşmelerinin kurulmaları ve yapı denetim firmalarının görevlendirilmelerine ilişkin düzenleme yapılıyor. Buna göre, yapı denetim hizmet sözleşmesi bedeline esas inşaat alanı 500 metrekareye kadar olan yapılarda, yapı sahibince belirlenen yapı denetim kuruluşuyla, diğer hizmet sözleşmelerinde ise Bakanlıkça yayımlanacak usul ve esaslara göre o yapı için ildeki faal yapı denetim kuruluşu sayısı da dikkate alınarak elektronik ortamda aynı anda belirlenen en fazla iki yapı denetim kuruluşundan biriyle yapı sahibi arasında yapı denetim hizmet sözleşmesi akdedilebilecek. Sözleşmenin bir sureti taahhütname ekinde ilgili idareye verilecek. Yapı denetim hizmet sözleşmeleri Bakanlıkça belirlenen haller dışında feshedilemeyecek.
Denetim süreci değişime zorlanıyor
Kanun teklifine ilişkin açıklama yapan Yapı Denetim Kuruluşları Birliği, “Söz konusu taslak özellikle “Yapı denetim hizmet sözleşmesi bedeline esas inşaat alanı 500 metreakre kadar olan yapılarda, yapı sahibince belirlenen yapı denetim kuruluşu ile, diğer hizmet sözleşmelerinde ise Bakanlıkça yayımlanacak usul ve esaslara göre o yapı için ildeki faal yapı denetim kuruluşu sayısı da dikkate alınarak elektronik ortamda aynı anda belirlenen en fazla iki yapı denetim kuruluşundan biriyle, yapı sahibi arasında yapı denetim hizmet sözleşmesi akdedilir.” maddesi ile denetim sürecini köklü bir değişime zorlamaktadır. Ve bu önerinin gerekçesi olarak da uzak mesafeli ve küçük ölçekli projelerin, denetim görevini yürütmesi için elektronik dağıtım ile belirlenen yapı denetim kuruluşları, bu işlerde elde edilen gelirin iş kapsamında yapılan harcamaları karşılamayacak ölçüde düşük olduğu, bu işlerin denetimini üstlenmekten imtina edildiği, hatta mevzuatta öngörülen idari yaptırımları göze alarak yapı sahibi ile sözleşme imzalamaktan kaçınıldığı, elektronik dağıtım ile belirlenebilen yapı denetim kuruluşunun bu yaklaşımı nedeni ile yapı sahibi yapısının inşasına başlayamadığı gösterilmiştir. Hatta ilaveten “ aralarında husumet oluşmuş bireylerin, elektronik dağıtım ile zorunlu olarak karşıya kalmaları nedeniyle uygulama sırasında fiziki müdahalelere varan adli vakalar yaşandığı veya yapı sahibinin yapısını inşasından beli bir süre vazgeçtiği durumlar tespit edilmiş olup yapılan düzenleme ile yapı denetim kuruluş sayısı belli bir sayının üzerinde olan illerde yapı sahibine birden fazla alternatif sunulması amaçlanmaktadır” denmektedir” ifadelerine yer verildi.
Can güvenliği tehdit ediliyor
Yapılmak istenen değişikliklerle birlikte can güveliğinin tehdit edildiğinin altını çizen Yapı Denetim Kuruluşları Birliği, “Bu gerekçeler oluşturulur iken taraflardan biri olan Yapı Denetim Kuruluşları hiç mi dinlenmedi acaba diye düşünüyoruz. Yoksa Yapı denetim firmalarının da zaten gerekçe de belirtildiği gibi uzak mesafeli küçük işlerdeki geliri karşılamayacak derecede düşük bedeller için bir önerisi muhakkak olmuştur. Ayrıca şunu da belirtmek isteriz ki saha da yaşanan saldırıların sebebi %90 oranda yapı müteahhidince Yapı denetim personeli tarafından tespit edilen aykırılığın düzletilmek istenmemesinden kaynaklanmaktadır. Yoksa bizler, yapı sahibi ile yapı müteahhitini denetlemek üzere yaptığımız hizmet sözleşmelerini önceden oluşan bir husumet üzere ret etmiyoruz. Dolayısı ile Bu yeni düzenleme, yapı denetim kuruluşlarını müteahhitlerin seçmesine olanak tanıyarak tarafsız denetimi ortadan kaldırmaktadır. Yapı denetim sisteminin, kamu güvenliğini temin etmeyi amaçlayan bir kamu hizmeti olduğunu unutmamalıyız. Bu düzenleme, denetim mekanizmasının bağımsızlığını yitirmesi, adaletli eşit iş dağılımı ve sektörde şeffaflık ilkesinin zedelenmesi anlamına gelmektedir. Elektronik dağıtımın çıkma gerekçesini hiçe sayacak bu taslak denetimsizliğin önünü açarak toplumsal can güvenliğimizi tehdit eder hale gelecektir” açıklamasını yaptı.
Yapı güvenlikleri riskte
Yapı Denetim firmalarının sözlerinin dinlenmemesinin, yapı güvenliğini ortadan kaldıracağı belirtilen açıklamada, “Yapı Denetim firması kendi denetlediği bina dışında çevresinde yer alan bir yapının taşıyıcı sisteminin onarılamaz bir hasar görmesinden nasıl sorumlu tutulabilir! Yapı Denetim personelinin bir şantiye şefi olmadığı, bitmiş imalatı kontrol etmekle görevli olduğu, yapım aşamasında oluşan hasar sırasında da bu gerekçe ile saha da olmayabileceği biliniyor iken, denetim firmasını belgesini iptal ettirmek ve teminatına el koymak derecesinde suçlu kılan şey nedir? Peki çok merak ediyoruz bu fiili işleyen, fiilin işlenmesi sırasında o mahalde olmak zorunda bulunan kişiler veya kuruluşlara nasıl bir ceza verilecek? Bu kanun maddesini teklif edenler bize bir açıklama borçlular diye düşünüyoruz. Türkiye genelinde yaklaşık 2500 yapı denetim firması faaliyet göstermektedir. Bu firmalar, sadece güvenli yapılaşmayı sağlamakla kalmayıp, ekonomiye ve istihdama da önemli katkılar sunmaktadır. Yapı denetim sektörü, binlerce mühendise, mimara ve teknik personele istihdam sağlamakta, ülke ekonomisine doğrudan ve dolaylı yoldan değer katmaktadır. Böylesine önemli bir sektörün zayıflatılması, ekonomik ve sosyal açıdan telafisi zor sonuçlar doğuracaktır. Yapı denetim sisteminin kamu güvenliğini koruma misyonuna rağmen, böylesine bir düzenlemenin hayata geçirilmek istenmesi, kamu yararını hiçe sayan ve sektörü karmaşaya sürükleyen bir yaklaşımı göstermektedir. Bu çelişkili adımlar, yapı güvenliğinin sağlanmasında büyük riskler yaratacak ve denetimin tarafsızlığını tamamen ortadan kaldıracaktır” ifadelerine yer verildi.
Can güvenliği riske atılıyor
Yapı güvenliğinin yok edilmesinin can güvenliğini de riske atacağını anlatan Yapı Denetçileri, “Çıkacak bu uygulama net bir şekilde müteahhidin lehine, vatandaşın aleyhine sonuçlar doğuracaktır. Her gün beşik gibi sallanan ülkemizde, Bakanlığın bu düzenlemeyi hayata geçirmesi, vatandaşın can güvenliğine verdiği önemi açıkça hiçe saydığını göstermektedir. Toplumsal güvenliği tehlikeye atan bu yaklaşım kabul edilemez ve derhal düzeltilmelidir. Bizler, şartlar ne olursa olsun, mesleğimizin gereğini yapmaya, can güvenliğini temin etmeye ve güvenli binaların üretilmesine katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Bakanlık yetkililerinden ricamız bizi üvey evlat konumuna sokmayın. Bizler her zaman bakanlığımızın yanında olan kuruluşlar olarak her göreve hazırız” ifadelerini kullandı.