Yüzüncü yıl...
Emperyalistlerin açgözlülüğü ve Arap dünyasının da onlarla iş birliği ile başlayıp “Sevr” ile biten bir ihanet süreci ile koca bir imparatorluğun dağıtılıp bölüşülmek istenmesinin ardından, dünyada mazlum milletlere örnek olan bir kurtuluş mücadelesi ile kurulan cumhuriyetimiz yüz yaşına girdi. Ne mutlu bize… Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Anadolu’yu bizlere vatan yapan şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Diyanet adını anmasa da onlar için ne kadar dualar etsek azdır.
Yedi düvele karşı verilen mücadelenin sonunda kurulan cumhuriyetimiz, kulluktan kurtulup efendi olmamızı sağlayarak eşit yurttaşlar haline gelmemizi, sağladığı fırsat eşitliğiyle de yıllarca sadece asker ve tahıl ambarının bir neferi gibi görülen Anadolu insanını padişahın kulu olmaktan çıkarıp efendileştiren büyük bir devrimi yarattı.
Türk insanı o kadar vefalı ki, imkan bulduğu her platformda düzdüğü methiyelerle hem atasını hem de cumhuriyeti baş tacı ediyor. Cumhuriyetin ona sağladıklarını haykırıyor. Bu tarihi günü coşkuyla yaşayıp, çocuklarına, torunlarına bırakacağı bir mazisi olsun istiyor.
Beğeniyle dinlediğim bir paylaşımda şunlar var: “İnanmak varsa, cesaretin varsa Cumhuriyet var. Hedefin varsa Cumhuriyet var. Özgürce, ‘kadınım’ diyebiliyorsan Cumhuriyet var. Elele aşıklar varsa Cumhuriyet var. Tek bayrak altında, vatanın her köşesinde birbirine sımsıkı tutunabiliyorsan Cumhuriyet var. Sen, ben yoksa, ayrıcalık yoksa, ayrımcılık yoksa Cumhuriyet var. Eğer bugün cumhuriyet varsa o cumhuriyetin bir başkahramanı var. Eğer Cumhuriyetin varsa, o başkomutanın, o büyük devlet adamının, o büyük liderinin sayesinde var. Haykır adını haykırabildiğin kadar. Duysun sesini tüm dünya. Onun adı Mustafa, Onun adı Kemal, Onun adı Gazi Mustafa Kemal Atatürk.” diyor.
Bizler için bu denli önemli bir günü coşkuyla kutlayamamanın üzüntüsünü yaşıyorum. 1970’li yılların ikinci yarısından bu yana kutlanan Cumhuriyet Bayramlarını hatırladığımda en çok üzüldüğüm 100. Yıl kutlamaları oldu. Cumhuriyetin ellinci yılı kutlamalarının en üst seviyede olması için yasa çıkarılırken iktidar sahipleri, yüzüncü yıl kutlamalarını sönükleştirmek için adeta bahaneler arıyor. Hamas ile İsrail arasındaki canice terör ve soykırıma varan çatışmalar kılıf gibi kullanılıyor. “Büyük Filistin Mitingi”ni yapmak için Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yarın cumhuriyeti ilan ediyoruz.” dediği günün seçilmesini iyi niyetli bulmuyorum. 7 Ekim’den bu yana bunca gün geçmiş, miting yapmamışsınız, bula bula 28 Ekim’i mi buldunuz? 21 gündür aklınız neredeydi? Böylesi bir günde bile insanları bölmeyi başarabilmenize gıpta ile bakıyorum!.. Geçmişte böylesi şark kurnazlıklarını kimlerin yaptığını ve ülkenin başına açtıkları sorunları hepimiz biliyoruz.
Şimdi sizin dışınızdakiler İsrail’in yanındalar mı? Filistinlilerin uğradıkları zulmü görmüyorlar mı? Masumların öldürülmesine duyarsızlar mı? Geçin bunları… Bizler dünyanın neresinde olursa olsun zulme uğrayan kim varsa, diline, dinine ve rengine bakmaksızın onun karşısında oluruz. Taraf olmamız konusunda tek kriterimiz zulme uğramalarıdır.
Siz istiyorsunuz ki, herkes koşulsuz sizin yanınızda yer alsın. Bir olalım ama beninle olalım, demeye getiriyorsunuz. Hiç kusura bakmayın. Bizler Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını sizlerin siyasi emellerine feda edemeyiz, etmeyeceğiz de.. Hem yüzüncü yılımızı coşkuyla kutlayacağız hem de her türlü zulme, masum insanların öldürülmesine ve sömürülmesine karşı sesimizi yükselteceğiz.
Türk milleti, sizlerin cumhuriyete bakışınızı ezberledi… İki ayyaş, ile başlayıp reklam arası ile devam eden ve en son olarak da yüz yıllık narkoz, benzetmesini yapanlardan cumhuriyete sahip çıkmasını beklemek zaten hayal görmektir.
Boğazda yapılacak olan100 gemilik gösterinin Dolmabahçe Sarayı değil de Vahdettin Köşkü’nden izlenecek olması da Cumhuriyet’e bir başka mesajınız mı acaba? Bu aziz millet, böylesi ince mesajlarınızın yorumunu vicdanında mutlaka yapacaktır.
Sizlere şunu söylemeden de geçemem. Sizler o “iki ayyaş” dediklerinizin özgürleştirdiği bir ülkede geniş geniş konuşuyorsunuz. Gidin de Arap dünyasında muhalif olun bakalım. Bırakın onları, kendi partinizde muhalif ses yükseltin de görelim sizleri.
Fırsatını bulduğunuz her ortamda bu denli pervasızca konuşabilmenizi sağlayanın da beyinlerinizde bir türlü oturtacak yer bulamadığınız cumhuriyet olduğunu unutmayın.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere yüzyıllık cumhuriyetimizi kuranları rahmet ve minnetle anarken tüm dünyaya haykırıyoruz: Yaşasın cumhuriyet…