Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı az bulutlu
8°
Ara

Çıkmaz sokak

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Çıkmaz sokak

Özellikle iktidara yakın olan medya, konuyu sürekli gündemde tutarak Muharrem İnce’nin adaylığı için gereken yüz bin imzanın toplanmasına alttan alttan destek verdi. Çünkü Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanı adaylığının Recep Tayyip Erdoğan’a yarayacağını söylüyorlardı. Herkesin bu gerçeği görmesine rağmen özellikle AKP iktidarına karşı olduğunu söyleyen Muharrem İnce’nin bunu görmüyor olması mümkün değil, diye düşünüyorum.
Bütün bu malumun ilanı gerçekler bile Muharrem İnce’yi daldığı pembe rüyadan uyandıramadı. Nasıl bir aynaya bakıyor ki kendini hep büyük görüyor! Oysa çıkmaz bir sokağın dehlizlerinde dolaşıp durduğunu görmesi gerekir, diye düşünüyorum.
Sosyal medyadaki dans şovlarıyla seçmene, özellikle de gençlere şirin gözükmeye çalışan Muharrem İnce’nin gençlerle buluştuğu televizyon programlarındaki tavrını görünce “Hangi Muharrem?” demeden de edemiyorum. Aslında sayın İnce’nin böylesi programlara sürekli katılmasında yarar var. Gençler tarafından daha iyi tanınmasını sağlıyor!.. 
Cumhurbaşkanı adaylığından çekilmesi gerektiğini söyleyen milyonlara: "Ne demek çekilsin? Böyle bir şey olabilir mi? Bu çok antidemokratik, insani değil. Demokratik hakkımı kullanıyorum" diyor. İlk bakışta, sayın İnce’nin bu hakkını kullanmasına karşı olmanın doğru olmadığı düşünülebilir. Ancak siyaset biliminde böylesi duygusallıklara yer yoktur. Ülkenin kaderi söz konusuyken herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini de bilmesi gerekmez miydi? Tarih yazmayı değil tarih olmayı tercih etmesinin ülkeye ne denli zarar vereceğini göremeyecek kadar kör olmadığını görmek istiyor onu sevenler.
Durum böyleyken sayın İnce’nin mücadelesini haklı göstermek uğruna CHP’yi suçlamaya çalışıyor olması onun siyasi geçmişiyle çelişiyor. Gençlik kollarından başlamak üzere içinde yer aldığı bir partiyi kişisel ihtirasları için terk etmek, özellikle de Mustafa Kemal Atatürk’ü kendine rehber edinmiş birisine hiç mi hiç yakışmıyor. Bugünkü konumlandığı yeri haklı göstermek uğruna geçmişteki cumhurbaşkanı adaylığı sürecinde kendisine sahip çıkılmadığını gerekçe göstermesinin de kamuoyunda bir karşılığı yoktur. “Adam kazandı” diyenin kendisi olduğunu herkes biliyor. Oysa İstanbul seçimlerinde “seçimleri kazandık” diyen Binali Yıldırım’a karşı dik duran Ekrem İmamoğlu’nun hak mücadelesi taraflı tarafsız herkesin takdirini kazandı. İşte bu yüzden de İmamoğlu popüler hale geldi ve Cumhurbaşkanı adayı olması gerektiği konuşulur oldu. İmamoğlu’nun, ilerleyen yıllarda Türk siyasetinde kesinlikle olacağının da işaret fişeğidir bugünkü yaşananlar.
Muharrem İnce’ye adaylıktan çekilmesi için yapılan toplumsal baskıyı anlayışla karşılarken hakarete varan sözleri de insani olarak görmüyorum. Bu dil ayrışmayı artırır. Oysa zaman birleşme zamanıdır. Siyasi tarihimizde bugünlere gelmemizin asıl nedenlerinin en başında birleşememenin olduğunu yaşayarak öğrendik. Unutmayın ki iki birden, üç de ikiden büyüktür.
Yapılan kamuoyu araştırmalarının yanı sıra aklı başında, sağduyulu her yurttaşın dile getirdiği gibi Muharrem İnce'nin seçilme şansı sıfır görünüyor. Sıfırın yanında durmak kimseye bir şey kazandırmaz. Kendi seçmenlerinin birçoğunun da bu gerçeği göreceğine kalpten inanıyorum. Liderlerin yanıldığı bir noktayı da söylemekte yarar var: Bizdeki liderler, seçmenlerin her şartta yanlarında olacağını zannediyorlar. Belki de Muharrem İnce’nin en büyük yanılgısı burada. Oysa bilinçli seçmen hiç de öyle düşünmüyor.
Meydanlarda millet ittifakına atıp tutan Muharrem İnce’nin seçimlerden sonra karşısında kendini dinleyen bir kitle bulabilirse, topluma neler diyeceğini merak da etmiyor değilim.  
Seçim sonucunun kimi haklı çıkaracağını bekleyip göreceğiz. Ancak bizim bu mücadelemiz, Muharrem İnce karşısında haklı çıkmak için değil ülkemizin geleceğinin daha aydınlık, daha adil ve yaşanabilir olması içindir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *