İskoçyalı anguslar nerede?
Türkiye büyük bir tarım ürünleri üreticisi fakat, kendi meyve ve sebze ihtiyacını Asya’dan, buğday ihtiyacını savaş halindeki Rusya ve Ukrayna’dan ithal ediyor. Üç tarafımız denizlerle çevrili Norveç’ten balık ve deniz ürünleri ithal ediyoruz. Peynir, yağ ve benzeri ürünler, süt ve süt ürünlerini İrlanda ve Yeni Zelanda’dan ithal ediyoruz.
İthalat özellikle temel gıdalar ve hayvancılıkta bu kadar yüksek olunca sektör darboğaza sürüklenmesi kaçınılmaz oluyor. Kırmızı ette, çiğ sütte ciddi sorunlar yaşanmaya başlandı. Maliyetler hızla artarken üreticinin fiyatı aynı oranda artmadı. Kasapta, marketlerdeki et ve süt fiyatı ise tüketiciye çok pahalıya geldiği için tüketim azaldı. Dar gelirli ve orta gelirliler artık et alamıyor. Talep düşük, maliyet yüksek olunca üretici para kazanamadığı için üretimden çekiliyor.
Türkiye'de sığır üretimini artırmak, halka ucuz et yedirmek arayışında besiciliği teşvik etmek için 2010 yılında Angus cinsi besilik sığır ithal etmeye başlamıştı. Aradan 12 yıl geçmesine rağmen ne ürettim arttı ne besicilik gelişti ne de et fiyatları ucuzladı. Günümüzde etin kilosu ortalama 200-250 TL civarında.
Ülkemizde süt ve et fiyatlarının yükselmesinin en önemli nedeni yem üretiminde kullanılan tahıllar ve yağ bitkilerinde yaşanan maliyet sıkıntısıdır. Ucuz et satmak, hayvancılığı artırmak ve teşvik etmek için Angus ithal ediyoruz fakat ne ile beslenir? Ne yer ne içer? Yem nerede? Saman nerede? Üretim ve beslenme maliyetini hesaplamadan en iyi bildiğimiz işi yani ithal etmeyi seçiyoruz. Yem fiyatları ve üretim ülkemizde bu durumdayken hayvan ırkından ne ithal edersek edelim sonu hüsran sonu başarısızlık olur.
Yem fiyatlarındaki en önemli nedenlerden birisi dövizdeki yükselme. Yem hammaddesinin en az yüzde 50'sini yine ithalatla karşılayan bir ülkeyiz. Yem sektörü, artan döviz fiyatları nedeniyle hammaddeyi her geçen gün daha pahalıya alıyor. Dolayısıyla bu maliyeti fiyatlara yansıtınca yeme zam yapmak durumunda kalınıyor.
Bir ülkenin kalkınması tarım ile doğru orantılıdır. Üretmek, ekip biçmek ve ürünlerimizi işleyecek tesislerimiz, sanayi kuruluşlarımız var ise, ihraç ettiğimiz ürün ithal ettiğimizden fazla ise yıkılmaz bir ekonomiye sahibiz demektir.
Albert Einstein dediği gibi: “Tarımı ihmal eden ülke, intihar ediyor demektir. Gelişmiş bir ülkenin semalarında ne kadar çok uçağın uçtuğu değil, ne kadar çok arının uçtuğu önemlidir. Eğer arılar ölürse sonraki yıllarda insanlar da ölür.” Ekonomik kurtuluşumuz önce tarım, önce üretmek ve önce kendi kendimize yetebilecek seviyeye gelebilmekten geçiyor.
Sağlıcakla…