1 milyon çocuk tarikatların himayesinde
20 yaşındaki üniversite öğrencisi Enes Kara, ailesinin zoruyla kaldığı cemaat yurdunda yaşadığı baskıyı anlattığı bir video çektikten sonra yaşamına son verdi.
"Bir kaç ay kalır alışır dedim." Enesin babası bu sözlerle tanımladı evladının durumunu. Kendinden emin bir şekilde; 25 yıldır Nur Cemaatinin içinde olduğunu söyleyerek, “Kaldığı yerde hiçbir sorun yoktu” diyecek kadar evladını teslim ettiği yurda güven duymuştu. “Manevi olarak ahiretine faydası olsun istedim. Sürekli arkadaşlarıyla iletişim halindeydik. Birkaç ay kalır sonra alışır dedim. Biz kimseden şikayetçi değiliz” diye tamamlıyor sözlerini. Belli ki dünyevi ilimleri öğrenirken ahiret ilimlerini de öğrensin istemiş baba.
Türkiye’de belli başlı 30 tarikat silsilesi ve bunların 400 kolu bulunuyor. Sadece İstanbul’da 445 tekke faaliyetlerini açıktan sürdürüyor. Çoğunluğu İstanbul, Siirt, Diyarbakır, Mardin, Adıyaman, Batman, Van, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Muş, Bitlis, Gaziantep ve Şanlıurfa olmak üzere 800’ün üzerinde faal medrese bulunuyor. Kuzey Irak, İran ve Suriye’de medrese eğitimine giden öğrencilerle birlikte tespit edilebilen medrese eğitimi alan çocuk sayısı 10 binin üzerinde
Tarikat okullarındaki öğrenci sayısı 210 bin dolayında. 4 binin üzerindeki özel yurdun 2 bin 480’i bir tarikatla bağlantılı. Tarikatlara bağlı yurtların kapasitesi 380 bin. Resmi kayıtlar dışında gayrı resmi olarak faaliyet gösteren okul, yurt, ev, tekke ve medreselerle birlikte bir milyon çocuğun tarikatların elinde olduğu ileri sürülüyor.
Bu baba, merak ediyorum kafasını yastığa koyduğunda uyku uyuyabiliyor mu? Gencecik bir evladın maruz kaldığı baskı ve yaşadığı psikolojide kendine pay çıkara biliyor mu? Zannetmiyorum…
Tüm mesele kendi inandığımız doğruların evlatlarımızın da doğruları olarak algılamalarını benimsemelerini istememiz. Kendimizin yaşam biçimini düşünce yapısını onların da benimseyip yaşamalarını beklememiz. Onlara seçim hakkı bırakmamamız. Babası 25 yıldır içinde bulunduğu cemaatin, oğlu için de doğru yer olduğundan emindi çünkü; onun inancı ve doğruları bu yöndeydi.
Oysa ki; Enes mutsuzdu. Ona dayatılan yaşam biçimini benimsemeyip kendi içindeki hayat biçimini yaşamak istiyordu. Yurtta mecbur edildiği kitapları okumak istemedi, oradaki derslere katılmak istemedi. Özetle anne babasının kendisi için en iyisi olduğuna karar verdiği hayatı değil kendi seçtiği hayatı yaşamak istedi. Biz kendi doğrularımız adına bir gencin hayatına daha son verdik. Tamamen kendi inandığımız doğru bildiğimiz yanlışlarımız yüzünden.
Sağlıcakla…