Ülkemizde neler oldu neler oluyor?
Çok iyi bir yıl geçirdiğimiz söylenemez. İşçi, köylü, memur, emekli, esnaf, sanayici kısaca bazı imtiyazlı kişi ve kuruluşlar haricinde vatandaşlarımız yokluk, yoksulluk ve zamlar altında ezildi ve ezilmeye de devam ediyor.
Olanlar ve olacaklara kısaca baktığımızda şu ana başlıklar ortaya çıkmıyor.
TBMM tam kapasite ile çalışmadı
Öncelikle başta iktidar partisi AKP olmak üzere, geçtiğimiz yıl 54 milletvekilimiz çalışmalara katılmadı dolayısıyla katkı sağlamadıkları için devletten haybeye maaş almış oldular. Bunlar AKP’den 47, MHP’den 3, Bağımsızlardan 2, CHP’den 1, Yenilik Partisi’nden 1 vekilimiz.
BU durum parlamentonun 600 vekille temsil edilmesine gerek olmadığının kanıtı. TBMM’de yemin etmekten başka hiçbir çalışmaya katkı sunmadıklarına göre parlamentomuz 500-550 vekille de çalışabileceğini ortaya koymuş oluyor.
Önergeler ve teklifler
Denetim işlevlerini kullanmak üzere Bakanlara ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın cevaplaması talebi ile verilen 7 bin 271 soru önergesinin sadece 2 bin 88’ine cevap verilmiş. Bu durum bile TBMM’nin tam olarak çalışmadığının bir göstergesidir.
Muhalefetin verdiği ve halkın yararına olabilecek çok sayıda önerge ve teklif reddedildi. Bunlara örnek vermek gerekirse daha dünlerde 20-21 Aralıkta dövizin yükselişini önlemek için alınan kur garantili mevduat uygulamasına geçmeden önce kimlerin döviz satıp, sonrasında kimlerin döviz aldığının araştırılması önergesinin ret edilmesi halkın çıkarının korunmadığının örneğidir. Buna 3 bin 660 ek göstergesinin hayata geçirilmesi, EYT’li lerin durumunun görüşülmesi, öğretmen atamalarının gerçekleşmesi. Emeklilere bayramlarda verilen ikramiyenin artırılması, sağlık çalışanlarının durumu, çevrenin ve kıyıların korunması ve daha birçoklarını eklemek mümkündür.
Bunlardan başka kurulan araştırma komisyonlarının çalışmaları yarım kaldı. En önemlisi sürekli millet ve devletimizin başına bela olan FETÖ terör örgütünden her fırsatta şikayetçi olunduğu halde, konunun derinleştirilip siyasi ayağının da araştırılması gerektiği konusuna da gereken iltimamın gösterilmemesi oldu.
İBB deki teftiş olayı
İktidar partisi seçimlerde İstanbul başta olmak üzere bazı büyük şehirleri kaybetmeyi içine sindiremeyince, “Bunlar topal ördek” denilerek, meclis çoğunluğu ellerinde olduğu için bir çok faaliyetin yapılmasına engel olunmaya başlandı. İşin garip tarafı İstanbul'un 39 ilçesinin 25’ini kazanmış olan AKP Büyükşehir kanalı ile kendi kazandıkları ilçelere gidecek hizmetleri de sırf İmamoğlu’nu başarısız göstermek için engellemeye başladılar ve bu tutumu sürdürüyorlar.
Şimdi de bünyesinde terör örgütleri ile iltisaklı diye bir araştırma soruşturma başlatıldı. Yapılan çalışmalara bakılınca işlem terörist arama değil de, ihale ve satın almalarda nelerin yapıldığı yolsuzluğun olup olmadığının araştırılması şeklinde geçtiği açıklanıyor.
Bu arada Devlet Bey'in Ekrem İmamoğlu ile ne alıp veremediğinin de anlaşıldığı söylenemez. iktidar partisi ya da soruşturmaya yürüten İçişleri Bakanlığı’ndan ses seda çıkmaz, AKP Genel başkan vekili, “Bu soruşturmanın başkanla bir ilişkisi olmaz” demesine Devlet Bey bağırıp çağırıyor. “Ortada bir suç varsa orada oturtulmamalı hemen görevinden alınmalı” diyor. Buna karşılık İmamoğlu ise “Böyle bir konu bizim gündemimizde değil. Açıkçası sözlerini de muhatap almıyorum” dedi.
Devlet tarikatların huzurunda
Döviz fiyatları ve enflasyonun ve faizin yükselmesi karşısında, Cumhurbaşkanımız, “Nas ortada ne diyorsa onu yaparız” dedi. Daha önce Bakara ile makara geçenler büyükelçi yapıldı. Kur Garantili Mevduat için Ziraat Katılım Bankası danışma kurulu, bu duruma alınabilir kararı verdi ve belgesini çıkardı işlemin islama uygun olduğunu açıkladı.
Din İşleri Yüksek Kurulu ise bu formül için “Faizli mevduat hesaplarına yatırım yapmak ve vadeli döviz satışında bulunmak kurulumuzca caiz görülmemektedir” derken, sonrasında çark ederek kur fazlalığı ödeme için, “İçerisinde faiz unsuru bulunmayan uygulamaya devletin belli oranda yaptığı mali katkı alınabilir” fetvası verdi.
Durum böyle olunca da, Erenköy Tarikatının Nevşehir Halifesi olarak adlandırılan Hafız Cemil Usta, bir açılış sonrasında, devleti temsil eden Vali'yi, Belediye Başkanını, Nevşehir’in Milletvekillerini, İl Müftüsünü, AKP İl Başkanını, Kızılay Başkanını, kadın Kolları Başkanını, Vakıf Başkanını huzuruna alarak onlara din eğitimine ağırlık vererek, çocukları eğitecek leri konularında nutuk çekip dua ettikten sonra açılış yaptı.
15 Temmuz hatırlatması
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, İstanbul’da yaptığı bir konuşmada, “Taarruz, sefer, zafer” sözleri ile başlayıp, “Seçimi kazanacağız, nasıl diye sormayın. Kazanacağız” dedi. Sonrasında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan bir konuşmasında, “Sokaklara dökülecek mişsiniz. Dökülün de görün gününüzü. 15 Temmuz’da ne yaptıysak aynısını yapar sizi kaçtığınız yere kadar kovalarız” dedi.
Bu durum halkın sokağa çıkması bir anayasal hak olarak haksızlıklarını haykırmasıdır. Bu hakkımızda elimizden alınıyor mu? Demokrasi yok mu sayılıyor. Halktan korkulur mu? 15 Temmuz bir demokrasi mücadelesiydi yorumlarına neden oldu.