Gençlik demek gelecek demek
Basın ve Medya başkanlığını yaptığım Dünya Gençlik Konseyi “Gençlik demek gelecek demek” sloganıyla 2015 yılında başlattığı çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde ikincisini düzenlediği “Gençliğe Katkı ve Girişimcilik” Ödülleri sahiplerini buldu. Çok sayıda medya, sanat, siyaset, iş insanı, federasyon ve derneklerin yoğun katılımlarıyla güzel bir ödül gecesi oldu.
Genç nesillere yol göstermek sorunlarını paylaşmak onları topluma yararlı bireyler yetiştirmeyi kendine en büyük hedef seçen konsey, Dünya genelinde bir çok ülkede çalışmalarına ara vermeden devam ediyor.
Toplumumuzda “zamane gençliği” diye bir deyim vardır. Günümüzdeki zamane gençliğini yaşadığımız çağın dijital çağ olması sebebiyle daha şanslı görüyorum. Gençlerimiz İstedikleri anda istedikleri bilgiye, habere veriye anında ulaşmaktadırlar. Özellikle Sosyal medyayı ve dijital ağları kullanma becerileri kendilerini ön plana çıkarmalarında araç olarak akıllıca kullana bilmektedirler. Dijital çağın gençlerimiz üzerinde olumlu yönleri olduğu kadar olumsuzlukları da elbette var olmuştur. Genç kitlelerin internet ve sosyal ağlar aracılığıyla suça karışma oranları ve eğilimleri de küçümsenmeyecek kadar fazladır.
Son dönemde konuştuğum gençlerin çoğuluğunda bir bıkkınlık, boş vermiştik var. Hemen hemen hepsinde yurtdışı hayali mevcut. Başka bir ülkede yaşamlarını sürdürmek istiyorlar. Ülkemizin yaşam standartlarına inançları kalmamış. Ülkesine yararlı birer birey olarak topraklarında yaşamaktansa yurt dışında yaşayıp para kazanma hevesleri daha ağır basıyor. Geleceğe dair umutsuzluklarını ortaya koyuyorlar. Oysa, ülkemiz geçmişte, genç nüfusuyla övünen bir ülkeydi. Yaşlanan Avrupa karşısında bu genç nüfusun dinamizmiyle büyük başarılar elde ederek, öne çıkacağımız düşüncesi yaygındı.
TÜİK verilerine göre Türkiye'de 1 milyondan fazla üniversite mezunu işsiz var. Bunların bir kısmı da 15-24 yaş arası, yani genç işsizler grubunda. Bu gençlerin kimi kalifiye olmayan, eğitim ve yeteneklerini kullanamadıkları işlerde çalışıyor. Fizik okuyan bir gencimizi atık kağıt toplayıcısı olarak görebiliyoruz. Eğitim fakültesi mezunu bir gencimiz gündelik işlerde çalışırken karşımıza çıkabiliyor. Elbette hepsi helalinden alın teriyle ekmeğini kazanma çabasında. Fakat o kadar emek ve zaman harcayıp mezun oldukları ve eğitimini aldıkları meslek kollarında çalışmamaları devlet desteği görememeleri düşündürücü bir o kadar da üzücü. Ülkemiz gençliği hiç bu kadar çaresiz olmamıştı. Bir o kadar da umutsuz.
Bu nedenle gençlerimizi Avrupa’da yaşam hayalinden kurtaracak, eğitimini aldıkları meslek kollarında çalışmalarını sağlayacak yatırım ve atılımlara ihtiyaç var. Başarı hikayeleri ortaya koyacak motivasyona yönlendirecek, projelere, çalışmalara ihtiyacımız var. Var gücümüzle maddi ve manevi gençlerimizin hayatlarına dokunmayı yaşam bilinci olarak görüyor ve gençlik demek gelecek demek diyoruz.
Sağlıcakla…