Yasalarımız değil zihniyetimiz değişmeli
Merkez Bankası merakla beklenen faiz kararını açıkladı. Merkez Bankası, politika faizinde yaptığı 200 baz puanlık indirimden sonra Türk lirası cinsinden tesis edilen zorunlu karşılıklara ödenecek faiz oranlarını da 2 puan düşürerek, 10,5’e indirdi. Faizleri 200 baz puan düşüren Merkez Bankası kararı sonrası piyasalar karıştı, dolar yüzde 2 arttı.
Doların yılsonunu beklemeden 10 lira sınırını çok hızlı aşacağı öngörülüyor. Bu ekonomi anlayışıyla Doları ve Euronun hızına yetişmemiz mümkün değil. Eğer kısa vadede Türkiye’ye çok yüksek miktarda bir döviz girmezse dolar, yıl sonunu beklemeden 10 lira sınırını çok hızlı aşar.
Bu faiz kararının ekonomiye etkisi ise; Enflasyon daha da artacak. Halk daha da fakirleşecek. Zaten şu anda devlet dolara yurt dışında yüzde 6.5 gibi tefeci faizi ödüyor. Bu rakam daha da artacak.
Türkiye’de kişi başı gelir 2014’ten bu yana düşmeye devam ediyor. Dolar ve Euro'nun artması Türk Lirası'na gittikçe değer kaybettiriyor. Bu durum vatandaşın doğrudan cebine yansıyor. Türk Lirası'nın her geçen gün dolar karşısında değer kaybetmesi alım gücünü de düşürmeye başladı. Vatandaşlar aldıkları maaşla geçim savaşı verirken, geçinemediklerini her fırsatta dile getiriyorlar. Kazandıkları parayla kılı kırk yararak geçim savaşı veren vatandaşlar, et ürünlerine hasret kaldıklarını ifade ediyor. Vatandaşlar, alım gücünü artırmak için ek iş aradıklarını da dile getiriyorlar.
Bugün Türkiye’nin yalnızca ekonomik göstergeleri değil demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi sosyal ve siyasal göstergeleri, dış politika, iç politika gibi alanlardaki çerçevesi de sorunludur. O nedenle bugün ekonominin içinde bulunduğu bu sorunlar yumağını çözmek için önce çerçeveyi düzeltmemiz, sosyal ve siyasal sorunları çözmemiz gerekiyor.
Ne var ki bu sorunları öyle sanıldığı gibi Anayasa değişikliği ya da yeni yasal düzenlemeler yapmakla çözmek mümkün değil. Öyle olsaydı şimdiye dek yapılan sayısız düzenlemeyle sorun bugüne kadar çözülürdü. Bu sorunları çözmek için her şeyden önce sorunu doğru tanımlamamız gerekiyor.
Devlet önce kendi vatandaşlarından sorumludur. Bugün sınır kapılarımız yol geçen hanı olmuş durumda. Sadece Suriyeli sığınmacılara yönelik hizmetler için 8,5 yıldır yaptığımız harcama 40 milyar doları aşmış durumda. Buna karşın AB kaynakları 2016 yılından bu yana sadece 3 milyar euro destek verebilmiştir.
Sorun zihniyetimizin yanlışlığından kaynaklanıyor. Sorun yeterli oranda üretim yapamadığımızdan kaynaklanıyor. Sorun gıdada dışa bağımlı olmaktan kaynaklanıyor. Sorun hesapsız kitapsız projelerle birilerini zengin ederken ülkeyi borç batağına sürüklemekten kaynaklanıyor. Dolayısıyla sorunların çözümü için yasalarımızı değil zihniyetimizi değiştirmemiz gerekiyor. Sorunu yanlış tanımladığımız sürece çözümü bulmamız mümkün değil.
Sağlıcakla…