Üretici ve tüketicinin kurtuluşu kooperatifçilikte
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Tarım Kredi Kooperatifleri Marketinden alışveriş yapması sonrasında bu kooperatifler gündeme gelir oldu.
Bu kooperatiflerin amacı Ziraat Bankası'nın yan kuruluşu olarak Çiftçinin ihtiyaçlarını karşılamak, onlar için gerekli girdileri ve finans ihtiyaçlarını sağlamak için kurulmuşlardır. Anadolu'nun hemen, hemen her ilçesinde olur. Çiftçiler oradan kredi alır sonrasında yatırırlar. İşin garip tarafı bu kuruluştan kredi alan çiftçiler müteselsilen birbirlerinin kefilidirler. Kredi prosedürleri de böyledir.
Eskiden belediyelerin kurduğu tanzim satışların kapatılmasından sonra çiftçi ve üreticiye aracılık eden bu kuruluş mevcut hükümetin de desteği ile bazı yerlerde market şeklinde satış şubeleri kurdu. Bu elbette iyi bir teşebbüs. Hatta devlet yöneticimiz zincir marketleri fiyatların artırıcısı olarak gördüğünden olsa gerek ki, bunlardan bin şube daha açılacağını belirtti. İyi güzelde koskoca ülkede bin şube kime yetecek? Yönetimin savaş açtığı ve baskı kurduğu zincir marketlere sorun bakalım ülkemizde kaç şubesi var.
Şöyle etrafıma bakıyorum da sırf benim yaşadığım mahallede zincir marketlerin tümünün satış yeri olduğu gibi bazılarının da birden fazla şubesi olduğunu görüyorum.. Bu nedenle çözüm açılacak bin tarım kredi satış mağazasının çözüm olacağını sanmıyorum.
Çözüm gerçek kooperatifçilikte
Bu iddiayı ziraatçı, siyasalcı, gazeteci ve en önemlisi ülkemizdeki kooperatifçiler arasında ilk onda olacağımı düşündüğüm kooperatifçi olarak ileri sürüyorum.
70’li yıllarda Ecevit Hükümetinde kurulan ve rahmetli AliTopuz’un Köyişleri Bakanlığı’na atandığı günlerde ısrarla bu bakanlığa kooperatifçilikte eklenmeli ısrarlarımız sonrasında bakanlığın adı Köyişleri ve Kooperatifler Bakanlığı olmuştu.
O yıllarda İstanbul da, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Sakarya ve Kocaeli illerinin dahil olduğu Kooperatifler 1. Bölge Müdürlüğü’nü yakın zamanda ahirete yolladığımız Mete Tunçalp başlamış, sonrasında Nurhan Demircioğlu, Mehmet Paçacı (Rahmetli) ile devam eden, İzzet Ağaçhan (Rahmetli), Osman Hami Seymen (Rahmetli), Aysel Kızılgöl, Recep Cantutan, Korhan Saraçoğlu (Rahmetliler) Maide Aydoğdu, Ömer Hayıroğlu ve çok sayıda arkadaşımla altı ilin tüm ilçe ve köylerini gezerek kırsalda üretim ve kalkınma kooperatifleri, şehirlerde ise bu kooperatiflerin ürünlerini tüketiciye ulaştıran tüketim kooperatiflerini kurduk. Bu örgütlenme ağı içerisinde Kooperatifler Birliği olan KÖY KOOP kuruldu.
Bu aşamada önemli isimler ön plana çıktı. Çatalca süt Üreticileri Birliği Başkanı Ege Çağlayan(Rahmetli) Çukurova da Nedim Tarhan, Kırklareli ve Trakya örgütlenmesinde Erdoğan Kantürer, Köy Koop’un başında Habil Turan (Rahmetli) Ülke genelinde Akın Birdal. O zamanlar Edirne İl müdürümüz olan Acun Ilıcalı’nın annesi trafik kazasında kaybettiğimiz İlknur Ilıcalı.Bu isimler ve daha niceleri.kooperatifçilik tarihinde unutulmayacaklar arasındadır.
Bu isimler ve daha niceleri ile gece gündüz demeden kendimizi bu köy ocu, bucu deyip hiçbir ayrım yapmadan köylü ve üreticinin yanında olmuş, onlarla tarlada ekim ve hasat zamanında, yaptırdığımız projelerde beraberce çalışıp üretim, tüketim ve pazarlama ağını kurmuştuk.
Proje uygulayan kooperatiflere uyguladığı projenin yüzde 60’ı katkı geri kalan ise uzun vadeli olarak yapılandırılıyordu. Proje uygulayan Kooperatiflerin ortaklarından yurt dışına çalışmak için gitmek isteyenler olursa kooperatife ayrılan kontenjan kadar insan gönderiliyordu.
Üretici ürününü getirip kooperatifine teslim ediyor pazarlama konusuyla ilgilenmeden evine, köyüne gidip parasının gelmesini bekliyordu. Bu bekleyiş en fazla on gün sürüyordu.
Ne olmuştu?
Üretim ve Kalkınma Kooperatifleri ile tüketim Kooperatifleri arasında ağ kurulmuş, tüketim aşamasında Belediyelerin tanzim satışları da devrede idi. Üreticinin ürününü aracısız olarak tüketiciye ulaştırılır sadece nakliye masrafı ekleniyordu. Tüketim kooperatifi ise aldığı ürünleri cüzi bir karla tüketiciye ulaştırdığı için herkes memnun ve mutlu oluyordu. Kooperatifler ayrıca üreticiye gerekli olan tüm tarım girdilerini de en uygun fiyata temin ediyordu.
Bu örgütlenmeyi beğenmeyen ve gelirleri azalan aracılar, kabzımallar ve büyük firmalar, iş göremez feodal düzeni de zorlar hale gelip üretici ve tüketici kazanmaya başlayıp onların ceplerine giren para azalınca, “Yahu arkadaş bu kooperatifler neymiş, bunlar komün oluyor, komünlerde komünizmi getirir. Üretici ve köylü de patron olur mu? Bunların ensesi kalınlaştı. Daha lafımız geçmiyor” diyerek MC Dönemlerindeki hükümetlere ve 12 Eylül sonrasında göreve gelen cuntacılara baskı yaparak tıpkı Köy Enstitülerine yapılan saldırılar sonrasında hedeflerine ulaştıkları gibi kooperatiflerin atıl hale getirip kapanmasını sağladılar.
O gün bu gündür üretici ve çiftçinin tüm hakları ellerinden alındı. Tohum, gübre, ilaç temin edemez hale geldiler ve günümüzde olduğu gibi tümüyle başkalarına muhtaç hale geldiler ve üretim pahalandığı için tüketicide tükettiklerini pahalı almaya başladı.
Bu nedenle çözüm ve huzur kooperatifçiliktedir ve tüm Anadolu ve Trakya'yı üretime katıp tüm köylüyü toprağı ile barıştırmak mümkündür.