Korana affında gazetecilerin yeri ve bağış kampanyaları
Bu gün 6 Nisan. Bu tarih bizi 1909 yılı 6 Nisan gününe götürüyor. O gün ne olmuştu?
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yaptığı açıklamada, ilk basın şehidinin 6 Nisan 1909 yılında Galata Köprüsünde Hasan Fehmi’nin katledilmesi ile verildiğini günümüze kadar 66 gazetecinin katledildiğini belirterek;
Bu durumun demokrasiye, düşünce özgürlüğüne, Anayasa ve Basın Kanunu’nda belirtilen basın özgürlüğüne ters olduğunu, günümüzde düşüncesini söylediği ya da yazdığı için onlarca gazetecinin olduğunu belirtti.
Türkiye Gazeteciler Sendikası halen 86 gazetecinin hapiste olduğunu açıklıyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) ye göre, ülkemiz tutuklu gazeteciler sıralamasında 3. Sırada imiş. Avrupa Konseyi’nin 2018 raporuna göre ise, ülkemizde 110 gazetecinin ceza evinde olduğu belirtilmiş.
KORONA AFFINA DAHİL EDİLMELİ
Ne ilginçtir ki, 111 yıl önce gazetecilerin şehit edildiğinin 6 Nisan’ gününün yıl dönümünde bugün TBMM’de görüşülmesine başlanacak olan, Korona Affı ile adlandırılacak olan İnfaz Yasası indirimi ile 90 bin hükümlü tahliye edilecek. Bu gün görüşülen taslakta gazetecilik suçu ile ilgili bir madde olmadığı gibi, değişiklik yapılan hiçbir kanundan da bahsedilmiyor.
İlk gazetecinin öldürülmesinin 111. Yılında görüşülmesine başlayan bu tasarıya TBMM gurupları ve bu gurupları oluşturan milletvekillerimiz, bir jest yaparak verecekleri önergelerle gazetecileri dahil etme hakkına sahip olduğunu biliyoruz. Gurup Başkan Vekillerinin bir araya gelerek böyle bir önerge alkışlarla taktin edilecek bir davranış olacağı kesin.
Bu durumda, milletvekillerimizin böyle bir davranış içerisinde bulunup bulunamayacaklarını kanun maddelerinin TBMM’de görüşülmesi sırasında takip edip göreceğiz.
KORONA KAMPANYALARI
Virüsün pandemi’ye dönüşmesinden sonra halk sağlığını önemli ölçüde tehdit etmeye başlayınca, herkes imkanları ölçüsünde tedbirler almaya başladı. Belediyeler ‘Toplumsal Dayanışma için Bağış’ kampanyası başlattı. Bilim Kurulu hemen toplandı. Sağlık Bakanlığı tartışmalara konu olsa da ülkemizde tedbirlerin alındığını belirtip, günlük açıklamalara başladı.
Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Biz birlikte Türkiyeyiz’ sloganı ile “Milli Dayanışma” kampanyasını başlatıp 7 maaş bağışladığını açıkladı ve bankaları İBAN numaralarını açıkladı. Bu kampanyanın açıklanmasıyla İçişleri Bakanlığı belediyelerin bağış toplayamayacaklarını açıklayıp Belediyelerin başlattığı kampanyayı yasakladı ve bazı belediyelerin birikmiş paralarını bloke ettirdi.
Bu kampanyalar halkın sağlığı ve geleceği için yapıldığına göre, gönül isterdi ki, devletimiz kendine bağlı olan belediyelerle beraber bu kampanyayı el ve güç birliği içinde yürütselerdi. O zaman birlikte Türkiye olmamız daha da anlam kazanmaz mıydı?
Harcama ve yardımlarda yine el ele verilerek toplanan ve harcanan yerler şeffaf bir şekilde halka açıklanır, halkında, milli ve manevi duyguları ile birlik ve beraberlikleri artmaz mıydı?
Bazı kesimlerin bu yasak için düşüncelerini de burada aktarmakta yarar var. Bir takım çevre bu yasağın bir yarışa dönmemesi ve ola ki, belediyelerin topladığı bağışın büyüyeceği düşünüldüğü için yasaklandığını belirtiyorlar.
Bu konuda ulusal seferberlik halinde olduğumuza göre, bu kampanyalara particilik, bizden onlardan gibi fikirlerin girmemesi ve ulusça bu savaştan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olan dedelerimizin kurtuluş savaşını kazandıkları gibi kazanmalıyız ve başarısı da ortak olmalıdır.
Bu kampanyaya katılanlar bağışçılar taktir edilmeli ama, ülkemizin geleceği ve bütçesinin zayıflamaması için vergiden düşürülmemelidir. Halkımızın yüzde 99’u Müslüman ve imanlı olduğuna göre zekatlarını tam hakkı ile vermeleri bu ihtiyacı karşılayacak ve artacaktır da.
Diyanet İşleri Başkanı özel VİP namazları kıldıracağına bu konuyu işleyip İslam dinimizin şartlarına göre zekatlarını vermeye davet ve ikna etmelidir.
MASKE VE KOLONYA
Cumhurbaşkanı, ‘Milli Dayanışma Kampanyası’nı başlatırken, maske ve kolonya dağıtılacağını duyurmuştu. Bu açıklamanın ertesinde çok sayıda insanımız hemen Muhtarlık ve Aile Sağlık Merkezlerine müracaat ettiler. Kimseye gelmediği gibi oralara da maske gelmemişti.
Arkasından Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan maskelerin herkesin ulaşabileceği yerlerde satışa sunulacağını açıkladı. Arkasından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prf. Fahrettin Altun 20-65 yaş aralığındaki insanlara PTT kanalı ile haftada 5 maske gönderileceğini açıkladı.
Piyasada, eczanelerde bu koruyucu maske, kolonya ve dezenfekten hala bulunmuyor. Eldiven ve maske fiyatları fırsatçılar tarafından fahiş fiyatla satılıyor. Bunlarla mücadele polis kayıtlarında mevcut. Bu konuda, sıkıntının olmadığını, üretimin çoğaltıldığını, ihracaatın durdurulduğunu beyan edenler piyasayı bollaştırırsa halka seçme imkanı doğar ve postacının gelmesini de beklemezler...