Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara

Biz bize yeter ve birlikte Türkiye isek…

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Biz bize yeter ve birlikte Türkiye isek…

Bir önceki yazımda Cumhurbaşkanlığının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzası ile yayınlanan 2019/5 nolu pandemi genelgesinin uygulanmadığını belirtmiş ve “Bu genelgeye uymayanlara hesap sorulacak mı?” diye sormuştum.

O genelgede ülkemize gelecek olan bir Pandemi vakasında Sağlık Bakanlığı’nın illerde Valiliklerin neler yapması gerektiği ve kamu kurum ve kuruluşlarının mülkü olup boş durumda olan veya hastaneye müsait olan binaların tespit edilip çalışılması isteniyordu.

Tüm dünyayı tehdit eden virüs’e karşı önlem alınmadığı, ülkemize gelince belli oldu. Bilim adamları arasında her kafadan bir ses ve öneri çıktığı gibi ne alaka ise, bazı gazetecilerde her konuda olduğu gibi Korana konusunda da ahkam kesmeyi sürdürdü.

DEMOKRAT VİRÜS’E Dikkat!
Dünyada ve ülkemizde seferberlik ilan ettiren bu bela virüs’ü dikkate almayanlar özellikle şunu bilmelidir. Bu virüs zengin-fakir, amir-memur, patron-işçi, bakan-başbakan-devlet başkanı, ünlü-ünsüz, genç-yaşlı partili-partisiz ayırımı yapmıyor. Bu lanet olası virüs herkese eşit ve adaletli davranıyor. Torpil yok, bu gün git- yarın gelirsin yok. Kimseye farklı işlem yok. En önemlisi bu lanetin ilacı yok, aşısı da yok. Bilim adamları bunun geleceği konusunda net bir şeyde söylemiyorlar. Tavsiye edilen tek şey evde karantina ve 14 gün. Bu 14 günün ne zaman başlayacağını da bilmiyoruz. Tüm bunlara rağmen ey halkım, Biz birlikte Türkiye isek, bu tavsiyelere uymak ve kendimizi karantina ile de olsa korumak, benim imanım var gibi şeyler olmadığına göre, çevremizdekileri ve sevdiklerimizi düşünmek zorundayız.

BİRLİKTE TÜRKİYE İSEK
Öncelikle merak ettiğim bazı hususlar var. Bu virüs’ün geleceği gün gibi ortada iken, önlemler süratle alınmalıydı. Diyanet insanların en çok toplandığı ve yoğun bir şekilde bir arada olduğu Cuma namazlarını, kandil kutlamalarını kaldırması bazı din cahillerine rağmen çok iyi bir tedbir idi.

 Ancak daha sonra Beştepe Millet Camisinde özel davetlilerin geldiği ve Diyanet İşleri Başkanı’nın kıldırdığı VIP namazı neyin nesiydi? Eğer bir mesaj verilecekse bir basın toplantısıyla bildirilebilirdi.

Diyanet bu durumuyla, Peygamber Efendimiz döneminde, yıktırılan “Drar Mescit”ini hatırlatmış olmuyor mu?

Pandemi yasakları nedeniyle çok sayıda iş yeri kapandığı belli. Bu durumda işsiz kalan işçi, kirasını ödeyemeyen esnaf günlük kazancıyla yaşamını sürdüren gündelikçilerin ve aklımıza gelen çok sayıda mağduriyet yaşayacak insanımızın hali ne olacak?  

Bu konuyu bilen ve takip edenlerin bildirdiklerine göre, bu zamana kadar İşsizlik Fonu’na 131,5 milyar TL toplanmış. Yine belirtildiğine göre eğer bu para mevcut ise, ülkemizdeki tüm işçilere üç aylık asgari ücret ödemeye yetiyormuş.

Şimdi eğer birlikte Türkiye isek ve bu virüse karşı seferberlik halinde olduğumuza göre, şu soruların cevabını bilmemiz gerekir. Bu fona ödenmesi gereken paralar ödenmiş midir? Ödemeyen iş insanı var mıdır? Ödemeyenlere bir işlem yapılmış mıdır? En önemlisi bu para belirtilen fonda biriktirilmiş olarak mevcut mudur?

Muhalefetin sıklıkla dile getirdiği 15 Temmuz Şehitlerimiz için toplanan paralar bir yerde bloke edilip hak sahiplerine dağıtıldı mı?

Bedelli askerlik  ve imar affından toplanan paralar Milli Dayanışma Kampanyası’na aktarılamaz mı?

Hazine garantili, köprü, yol tünel ne yaptırıldıysa, bunların ödemelerinin durdurulması ya da ötelenmesi düşünülüyor mu?

Birlikte Türkiye ve bir aile isek ve seferberlik halinde olmamız nedeniyle bunları bilmek durumundayız. Atalarımızın dediği gibi, “Çocuk yedi oyuna, çoban yedi koyuna gitti” olursa halkımızın hamiyet ve yardım severlik duygularıyla oynanmış olmaz mı?

MİLLİ DAYANIŞMA KAMPANYASI
Milletimizin devlet kurma gücüne sahip olduğu tarihin derinliklerinden bu yana bilinen bir gerçek. Bunu son olarak Kurtuluş Savaşında Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşları olan dedelerimizle birlikte bir kez daha ispatlanmıştır.

Şimdi yine seferber halindeyiz.  Yukarıda belirtilen kaynaklarımız dururken, dünya devletleri halkına tüm kolaylıkları ve maddi gücü sağlarken;

Ülkemi, Lübnan, Irak, Güney Afrika, Sirilanka ve Senegal ülkeleri ile birlikte halktan yardım talebinde bulundu. Evet hakikaten birlikte Türkiye isek ve toplananla harcananlar açıklanırsa ve buna devletimizin gücü yetmiyorsa, gerçekten ihtiyacımız ise bunun da üstesinden gelineceği bir gerçek.

Merak edilen hususlar var. Bu bağışlar vergiden düşürülecek mi? Yine tüm devlet ihalelerini alan ve devletimizin vergilerini affettiği şirket ve şahıslardan, Mehmet Cengiz, Mehmet Nazif Günal, Naci Koloğlu, Nihat Özdemir, Cemal Kalyoncu, Aydın Doğan, Ciner Grubu, Demirören grubu, Kavurmacılar, Ali Ağaoğlu ve diğerlerinin bağışları merak konusu. Çoğunluğun görüşü, bunların aldıkları ihalelerin yüzde 10’unu bağışlasalar zaten başka bir şeye gerek kalmayacağı yönünde.


BELEDİYELERE YASAK
Belediyeler sosyal hizmet anlayışı doğrultusunda kuruldukları günden bu yana muhtaç ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmekle yükümlüdür. Görevleri gereği ülkemizin seferberlik durumunda olduğu bu günlerde belediyelerin bu kampanyasını durdurmak nereden çıktı. Belediyelerin bu tür kampanyaları yasaktı ise, bu tür kampanyalar belediyeler kurulduğundan bu güne devam ettiğine göre, daha önce neden yasaklanmadı ki?

Yasaklamak yerine devlet ve belediyeler birlik içerisinde ve kontrollü ve denetimli olarak toplanan ayni ve nakti yardımların muhtaç vatandaşlarımıza birlikte ulaştırılması daha mantıklı olmaz mıydı? Böylece ulusça birlik ve beraberliğimiz de tescil edilmiş olmaz mıydı?

Not: Ülkemizdeki muhtaçlara yardım etmek için, “Biz bize yeteriz” diyerek para toplamak amaçlı, “Milli Dayanışma Kampanyası” başlatan devletimizin başka ülkelere yaptığı yardım ve yatırımları tüm detayları ile görmek için YILMAZ ÖZDİL’in 1 Nisan 2020 günlü SÖZCÜ Gazetesinde “Biz Bize Yeter miyiz” başlıklı yazısını okumasını öneririm.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *