Tartışmanın galibi demokrasi ve Küçükkaya oldu
Son birkaç gündür tüm televizyonlarda yayınlanan Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım oturumu tartışılıyor.
Bazı televizyoncular adeta İsmail Küçükkaya’yı kıskandığını açıkça beyan ederken, bazıları da niye ben olamadım diye kendi kendine sorular sorup yayınlarda kıskançlığını ilan ediyor.
Didem Aslan Yılmaz, “Böyle bir tartışma olmasını kurum olarak ben önermiştim. Neden bana verilmedi” diye hayıflanırken, önceki gün yaptığı yayında tartışmanın altında, Berhan Şimşek’in dediği gibi adeta öküz altında buzağı aradı.
Önce kim konuşmuş, kiminle konuşmuş, sonra kim kime telefon etmiş, sorular verilmiş mi, alınmış mı gibi hususlar gündeme geldi.
Arkadaş, ne olmuş olmuş, bu tarihi buluşmanın moderatörlüğü her iki adayın onayı ve parti temsilcileri kanalıyla Küçükkaya’ya önerilmiş mi?
Evet.
Küçükkaya 17 yıl sonra özlenen ve beklenen bir tartışmaya da buluşmayı ekranlara taşıyıp yayını gerçekleştirdi mi?
Evet.
Eee süre az olmuş çok olmuş ne fark eder. Sonunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adaylar Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım program sırasında azcık bir birlerine çatmalarına rağmen memnuniyetlerini belirtip aile fotoğraf çektirdiler mi?
Evet.
Daha uzatmaya ne gerek var?
Kazanan Demokrasi ve kıskanılmasına rağmen İsmail küçükkaya olmuştur.
Kadrolu elemanlarınızla birlikte yayınlayacak konu bulamıyorsanız öneririz.
Öte yandan Ahmet Hakan, yine bir gün sonra yaptığı taraflı mı, tarafsız mı olduğu belli olmayan programında kadrolu elamanlarına, “Programdan sonra benden memnun olup olmadığınızı soracağım” demesi Küçükkaya’ya bir gönderme ve bir ukte değil de nedir?
Didem Hanımın programının kadrolusu Nagihan Hanım, Küçükkaya ile beraber yıllarca çalışmamıza ve iyi tanımasına karşın, nedense hep yalan ve yanlış aramasına da bir anlam veremedim.
Telefonu o mu etmiş önce bu mu aramış, yahu ne fark eder ha o, ha bu program bir milli maç havasında kahve ve meydanlarda izlendi mi?
Eveeet.
İş bitmiştir.
Ha adaylar kimseyi ikna edebildi mi?
Hayır.
Binali Bey, Belediye Başkanı olursa yapacaklarını değil de, Hükümetin yaptıklarını anlattı. Her ne kadar Ekrem Bey’i yalan ve yanlışlıkla ithaf etmiş olsa da, kendisi de bilerek ya da bilmeyerek birçok yanlış şeyler söyledi. Susuzluğa çareyi anlatırken ne alaka ise İzmir’in durumu ekranlara yansıdı
Köprülerden motosiklet geçmelerinin bedava olacağı ve birikmiş cezaların af olacağı işi, Belediye Başkanının göreve değil ki.
Yine Avrasya ve tüp geçit’i belediye değil Devlet yaptırmadı mı?
Ekrem Bey ya fırsat bulamadı ya da zaman yetmedi, meydanlarda anlattıklarından başka, sosyal yardımları güçlendireceğini, kreş sayısını artıracağını, ekonominin gelişmesine katkı sağlayarak işsizliğe çare bulacağını anlatması en önemli konulardı.
Yani her iki adayın anlattıkları, öncesinde de gittikleri her yerde ve yaptıkları her toplantıda anlattıklarını anlattılar.
Ya da İstanbul’a ait sorular azdı ve zaman yetersizliğinden çok detaylara girilmedi.
Sonuç olarak daha önceleri hak ve hukuksuzluğun karşısında kararını vermiş olan seçmen, Binali Bey ve Ekrem Beyin anlattıklarından etkilenmiş olup, “Aaa bak bu aday şunu söylüyor veya vaad ediyor oyumu ona vereceğim” diyerek fikrini değiştirecek bir durum olmadı.
Ekrem Bey sempatik tavırları ve gülen yüzü ile dikkat çekerken, Binali bey zaman zaman gergindi.
Mal varlıkları
Mal varlıkları konusunda her ikisi de açık davranmadı. Arkadaşlar bizlerde her tek yılda beyanname veriyoruz. Söylenildiği gibi verilen o beyannameler zarfta bir yerlerde duruyor.
Ben adaylardan biri olsaydım. Bu durumu hazırlar, menkul, gayrimenkul, borç alacak ne varsa tek tek açıklar, göğsümü de kabartarak orada otururdum.