Tıpatıp aynı projeler!
Çatalca Belediye Başkan adaylarının proje kitapçıklarına bakınca, tip projeler yerine tıpa tıp projeler diyebilirim...
Önce AK Parti Çatalca Belediye Başkan Adayı Mesut Üner'in +38 proje kitapçığı dağıtılmaya başlandı. Arada geçen süre içerisinde de CHP'nin proje kitapçığı hazırlandı ve halka takdim edildi. Her ikisinde de baktığınız zaman projeler neredeyse tıpa tıp aynı...
CHP Belediye Başkan Adayı Cem Kara'nın kitapçığında "Getir yumurtayı, Götür civcivi" projesi hariç aşağı yukarı hepsi AK Parti Adayı Mesut Üner'İn ki ile birebir diyebiliriz.
Aslına bakarsanız, o projelerin tamamı bana göre halkın istekleri! Her iki tarafa da "Biriniz iki dönemdir iktidardasınız, biriniz 5 senedir İBB ve Çatalca Belediye Meclis Üyesisiniz, neden yapmadınız" deme hakkına halk paşalar gibi sahip aslında.
Ama siyaset şu an gerçekten de yerelden çıkmış durumda!
AK Parti'nin Çatalca'da seçimi almasını isteyenler "10 yıldır ne yapıldı" derken CHP'li kesim ise "Çatalca Esenyurt gibi olmayacak" söylemleri ile karşımıza çıkıyor.
Peki Çatalca'da gerçekten yüksek yüksek binalar yükselebilir mi? KİPTAŞ yapılalı 3 sene oluyor... Görevde olan belediye yönetimi CHP'li!
Kısacası, eğer Çatalca gerçekten yüksek binalar ile doldurulmak istense, iddia ediyorum belediye başkanlığındaki parti CHP'li de olsa, İYİ Partili de olsa, AK Partili de olsa " DUR" diyemez. Ki diyemedi de.
Yarının Çatalca için neler getireceğini bilmiyorum açıkçası. Hatta ilk defa seçimin nasıl biteceği konusunda, evet ilk defa bu kadar karamsarım. AK Parti mi, CHP mi seçimi alır kestiremiyorum.
Ama şu bir gerçek ki Çatalca'nın yüzde 95'i "10 yıldır Çatalca'da hizmet yapmadılar" cümlesini kuruyor. Ancan diğer yandan da "AK Partiye geçer ise Çatalca Esenyurt gibi olacak" söyleminde bulunan kesim de yüzde 50'nin üzerinde.
Yani vatandaş hakikatten iki ara bir dere noktasında kalmış durumda.
Yukarı tükürse bıyık, aşağıya tükürse sakal!
Mesut Üner'e bir teveccüh olduğu kesin. Bunu tüm mahallelerde ki kalabalıklar ile görebiliyoruz. CHP'de ise herkes belediye başkanı Cem Kara'yı soruyor.
Bu noktada ben her zaman söylediğimi bir defa daha telaffuz etmek istiyorum "Benim için Cem Kara'nın belediye başkanı olmasından çok, sağlığına bir an önce kavuşması daha önemli" Yoksa sağlık nedenleri ile istifa edip, meclisten başkan olarak çıkmak için ellerini ovuşturanlar gibi asla düşünmedim.
Benim ne Cem Kara'dan ne de belediyeden bir beklentim, bir koltuk sevdam hiç olmadı, olmayacak da... Dostane bir şekilde tüm düşüncelerim. Ama bu adamın hastalığından medet umarak koltuk sevdası güdenlerin de "Allah belasını versin" demeden geçemeyeceğim.
Üner haberin var mı?
AK Parti içindeki bazı arkadaşlar, Çatalca'da dereyi görmeden paçaları sıvamaya başladı. Kimi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğüne, kimi Park ve Bahçeler Müdürlüğüne, kimi bazı müdürlüklerden sorumlu başkan yardımcılığına oturmuş bile.
Peki Ey Mesut Üner bunlardan senin haberin var mı? İlk iki sıra Büyükşehir Meclis Üyesi olurken, üstüne bir de başkan yardımcısı mı olacak? Bunu ben değil, parti içindeki üyelerin konuşur ve tepki gösterir hale gelmiş. AK Parti kazanır ise 11+3 meclis üyesi çıkacak ya hani, 10 tane meclis üyesi başkan yardımcısı odasını bile söyler olmuş. Bunu ben değil, partili söylüyor.
Hani neredeyse ortada bir cuval incir var ama çuvalın başındaki kişi kafasını bir başka tarafa çevirirken, etrafındaki yancılar bir çuval incirin içine etmek üzereler.
Bu tür söylemler seçime 24 saat kala bile seçimi bir anda ters çevirebilir. Bunun en bariz örneği 1999 yerel seçimlerinde yaşanmıştır. O zaman da aynı şeyler yaşanmıştı.
Bugünden söylüyorum ki AK Parti içinde çenesini tutamayıp kendi hayallerini olacak işlermiş gibi söylem haline getirenler en büyük zararı sandıktan çıkacak olan sonuca verirler.
Halk ne istiyor biliyor musunuz?
Daha seçim olmadan kendisine koltuk hayal edenleri değil, seçimin daha ertesi günü itibari ile mazbatayıaldı ğı gibi en az bir sene boyunca gerekirse başkanlık koltuğuna bile oturmayacak, yapacağı tüm icraat ve çalışmaların başında duracak bir Belediye Başkanı! Bu halk ne istiyor biliyor musunuz? Belediye yönetimi ve idaresini profesyonel ellere bırakıp günün en az 10 saati halkın içerisinde geçen bir belediye başkanı!
Bu halk ne istiyor biliyor musunuz?
Bu halk sevdası koltuk, sevdası makam, sevdası rozet, sevdası mevki olmayan, sevdası bu ilçe halkı ve sevdası bu ilçe halkına 24 saat hizmet olan Başkan ve kadrolar istiyor.
Yani demem şu ki;
Koltuklar baki değil, aksine tekerleklidir. Ne zaman kaba etinizden kayıp gideceğini anlayamazsınız. Bu millete hizmet için illa bir koltuğa, illa bir odaya ihtiyacınız yok.
Bu ilçe sokaktan da, meydandan da, hatta ve hatta yeri geldiğinde bir köşe başından da yönetilebilir. Hizmet köşe başında ise ve hizmetin başındaysan, işte bu ilçeyi yönettiğin yer orasıdır.
"Sevdanız koltuk değil, sevdanız bu millet hizmet olsun" yüz yıl başımızın tacı ederiz biz sizleri...