Çarşı-Pazar yangınına çözüm kooperatifçiliktir
Son günlerde ülkemiz gündeminin birinci sırasında yer alan çarşı-Pazar ve mutfaktaki yangının aslında o kadar kolay çözümü var.
Bu çözüm yangını söndüreceği gibi, bir zamanlar ürettiği ile beslenen ülkemizi de eski statüsüne, yani ürettiği ile beslenen ve fazlasını satan ülke konumuna da getirecek.
Bu da yetmeyecek, boşalan köylerimiz canlanacak, yıllardır göç nedeniyle sahipsiz kalan ve ekilmeyen verimli Anadolu topraklarını da canlandıracak ve her tür ürünün yeniden yeşerip canlandığı topraklar haline gelecek.
ÇARE KOOPERATİFÇİLİK
Devlet hizmetindeki görevimin uzun yılları kooperatif örgütlenmesiyle geçti. 1973 yılından sonra CHP tarafından kurulan hükümetler sırasında ısrarlarımız sonrasında kurulmaya başlayan kooperatifçilik, öncelikle kırsal kesimde Köy Kalkınma Koopratifleri olarak başladı. Böylece köylü ne üretiyorsa kendinin olan kooperatifi kanalıyla her şeyi pazarlayacağını öğrendi.
Bu arada şehirlerde kurulan Tüketim Kooperatifleri kanalı ile de tüketiciler köyden gelen ürünleri piyasadan çok daha ucuza alacağını öğrendi ve kooperatifçilik çığ gibi büyümeye ve büyük bir halk örgütlenmesine dönüştü.
Bu süreç gelişirken Köy Kooperatiflerine ürettiklerine göre projeler uygulamaya ve devlet desteği verilmeye başlandı. Hatta proje uygulayan köylerden yurt dışına kooperatifler kanalıyla işçi gönderilmeye başlanınca kooperatifler daha cazip hale gelmeye başladı.
1977 seçimlerinden sonra, kooperatifçiliğin büyük ilgi gördüğünü, bunun daha da ilgi görmesi ve geleceğin uydu kentleri olan Köy-Kent Projelerini devreye sokup dağınık köyleri bir araya toplayıp, onların eğitimi, ve kalkınmalarını sağlamak için Köy İşleri Bakanlığı ismine Kooperatifçiliğin eklenmesi talebimiz doğrultusunda Ali Topuz’un Bakan olduğu Bakanlığın adı Köy İşleri ve Kooperatifler Bakanlığı oldu.
Bundan sonra girmedik köy, örgütlenmedik tüketici koymayan başta Bakanlık yetkilileri ve tabanda çalışan bizler;
Çukurova Bölgesinde ve İç Anadolu’da Nedim Tarhan, Trakya ve Kırklareli’nde Erdoğan Kantürer, Edirne de Acun Ilıcalı’nın annesi ve Kooperatifler İl Müdürü İlknur Ilıcalı, Çatalca üreticilerini örgütleyen Çağlayan Ege, Tüm kooperatiflerinin birleştiği kooperatifler üst kuruluşu olan Köy-Koop kurucularından Habil Turan ve arkadaşları, her fırsatta kooperatifçiliği anlatan Akın Birdal, bu örgütlenmeye üretici ve tüketicinin haklarının korunmasına büyük katkıları olmuştur.
Bakanlık görevlileri olarak, Marmara Bölge Müdürlüğü kuurucuları ve gecesini gündüzüne katarak bu örgütlenmeye sağlayan Mete Tunçalp, Nurhan Demircioğlu, İzzet Ağaçhan, Mehmet Paçacı, Ayhan Karazlı, Osman Hami Seymen ve ben Mustafa Dolu, bu kuruluş ve gelişmenin onur ve gururunu yaşadık.
Bu ekip, Çatalca Süt Üreticileri Birliği ile tüm Çatalcanın sütünü pazarladı, Kestanelik köyünde proje, Karamandere de Alabalık tesisleri, karacaköyde proje Silivri Ortaköy, Kavaklı köylerinde, Trakya bölgesinde, Şile’de Bozgoca köyünde Şile bezi dokuma tesisleri Kocaeli ve Sakarya illeri köylerinde, Yalova da soğuk hava depoları Tekirdağ ve Edirne de üreticinin ürettiğine göre projeler tıpkı Atatürk’ün Cumhuriyeti kurduktan sonra bölgelerdeki üretime göre fabrikalar kurduğu gibi koopratifler kurup faaliyete geçirildi.
Köylünün pazarlama sorunu ortadan kalktığı için onlar vaktini üretime verdi. Bu sırada üreticilerle irtibat geliştirilerek tüketim Kooperatifleri, üretilen malları taşıyan Taşıma Kooperatifleri geliştirildi. Belediye tanzim satışları oluşturularak üreticiden tüketiciye bir yol ve köprü kuruldu. Böylece günümüzde kabzımal ya da aracı denilenler devre dışı bırakıldı. Dolayısıyla üreten ürününün bedelini hakkıyla aldı. Tüketen ise garanti ve ucuz mal alarak ihtiyacını az para harcayarak giderdi.
KOOPERATİFLERE “KOMÜN” DEDİLER
O yıllarda bilindiği gibi sık sık hükümetler değişiyordu. Hatta bir seri MC denilen bu günkü ittifaklar benzeri Milliyetçi Cephe hükümetleri kuruluyordu.
Üretici ile tüketici arasını organize eden kooperatifçiliğin devre dışı bıraktığı, aracı, tefeci ve rantiyeciler devre dışı kalınca ve sümürüleri azalınca ya da son verilince, MC hükümetlerine , “Bu kooperatifler kömündür, bunların Koministliği getirir” diyerek bu hareketi yok etmeye çalıştılar ve başardılar da.
Şimdi o günden bu yana memnunlar. Halkın inlemesi, mutfaktaki yangın onları pek ilgilendirmiyor. Onlar ellerini ovuşturarak ceplerine giren rant’a bakıyorlar.
Bunların uygulamasına da yönetenler bakıyor. Ne yazık ki bu sistem çöktükten sonra ürettiği ile beslenen ülkemiz maalesef, milyarları besleyecek durumda iken her şeyi ithal eder hale geldik. Düşünün semen ithal ediyoruz saman yahuu…
MUTFAK YANGININA BİR HESAP
Çok iyimser şekilde bir örnek verelim. Üreticiden bir ürünün birim fiyatının bir TL. olduğunu var sayalım. Buna en az yüzde30 ilk komisyoncu pay ürün oldu 1.30 TL. Nakliye yüzde 30 eklenince fiyat oldu 1.70 TL, Hale giriş, indi bindi ve depolama gideri eklenince fiyat 2 TL. Halde ki kabzımalın en az yüzde 30 ilave ile hal çıkışı 2.60 TL oldu mu. Manav ya da pazarcı nakliye için varsayalım 25 Krş. İlave ile 2.85 TL. Manav veya pazarcı kira ve kar payı ilavesi ile yüzde 50 zamla tüketiciye sattığını varsayalım etiket fiyatı en iyimser haliyle 4.25 TL olacak. Hadi bakalım. Buyurun fiyatlar böyle artıyor işte.
Kooperatifçilik olunca bu kalemlerin aracı karları ve nakliye ücretleri en az yüzde 50 azalacağı için ortalama etiket fiyatı en çok 2.50 TL. olacaktır.
Yangına çözüm işte bu. Uygular ya da uygulamaz yangının yayılmasını seyreder dururuz.