Allah belanızı versin!
Son zamanlarda Çatalca’da duyduğumuz üç kelimelik, en tehlikeli sözlerden bir tanesi. Öylesine kızgın bir şekilde söylüyor ki vatandaş bu sözleri… Şimdi bu sözleri neden söylüyor onlara gelelim.
Çakıl Mahallesi yönünden Çatalca’ya geliyor. Koğukdere’den geçerken, Sahra Çöllerindeki kum fırtınasına girmişçesine bir toz bulutunun içerisine giriyor. Tam önünde koskoca hafriyat kamyonları. Sinyal hak getire. Hop bir anda önünden taş ocağına giriyor. Al sana bir ölüm tehlikesi. Ve Ahmet Kardeşimizin aynen ağzından şu kelimeler dökülüyor “Allah Belanızı Versin”
Çatalca kavşağına geliyor. Sağında, solunda, önünde , arkasına yine hafriyat kamyonları. Bir türlü ışıklardan çıkamıyor. Çakıl’a doğru dönen bir kamyon ve güüüüüm… Ahmet Kardeşimizin ön sağ paket! Ve aynen bir cümle daha dökülüyor dudaklarından “Allah Belanızı Versin”
Ahmet arabasını çekici çağırtıp çektirtiyor. Sigortacıda işlemlerini yaptırmak ve kaza raporlarını teslim etmek için merkeze geliyor. Tam bilgisayardan işlemleri yapılsın diye beklerken , bir, iki, üç, beş, yedi, on dakika derken aralıklarla elektrikler kesiliyor… Ahmet’in canına tak etmiş. Yine dudaklarından “Allah Belanızı Versin” kelimeleri dökülüveriyor.
Ahmet işe gitmek zorunda… Gideceği yer Kabakça!
Bulvarın çıkışındaki ışıklara geliyor, bindiği taksi. Kırmızı ışıkta duruyor taksici. Ama yanlarından iki hafriyat kamyonu, ne ışık tanıyor, ne de 30 metre ilerideki polis çevirmesini! Uçak gibi yanlarından geçiyor. Ve bizim Ahmet’in yine dudaklarından “Allah Belanızı Versin” cümlesi dökülüveriyor.
İnceğiz kavşağına geldiklerinde, üç hafriyat kamyonunun arasında kalıyor taksici. Ve bu sefer Ahmet’e taksici arkadaşımız da eşlik ediyor. İki kişilik koro “Allah Belanızı Versin” diyor.
İnceğiz’e doğru yolda giderken ise yeni açılan Asfalt Fabrikasını görüyor Ahmet… Çatalca gibi tarım ilçesi olan bir ilçede 150 dönüm tarım arazisinin hiç edilmesine kahrolarak “Allah Belanızı Versin” diyor yine.
Evden işe gidene kadar Ahmet’in ağzındaki cümle, akşam eve gittiğinde çocuğunun her tarafını sokan sivri sineklere oluyor.
Ve en sonunda Ahmet kendisine kızıyor ve diyor ki “Bu kadar sessiz kaldığım için asıl Allah Benim Belamı Versin”
Hikaye güzel değil mi?
Bu ilçede her gün yaşanılan konular size hikaye gibi geliyor ise, ya merada otlayan koyundan farkı olmayan, yada tüm bu beddualara neden olan… Siz misiniz acaba!