Her yıl bahar aylarında sayfa sayfa diyet listeleri yayımlanır, biz de incelip forma girmek için hangi diyeti yapacağız, hangi sporlara yöneleceğiz çabasına girişirdik. Bu yıl farklı bir durum yaşıyoruz. Oysa, yaz yine gelecek ve mayolarımızı çantaya atıp yeniden sahilleri dolduracağız.
Bugün, Sağlıklı Beslenme ve Diyet Uzmanı Melis Ece Sabri ile, ramazanda nasıl beslenilmeli, gece çalışanlar, uzun süre yolculuk yapmak zorunda olanlar, çocuklar, gebe/emziren annelerin beslenmesi, ve daha bir çok şey hakkında konuştuk. Merak ettiğiniz tüm soruların cevabını bulabileceğinizi umuyorum. Yaza girmeden önce, forma girmeye hazırsanız başlayalım.
Hayatımıza giren zorunlu kısıtlamalardan dolayı, mutfakta geçirdiğimiz süreler biraz uzadı. Evlerde ekmek, hamur işleri gibi gıdalar daha fazla yapılmaya, tüketilmeye başlandı. Bu durumda kilo almamak imkansız. Ne önerirsiniz?
Kilo artışı riskini göz önünde bulundurarak, şöyle bir öneride bulunabilirim; Ekmek veya krep yaparken çok tahıllı, çavdarlı veya kepekli un tercih edilerek, daha sağlıklı hale getirilebilir. Bu aynı zamanda bağışıklık sistemini desteklemeye de yardımcı olacaktır. Evde geçen sürelerde, hamurlu gıdalar yerine değişik meyve salataları yapılarak bu süreci kilo almadan sağlıklı bir şekilde geçirebiliriz.
Oruç tutanlar nasıl beslenmeli? Diyet yapıyor olanlar, programlarına devam edebilir mi?
Ramazan ayında da sağlıklı beslenmek mümkün. Ancak, sahur önemli ve boş geçilmemeli. Aç kalınan saatlerin arası fazla olduğunda, kas kaybı gerçekleşir. Bu süreçte çok kilo verdiğini söyleyenleri duyarsanız, gerçekten de verir. Ancak hemen sonrasında, bayram sürecinde verdiği kilolar geri gelir. İftar sonrası (ara öğün olarak) belirli aralıklar bırakarak meyve, sonrasında yoğurt tüketilebilir. Sahur yemeği ile birlikte iki ara öğün gerçekleştiğinde, sağlıklı beslenme konusunda sıkıntı olmaz.
Evde kalındığı sürelerde dizi, film, bilgisayar ile zaman geçirmek daha uzun saatleri kapsadı. Fazla abur-cubur tüketmeye başladık. Gün içinde öğünleri ve atıştırmalıkları nasıl ayarlamalı?
Eğer sabahları geç kalkılıyorsa, aradan bir öğünü çıkarabiliriz. Örneğin; 11:00-12:00 gibi kahvaltı yaptıktan sonra akşam yemeğine kadar bir acıkma söz konusu olmayacaktır. Gün içinde yapılacak atıştırmalar, akşam yemeğinden sonraki saatler için saklanabilir. Bu arada sağlıksız gıda olarak tanımladığımız yiyecekleri evde bulundurmamak, kilo kontrolü açısından işimizi kolaylaştıracaktır. Atıştırmalıkları daha çok ev tipi besinlerden menülerinize dahil edebilirsiniz. Pancar veya nohut cipsini kendimiz evde yapabiliriz.
Peki, nohut veya pancardan yapacağımız cipslerin kalorisi ne kadar?
Burada esas vurgulamak istediğim, yenilecek çerezlerin kolay ulaşabilecek şeyler olmaması. Bir paket cipsi dolaptan alır, açıp yersiniz ve muhtemelen bu paket, televizyon veya bilgisayar karşısında otururken size yetmeyecek belki bir paket daha alacaksınız. Bir paket cipsten alacağınız kalori 300-400 civarında. Ama bir pancar ile bu cipsi yaptığınızda, hazırlanması, pişme süresi, yemesi derken yarım saat veya 40 dakika geçer. Bunun kalorisi ise sadece 60-70 arasındadır. Bir su bardağı nohut ile hazırlayacağınız cips, size 4-5 saat sürecek tokluk yaratır ve sindirilmesi daha kolaydır.
Kalori hesabı yapmak mı, yoksa protein ve karbonhidrat dengesi kurmak mı gerekir?
Gün boyunca bir erkeğin yaklaşık 2000, kadının da 1500 kaloriye gerek duyduğunu varsayalım. Ancak, günlük yüzde 50 karbonhidrat, yüzde 15-20 arası protein almamız gerekiyor. Geri kalan yüzde 20-25’i de yağlardan temin etmemiz lazım. Bir elmada 60 kalori var ve bu iki parça çikolatanın/cips paketinin üzerinde yazan kaloriyle aynı olabilir. Elma ile aynı kalori diye diğerlerini tercih etmenin sonucu farklı olur. Yumurta yerine, başka bir hamur işi gıda tercih ettiğinizde protein eksikliği sizi kas kayıplarına götürür. Kalori hesabı yapılabilir ama”yoğurt yiyeceğim, kaç kalori acaba?”diye de sağlıklı besinlerden kaçmamak gerek. Fındık, badem, ceviz gibi yiyecekler faydalı yağlar içerir ve kalorisi yüksektir.(100 gramı, aynı miktardaki kakaolu fıstık ezmesine eşdeğerdir) Ölçülü miktarda tükettiğinizde yağ yakımı hızlanır. Tabi ki kakaolu fıstık ezmesi için bu geçerli değil. Kalorinin nereden alındığına çok dikkat edilmeli.
“Su içsem yarıyor, kilo veremiyorum”diyenleri sık sık duyarız. Bunun doğruluk payı nedir?
Kilo verememe durumu varsa, beslenme konusunda yapılan yanlış şeyler var demektir. Şöyle söyleyeyim, marul ve roka salatasının kalorisi 10-15 arasında, yani neredeyse yok gibidir. Ancak, siz bunun üzerine biraz mayonez, mısır vs. koyarak çeşitlendireyim dediğinizde, tüketeceğiniz ana yemekten daha kalorili hale gelir. Bir tatlı kaşığı mayonez kullandınız diyelim ki bu, 90 kalori fazladan almanız demektir.
Diyet yapan, özellikle de yemek yemeyi seven insanlarda mutsuzluk oluyor ve bir süre sonra diyetten vazgeçiyorlar. Neden bu mutsuzluk?
Yukarıdaki verdiğimiz salata örneğinden devam edersek, dışarıda tavuklu salata ile bir öğün geçirecek kişi, içindeki soslardan dolayı tabağına 400-500 kaloriyi koymuş olur. Yanındaki arkadaşı ise diyelim ki köfte sipariş etti, yanında da bulgur pilavı var. Bu da yaklaşık 350 kalori demektir. Salata tüketen, köfte yiyenden daha az doyar ve daha fazla kalori alır.”Hem aç kalıyorum, hem de kilo veremiyorum”duygusu da mutsuzluğuna sebep olur. Seçimleri bilinçli ve dikkatli yapmak önemli.
Erkekler kadınlara nazaran daha hızlı kilo veriyor. Bunun sebebi nedir?
Erkeklerin yağ yüzdesi daha düşük. Onlarda yağ yüzdesi yüzde 15-20 civarındayken, kadınlarda bu oran yüzde 30 civarında. Bir dilim ekmeği yakma süresi kadınlarda iki saati bulurken, erkekler yarım saatte bunu harcayabiliyor. Vücutlarında su oranı da daha yüksek olduğundan, ödemi de hızlıca atıyorlar. Kadınların hormonal dengesi ve dönemsel şişkinlikleri de var tabi. Regl döneminde, 800 gram ila 1,5 kilogram arasında fark oluşabiliyor.
Ödem sorununu nasıl çözebiliriz?
Dışarıdan yediğimiz bazı gıdalarda, MSG (Mono Sodyum Glutamat)adı verilen bir katkı maddesi kullanılıyor. Bu katkı maddesinin yiyecekleri daha lezzetli hale getirdiğini söyleyebiliriz. Özellikle cips gibi ürünlerde, gizli veya açık olarak kullanılır. Ancak, merkezi sinir sisteminden tutun, büyüme hormonlarını baskılamaya kadar sayısız zararı var. Bedenimiz bu yabancı maddeleri kolay atamaz. Dışardan sipariş ettiğiniz bir porsiyon köfte, kebap vs. yediğinizde bu yiyeceklerin daha tuzlu olması nedeniyle, ertesi gün vücudunuz su tutacak ve şişkinlik yaratacaktır. Evde yapılan yemeklerin tüketilmesi daha sağlıklı bir tercih olacaktır. Böbrek rahatsızlığı yoksa, her saat başı bir bardak su içilmesini tavsiye ediyorum. Bu da günde 2-2.5 litre civarında. Yeterli derecede su alınmadığında vücut ödem tutmaya başlıyor, giriş olmadığından var olanı da atmaya çalışmıyor. Tuzlu besinler, alkollü içecekler, karbonhidrat içeren gıdalar, şekerli yiyecekler ödemi tetikliyor. Bir de yaz aylarında daha fazla tükettiğimiz su alımını, kış aylarında da sürdürmek önemli.
Terleme yoluyla ödemi atabilir miyiz?
Ekstra terleten sauna eşofmanı veya başka şeylere gerek yok. Zaten günlük solunum yoluyla, yeterli miktarda alınacak su ile de ödemi atıyoruz. Kronik rahatsızlığa bağlı ilaç kullanımı, antidepresan, antibiyotik, ağrı kesici alımı yoksa, alkol tüketimi olmuyorsa ödem problemi olmaz.
Her yıl moda haline gelen diyetler var. Bunların daha hızlı kilo vermeye yararı olur mu?
Karpuz diyeti, patates diyeti gibi tek tip beslenmelerde, giden kilo yağ kaybederek değil, kas kaybederek oluyor. Bu diyetlerden sonra eski beslenme tarzına geçildiğinde, yediğiniz peynirle, yumurtayla o kas artışı yeniden başlıyor. Et sevmeyen birinin protein diyeti uyguladığını ve 10 kilo verdiğini varsayalım. Bunu severek tüketmediği için yeniden eski beslenme tarzına dönecek ve kilolar geri alınacaktır. En sağlıklısı, kendinize uygun bir beslenme programı uygulamaktır.
Tek tip beslenmelerde metabolizmanın bozulacağını da düşünebiliriz o halde?
Bu tip diyetlerin en büyük riski bu. Katı diyetlerden sonra metabolizma yavaşlıyor. Kas oranı azalıp, vücuttaki yağ oranı artıyor. Kilo vermek istendiğinde eskiden çok rahatça verebildiğiniz kiloları daha zor vermeye başlıyorsunuz.
Bazı insanlar sürekli diyet halinde ve ne kadar uğraşsalarda kilo veremediklerini söylüyorlar. Ya da kilo verdikten kısa süre sonra, verdiği kiloları geri alanlar oluyor. Kilo verdikten sonra ideal kiloda kalabilmek zor mu?
Kilo vermek, verilen kiloyu korumaktan daha kolay. Önemli olan, ideal kiloda kalabilmek için sağlıklı beslenmeyi hayat tarzı haline getirmek. Diyet listeleri ile uğraşmamak, kilo problemlerini hayatımızdan çıkarmak için doğru beslenmeye geçmek gerekir. Üç ay diyet yapıp, bittiğinde yeniden eski koşullara dönerseniz, verilen kiloları almanız kaçınılmazdır. Eğer üç ya da dört gün boyunca tükettiğiniz yiyecekleri not alırsanız, nerede yanlış yaptığınızı kontrol etme imkanınız olur. Trioid veya insülün direnciniz olduğu için ilaç kullanıyor olabilirsiniz. Bu durumda daha yavaş kilo verebilirsiniz. “Ben yapamıyorum, veremiyorum”cümlesini akıldan çıkarıp, onun yerine”daha yavaş kilo verebiliyorum”diye düşünmek lazım. Yürüyüşlerle, doğru bir beslenme şekli ile kilo verilebilir. Bir önemli konu da, diyet yapmaya başladığınızda her gün tartıya çıkmayın. Stres artınca kortizon hormonu artıyor ve bu da yağ yakımını yavaşlatma sebeplerinden biri.
Öğünler arasında en az ne kadar zaman bırakmalı? Meyve ve sebzeyi ne kadar tüketebiliriz?
Öğünler arasında minimum 4 saat olabilir. Bu aralar evde daha fazla kalıyoruz ve enerji harcamıyoruz. 3 ana öğün, 2 ara öğün yapmak sağlıklı olur. Meyve-sebze yararlıdır ancak, günde beş porsiyonu geçirmemeye çalışalım. Üç sebze, iki meyve yeterli olur. Bunu da bir öğün sebze yemeği, bir öğün salata, sabah kahvaltıda alınacak yeşillikleri de koyarsak tamamlamış oluruz. Meyvelerde ise, taneli olanlarda bir su bardağını geçmemek, elma, armut gibi olanlarda da bir taneyi geçmemek lazım. Eğer çeşitli meyveler tüketmek isterseniz, yarım yarım yiyebilirsiniz. Bu arada, kuru kayısı gibi meyvelerde de, üç-dört tanesi bir porsiyon meyveye tekabül eder. Neyi, ne kadar yiyeceğimizi kontrol etmemiz gerekir.
Metabolizmayı hızlandıracak mucize birşeyler yok mu?
Öncelikle, yine su diyeceğim. Probiyotikler, meyve-sebze de bağırsak hareketlerini hızlandırır. Özellikle evde daha çok kaldığımız bu günlerde, karbonhidrat yerine protein ağırlıklı beslenmek, metabolizmayı hızlandırmak adına yararlı olacaktır.
Kilo almadan sigara bırakılır mı?
Her ne kadar metabolizmayı biraz hızlandırdığı gerçek olsa da, kilo alımına sebep olan, sigaranın yarattığı boşluğun abur-cubur diye nitelendirdiğimiz yiyeceklerle doldurulmasıdır. Zorunlu alınan vitamin takviyeleri de iştahı açar.”İlaç alıyorum, iştahım açık”diyerek fazla yiyecek tüketmek, kilo artışına neden olacaktır. Burada iş kişiye düşüyor ve bedeninin kontrolünü elinden bırakmaması gerekiyor.
Zaman zaman listelerde Kinoa oluyor. Bu bizim fazla aşina olduğumuz bir besin değil. Nasıl tüketmemiz gerekir?
Kinoa, içinde gluten olmayan, protein içeriği yüksek ve tokluğu çok güzel olan faydalı bir tahıl. Nötr bir tada sahip. Tatlı veya tuzlu olarak kullanılabilir. Bir ölçüye, iki ölçü su ile pişirilir. Bunu salatanıza ilave edip biraz peynir kattığınızda, hafif bir ana öğün yapabilirsiniz. Tatlı olarak tüketmek istediğinizde ise, pişireceğiniz suyun bir ölçeğini portakal suyu olarak kullanın. Biraz bal ilavesiyle meyve salatalarınızda kullanabilirsiniz.
Hamile ve emziren annelerin daha fazla yemek yemesi gerektiği doğru mu?Anne normal kilosuna ne zaman dönebilir?
Gebeliklerin ilk üç ayından sonra enerji tüketimi artıyor. Özellikle son üç ayda bu tüketim daha da fazlalaşıyor. Emzirme aşamasına geçildiğinde, anne fazladan 500-600 kalori yakıyor. Burada yine önemli olan şey bu kalori açığının ne ile doldurulduğu. Normal beslenen bir anne, emzirme aşamasında hamilelik sırasında aldığı kiloları çok rahat kaybedecektir. Vücudun ihtiyacı doğrultusunda besinleri tercih etmeli.
Diyetlerde kabızlık yaşayanlara öneride bulunabilir miyiz?
Diyetlerde kabızlık yetersiz yağ alımı ve ekmeğin(karbonhidratın)tamamen kesilmesi ile gelişiyor. Bağırsaklarda yeterince posa olmuyor. Tamamen ekmeği kesmek yerine, azaltılmasını öneriyorum. Ayrıca kaliteli zeytinyağı kullanımına abartılmadan devam edilmesi bu sorunun oluşmasını engeller.
Tatlıyı hayatından çıkaramayanlar ne yapmalı?
Tatlılar, tıpkı sigara, alkol gibi bağımlılık yapan şeylerdir. En güzel yöntem önceleri bir süre kısıtlama yoluna gitmek olabilir. Kahvenin yanına çikolata yerine bir kuru kayısı dahil edilebilir. Bu alışkanlıktan vazgeçmek için biraz beyni kandırmak ve vücudun yönetimini ele almak lazım. Çok artan tatlı isteklerinde de yarım muz üzerine bir çay kaşığı bal gezdirerek bu istek giderilebilir. Ev yapımı sütlü tatlıları da, dışarıda olanlara tercih edin. Her zaman dediğimiz gibi, tüketilen şeylerde ölçü ve sıklığa dikkat etmeliyiz.
Zaman zaman reklamlarda mucize şekilde çok kilo verdiren çaylardan bahsediliyor. Bitki çaylarının kilo vermeye katkısı var mı?
Bitki çaylarının alımına, böbrek yükünü çok arttıracağından dolayı dikkat edilmeli. Mesela yeşil çay fazla tüketildiğinde, bazı insanlarda yüksek, bazısında düşük tansiyona sebep olabilir. Dışarıda satılan karışım çaylar mevcut ve içlerinde çok sayıda, hangileri olduğunu bilmediğimiz şeyler var. Kesinlikle önermiyorum, çünkü bir süre sonra böbrek hastası olabilirsiniz. Diyetlerde bitki çayları içmek“olmazsa olmazımız”değil. Ama sevdiğiniz çaylar varsa bunları da tek bitki olarak tüketin, karıştırma yoluna gitmeyin. Sadece zencefil, sadece adaçayı gibi...
Su içmenin önemi üzerinde çok duruyorsunuz. Ama su tüketmeyi sevmeyenler de var. Çay, kahve içerekte su açığını tamamlamış olmuyor muyuz?
Çay ve kahve diüretik(idrar söktürücü)içecekler. Çok içildiğinde, vücutta bulunan su atılıyor ve su ihtiyacı duyulmadığından, yeterli suyun alınmasına engel oluyor. Bu defa susuz kalma tehlikesi oluşuyor. Diyelim ki sürekli naneli su içiyorsunuz, o zaman su özelliğini kaybediyor. Devamlı içildiğinde vücut onu su gibi değilde, bitki çayı gibi algılıyor. Eğer kahve ve çay tüketiminiz fazla ise, yanında sürekli su içmeyi alışkanlık haline getirmeniz iyi olur. Maden suyu da alınabilir fakat abartmadan günde en fazla 2-3 bardak tüketmeye dikkat edin. Su içmeyi sevmiyorsanız, arada içine tarçın, karanfil atıp kendizi sadece su içmeye alıştırabilirsiniz.
Diyetle birlikte spor yapmanın kaslarda stres yaptığı ve kilo vermeyi engellediği doğru mu?
“Diyete başladım, daha yoğun spor yapıp hızlı kilo vereyim”diye düşünmek yanlış olur. Eğer sürekli yapabılabilecek bir aktivite değilse, hiç yapmamak daha doğru. Yapacağınız sporun devamlılığı olmalı. Diyelim ki spor salonunda pilates gurubuna dahil oldunuz, 20 ders alıp bırakacaksanız bunun anlamı yok. Sevdiğiniz seyi seçmek önemli. Bu, yürüyüş olabilir, yüzme olabilir... Eğer çok yoğun spor yapılıyorsa, kasların şişmesi normaldir. Arada dinlendirmek önemli sadece. Spor yapmak her zaman yağ kaybını destekler. Düzenli yapanlarda vücut sıklaşır ve olduğunuz kilodan daha ince ve zinde görünmenize yardımcı olur.
Bölgesel incelme diye bir şey var mı? Diyelim ki bacaklar ince, ama göbek/basen yağları fazla. Sadece karın bölgesinden veya kalça bölgesinden kilo verilebilir mi?
Ne yazık ki böyle bir incelme şekli yok. Bu biraz vücut yapısı ile alakalı.“Avokado yiyeyim kalçam erisin”,”Ananas yiyeyim, göbeğim gitsin”diye mucizevi bir şey yok.
Sık sık yolculuk yapmak zorunda olanlar, farklı yerlerde yemek tükettiklerinde bağışıklık sistemi etkilenir mi?
Bu süre bir haftadan uzun süreleri kapsıyorsa, beslenme konusunda bazı problemler yaşanabilir. Protein alımı konusunda büyük sıkıntı olmaz ama hijyen açısından yurt dışı seyahatlerde özellikle sebze ve meyve yemek tercih edilmeyebilir. Bu da vitamin eksikliğine sebep olur. Eğer uzun süreli seyahatler olacaksa, en azından sebze ihtiyacını gidermek için marketlerden domates-salatalık temin edilerek bu açık tamamlanabilir. Bağırsakla ilgili oluşabilecek sorunlara karşı da, yanınızda yulaf kepeği bulundurmak ve bunu da yoğurt veya ayran ile karıştırıp, en azından bir öğünü bununla yapmak bağışıklıklığı desteklemeye yardımcı olacaktır. Kuru kayısı, kuru erik gibi meyveler de eklenebilir.
Bize sağlıklı bir atıştırmalık tarifi verebilir misiniz?
Malzeme olarak; İki su bardağı haşlanmış nohut, bir su bardağı yulaf ezmesi, iki diş sarımsak, çeyrek limon suyu, yarım çay kaşığı tuz, yarım çay kaşığı zeytinyağı kullanıyoruz. Hepsini blenderden geçirip ele yapışmayacak bir hamur elde ediyoruz. Sade olarak kullanabileceğiniz gibi, hamuru üç’e ayırıp, birine çörek otu, birine pul biber ilavesi de yapılabilir.Daha sonra yağlı kağıt üzerinde merdane ile açıp istediğimiz şekillerde kestikten sonra, 180 derecelik fırında 15 dakika kızarana kadar pişiriyoruz. Bir hafta boyunca tazeliğini ve kıtırlığını koruyan krakerlerimiz hazır. Lavaş ekmeğini de üçgen şekillerde kesip, baharatlarla tatlandırıp fırınlayarak cips olarak tüketebilirsiniz.
Kişi kilo vermeye direnç gösterebilir
Sağlıklı beslenmede kahvaltı etmenin öneminden bahsedilir. Oysa, çalışanların çoğu sabahları poğaça, börek yiyerek bu öğünü geçiriyor. Sabah kahvaltısı nasıl olmalı?
Bazı insanlar sabah 07:00 de kalkmış olsa bile, öğleden önce kahvaltı edemediğini söyler. Bu da metabolizmanın öğleden önce çalışmamasına neden olur. Akşam 19:00 itibarı ile metabolizmanın yeniden yavaşladığını düşünürsek, kişi kilo vermeye direnç gösterebilir. Sabahları yenen bir poğaça, iki dilim ekmek, peynir, bir yumurta ve zeytine eşit. Üstelik poğaçadan alınan boş kaloridir ve besin değeri yoktur. Yanında alacağınız bir kutu meyve suyu ile de günlük karbonhidrat hakkınızı tüketmiş olursunuz. Tavsiyem, evden acele çıksanız bile, tercihinizi bir bardak süt, veya bir bardak kefir/meyveli yoğurttan yana kullanarak, gerekli proteinin alınması olur.
Uyku düzeninin kilolu olmakta etkisi var mı?
Uykunun kilo almaya da, kilolu olmaya da etkisi var. Gece çalışan hormonlar var ve uykuda geçirilmesi gereken zamanlarda ayakta olmak, bu hormanların görevini yerine getirmesine mani oluyor. Gece metabolizması çok farklı ve yağ yakımına etkisi büyük. Aksi durum, ödem sorununa da yol açar. Gece uykusuz kalanlar gündüz uyuyacağından, yediklerini yakması mümkün olmayacaktır. Çünkü hafif derecede de olsa ev işleri ile ilgilenmek, hareketsiz kalmayı engeller.
Gece çalışmak zorunda olanlar nasıl beslenmeli?
Sürekli bu şekilde çalışanlarda sorun olmaz. Beden zaten bu sisteme alışmıştır. Yine 4-5 saat aralıklarla normal öğünlerlerini ve ara öğünlerini yiyebilirler. Elbette protein ve karbonhidrat dengesi kurmaya özen göstermeliler.
Şişmanlık kader değil!
Şişmanlık kader mi? Anne-Baba kilolu ise çocuklarda kilolu oluyor genellikle...
Genetik faktörler etkileyici olabiliyor elbette ama şişmanlık kader değil. Bizim metabolik sendromlar dediğimiz bir hastalıklar bütünü var. Diyabet, şeker, tansiyon, obezite bu sınıfa giriyor. Bu hastalıklardan bir tek tarafta mevcut ise çocuğu yüzde 20 etkiliyor. İki tarafta da varsa bu oran yüzde 40’a çıkıyor. Çocuklukta yağ artışı başladığında, yağ hücreleri çok artmadan engellenirse oran düşüyor. Ailesinde şeker hastalığı olan çocukta şeker olmasa da, insülün direnci kiloyu tetikleyebilir. Burada önemli olan kan tahlilleri ile takibinin yapılması. Coğrafi faktörler, evdeki mutfakta nelerin pişirildiği, sofrada neler tüketildiği de önemli bir etken. Örneğin Ege’de daha çok sebze ağırlıklı beslenme var. Bu bölgedeki kilolu oranıyla, hamur ağırlıklı beslenen coğrafyalarda farklılık olması doğal.
Alkol alınacaksa hafif yiyeceklerle alınmalı!
Alkol tüketen birinin kilo vermesi/almaması mümkün mü?
Dikkatli alınırsa, kilo vermekte, almamakta mümkün. Ancak kilo verme aşamasında olanların alkollü içeceklere biraz ara vermesini istiyoruz. İstediği kiloya gelip, koruma aşamasına geçildiğinde, dikkat edildiği sürece bir problem olmuyor. Alkol, kalorisi yüksek içecekler sınıfında. Sadece bir gramında 7 kalori var, aynı miktar yağda ise 9 kalori. Hangi sınıftan olursa olsun (rakı, bira, şarap, viski, vs.) bir bardağı 200-250 kalori aralığında. Eğer bu içeceklerin yanına meyve, meze, ana yemek, çerezleri de dahil ederseniz bu masadan 1500 kalori alarak kalkmış olursunuz. Bunu da vücuttan atmanız 2-3 gün sürer. Ancak koruma aşamasındaysanız, her gün almamak koşuluyla, doz ayarını da düzenlediğinizde çok sorun yaratmayacaktır. Alkol alınacaksa, akşam yemeği de daha hafif yiyeceklerden seçilmeli.
Melis Ece Sabri kimdir?
15 Mayıs 1990 doğumlu. İstanbul Bilim Üniversitesi Beslenme ve Deyetitik Bölümü mezunudur. 6 yıldır, Mimaroba’da bulunan merkezinde, danışanlarına “Sağlıklı Beslenme ve Diyet” konusunda hizmet vermektedir.
Röportaj: Sevim Güney