DAMGA ÖZEL/ Ekrem Hacıhasanoğlu- Erzincan'ın Çayırlı ilçesi Yukarıkartallı köyünde ilk eğitim hayatına başlayan Ersin Bilge, yaptığı gönüllü çalışmalarla köy okullarında okuyan ve kitaplara ulaşmakta zorluk yaşayan binlerce öğrenciye umut oldu. Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Erzincan, Trabzon, Artvin, Erzurum, Konya ve Ardahan başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanındaki köy okullarına kitap ve kırtasiye desteği veren Bilge, çocuklukta kurduğu bir hayali gerçekleştirdi.
Aklım hep buradaydı
2019’da başladığı serüvenini “Eşekle Gelen Dostoyevski” kitabını yazarak perçinleyen Bilge, Avrupa Yazarlar Birliği tarafından ödüle layık görüldü. Yardım projesi ve kitabı hakkında konuşan Bilge, “Erzincan'ın Çayırlı ilçesi Yukarıkartallı köyünde kısıtlı imkânlarla büyüdüm. Dağlarla çevrili, patika yolları olan bir köyde yaşadım. Köyden araç geçtiğini hiç görmedim, yalnızca kağnı arabalarını bilirdim. Hep kitapların, kalemin, defterin hayalini kurdum ama kimse benim hayalime dokunamadı. Yıllar sonra o köyden çıkıp eğitimimi tamamlayarak Almanya’ya yerleştim. Ancak aklım hep buradaydı. Hayalim kendi ülkemde benim gibi zor şartlarda yetişen çocuklara yardımcı olabilmekti. Hayalimi gerçekleştirdim ve ailem ile çevremin de desteğiyle şimdiye kadar 13 binden fazla öğrenciye kitap-kırtasiye malzemesi ulaştırdım.
100 öğrenciye burs
“Yurtdışındaki dostlarımızın yardımlarıyla da 100 üniversite öğrencimize burs imkânı sağladım” diyen Bilge, “Anne veya babasını kaybetmiş kız çocuklarının eğitimlerine destekte bulundum. Köy Enstitüsü ruhuna sadık kalan bir insanım. Bedenen Avrupa’da olsam da ruhum, aklım ve fikrim Türkiye’deki köy okullarında. Şu ana kadar dokunduğumuz çocuklardan biri hukukçu, savcı, doktor, bilim insanı olursa hele bir de yarın bir gün Nobel alırsa dünyanın en mutlu insanı ben olurum” açıklamasını yaptı.
İlginç okul anısı
“Eşekli Dostoyevski” olarak tanınanErsin Bilge, Damga'ya yaptığı açıklamada, bügünün temelini oluşturan bir ilkokul anısını paylaştı. Bir gün derslerini yapamadığı için öğretmeninden azar işittiğini belirten Bilge, “Öğretmenim tepki gösterince, 'Kalem defter mi var!' çıkışında bulundum. Öğretmenim de bana, 'seni eşek sudan gelinceye kadar döverim' karşılığını verdi. Bu olayı akşam evde anlattığımda annem, 'Öğretmenine de ki; eşek sudan gelmezse sen beni ne kadar döveceksin?' Sınıfta bulunduğum sırada dağlara vadiler bakıyordum. Yine öğretmenim, 'Nereye bakıyorsun?' diye sordu. Ben de 'Bakın birisi eşeklerin üzerine kalem ve defter yüklemiş bize getiriyor' dedim. Elbette böyle bir şey yoktu. Bu benim hayalimdi. Bu hayal zamanla büyüdü” ifadedlerini kullandı.
Hayalimin peşine düştüm
Bu hayalini zamanla gerçekleştirmek istediğini belirten Bilge, “İlk etapta köyde eğitim gören 800 çocuğa ulaştım. Bu çalışma giderek büyüdü. Katkı vermeye başlayanlar oldu. Bugüne kadar 13 bin öğrenciye ulaştık. Sonra, 'Eşekle gelen Dostoyevski' isimli kitabımı yazdım. Gelirini çocuklara bağışladım. Benim bu coğrafyaya borcum var. Bilime hizmet etmek bütün insanlığa hizmet etmektir. Bir dervişlik kültürü ile yollardayım. Bu topraklarda, Hallacı Mansurlar, Yunuslar, Hacı Bektaşi Veliler, Yeseviler yetişti. İnsanolara hizmet ettiler. Ben de karınca kararınca onların yolundan gitmek istiyorum” dedi.
Hiçbirinde kitap yok
Köy enstitüleri ruhunun yeniden canlanmasını istediğini dile getiren Bilge, “Eğitim, eğitim, eğitim. Bilim, bilim, bilim diyorum. Avrupanın gelişmişliği eğitim ve bilime dayanıyor. Şimdi ülkemde toplu taşıma araçlarına bindiğimde hiçbir gencin elinde kitap görmüyorum. Hepsinin elinde birer tane telefon var. Boş boş şeylere bakıyorlar. Sağlığım el verdikçe hayallerimin peşinden koşacağım. Çünkü 'Hayal gücü bilginden çok önemlidir' diyor Einstein. Hayaline erişen insan bilgiye erimiş demektir. Hayalim; dostlarımdan almış olduğum sevgi tohumunu Anadolu'nun her köşesine götürmek” ifadelerini kullandı.
SEFERBER OLMALIYIZ
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Adıyaman'ın Yaylakonak beldesini ziyaret ettiğini ve çok duygulandığını ifade eden Ersin Bilge, “Çocukları için devletin yapacağı yardım ve destek kadar biz bireylerin de yapması gerekenler var. Çocukların çoğu anne ve babasını depremde kaybetmiş. Çok zor koşullarda yaşamlarını devam ettiriyorlar. Bu çocukların gözyaşlarını görünce çok hüzünlendim. Eğitim alanında bilim ve insanlık için tümden seferber olmalıyız. Avurpalı çocukların eğitim alanında sahip oldukları olanaklardan daha fazlasını ülkemizin çocuklarına vermeliyiz. Çıtayı daha da yükseltmeliyiz” dedi.