Hafta sonu yazılarını özlemiştim…
Epeydir yazmıyordum hafta sonu yazılarını.
Fıkralar, bilmeceler, hayata dair notlar.
Gerçi günümüzde internet dünyasının çok anlık paylaşımlarından bu türden yazıları da okumaz olduk da neyse.
Bugün içimden geldi.
Hem de kısa süre sonra yayınlanacak kitabıma yazılar seçerken bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.
Önce güzel bir test yapalım.
Size altı soru soracağım.
Lütfen kendinize yakın bulduğunuz cevapları işaretleyin.
Ve sonundaki değerlendirmemizi okuyun.
1- Çok yağmurlu bir havada taksi bekliyorsunuz, ama bir turlu gelmiyor. Orta yaşlı bir kadın ve erkeğin bulunduğu özel bir araç durdu, sizi gideceğiniz yere götürmeyi teklif ettiler. Bindiniz. Sessizlik hâkim. Önce şunları düşünürsünüz;
a) Bunlar birbirlerini tanımıyorlar mı? Sürücünün yanında oturan kadın da belki sizin gibi taksi bulamamış. Belki de kari-kocalar ve kavga ettiler.
b) Bunlar garanti yıllanmış karı-koca. Hiç konuşmuyorlar, diye düşünürsünüz.
c) Hiçbir şey düşünmeden sessizliği bozarsınız.
d) Camlara vuran yağmurun tadını çıkarırsınız.
2- Sessizlik bozuluyor ve kadın, adama "Artık şurama geldi senden ayrılmak istiyorum, verdiğin hiçbir sözü tutmuyorsun. Üstelik Hamza’nın ölümüne sebep oldun" dedi…
a) "Hanımefendi, bunları su anda konuşmasanız olmaz mı, kaza olabilir" dersiniz.
b) "Beni indirir misiniz, bu yolculuk tehlikeli olmaya başladı" dersiniz.
c) "Hamza kim?" diye sorarsınız.
d) "Bir avukat tanıyorum" dersiniz.
3- Sizi dinlemiyorlar. Sinirli sinirli tartışıyorlar. Bu arada kadın bir ara size donup, "Hamza 8 yaşındaki kopeğimizdi. Onu sokakta unuttu ve araba ezdi" dedi…
a) "Başınız sağ olsun."
b) "Üzüldüm ama ben inmek istiyorum."
c) "Sakinlesin! Başka Hamza'lar da ölecek!"
d) "Hamza ne cinsti?"
4- Derken yola birdenbire çıkan bir yaya, ani direksiyon kırmaca, yayaya kil payı, bir cop konteynerine toslayarak durmaca. Neyse ki kimsede bir şey yok. Ne söylersiniz?
a) "Olacağı buydu. Madem böyle araba kullanacaksınız, maden tartışacaksınız niçin birilerini arabaya alıyorsunuz ki? Bu büyük sorumluluk. İyilik değil, kötülük yapıyorsunuz!"
b) "Hepimize geçmiş olsun!"
c) "Hamza’nın intikamı!"
d) "Ucuz atlattık. Az kaldı seri katil olacaktınız."
5- Kendinizi arabadan dışarı atiniz. Yağmur fena bastırıyor. Taksi yok. Yine içinde orta yaşlı bir kadın ve erkeğin bulunduğu bir araba yanaştı. Sizi götürmeyi teklif ettiler…
a) "Kavga etmiyorsunuz değil mi?"
b) "Teşekkür ederim, şikâyetçi değilim."
c) "Hamza’nız yaşıyor değil mi?"
d) "Kamera sakası değildir umarım."
6- Birisinden çok hoşlandınız ama hakkında ögrendiğiniz bir şey geri durmanıza neden oluyor. Ne olabilir?
a) Alkolik olduğu söylentileri var.
b) Eski sevgilinizin arkadaş grubuna yakınmış.
c) O sizin bir arkadaşınıza ilgi duyuyormuş.
d) Küçük bir çocuğu varmış ve maddi zorluklar içinde yaşıyormuş.
DEĞERLENDİRME
(a)'lar çoğunluktaysa
UZANAMADIĞI CİĞERE MUNDAR DİYEN KEDİ GİBİ SIYRILIYORSUNUZ
Hayal kırıklıkların da kısa sureli bozgun yasayanlardansınız. Beklentiniz gerçekleşmediğinde önce yoğun bir bozgun yaşıyorsunuz ama kısa sure içinde bu bozgunu geçersiz kılacak bir "duygu mantiyi" yürütüyorsunuz.
(b)'ler çoğunluktaysa
MUTLAKA İŞE YARAR BİR DERS ÇIKARIYORSUNUZ
Aslında kolay kolay hayal kırıklığı yasamıyorsunuz. Çünkü beklentileriniz ve hedefleriniz hep sağduyu ve gerçeklik sınırları içinde.
(c)'ler çoğunluktaysa
SALYA SÜMÜK, DÜNYANIZ YIKILIYOR
Hayal kırıklıklarını sadece ve sadece kalbinizde yaşıyorsunuz. Başka bir deyişle böyle durumlarda zihniniz devre dişi kalıyor. Fena halde bozguna uğruyor, dünyanızın yıkıldığını hissediyorsunuz. Hiç "neden, niçin?" diye düşünmüyorsunuz.
(d)'ler çoğunluktaysa
KİNLENİYORSUNUZ
Hayal kırıklığına kolay uğramıyorsunuz. Ama uğradığınız zaman mutlaka birisine ya da birilerine kinleniyorsunuz. Aslında insanlardan neyi bekleyeceğinizi çok iyi biliyor, hatta hesaplayabiliyorsunuz.
BAKIŞ AÇISI ÇOK ÖNEMLİ
Yazar, evindeki çalışma odasına girdi. Günlüğüne bir yıl içinde başından geçenleri yazdı;
🔸Geçen yıl cerrahi bir ameliyat geçirdim.
🔸Aylarca yatağa bağlı kaldım.
🔸Atmış yaşına girdim.
🔸Otuz yıl çalıştığım vazifemi terk ettim.
🔸Geçirdiği araba kazası nedeniyle "oğlum fakültede sene kaybına uğradı."
Sonunda şunu yazdı: Ne kötü bir yıldı!..
*
İçeri giren karısı, kocasının günlüğe yazdıklarını gördü ve yazılanları okudu.
Dışarı çıktı, bir müddet sonra girdi. Elindeki kâğıdı kocasının yazdığı günlüğün yanına bıraktı.
Adam, kâğıda yazılanları okudu.
Şöyle yazıyordu:
🔹Geçen yıl, uzun süre rahatsızlık veren hastalıktan kurtuldun.
🔹Atmış yaşına sıhhat ve afiyetle girdin.
🔹Yazmayı tasarladığın kitaplar için zaman bulmak maksadıyla emekli oldun.
🔹Oğlumuz trafik kazasında ölümden döndü.
Yazı şöyle bitiyordu: Allah bize çok ikramda bulundu, ne güzel bir yıldı.
Aslında adamın, yazdığı olaylarla karısının yazdığı şeyler aynı olaylardı...
Sadece; bakış açısı farkı vardı.
Her şeyin, daima görünen iki yüzü vardır...
İnsanın gölgesi; bazen önüne düşer, bazen arkasına.
Güneşi, önümüze alıp gölgemizi arkamıza düşürebilirsek ne mutlu bize…
Aksi halde, güneşi arkamıza alıp, gölgemizi önümüze aldığımızda, gölgemizi yakalamak için ömür
*
Gönülden yaptığınız her iyilik...
Sevgiyle dokunduğunuz her canlı...
Aşkla yap tığınız, her iş.
Samimiyetle söylenmiş her güzel söz...
Dönüp dolaşıp, sizi bulur ve sizin de hayatınızın aydınlanmasına vesile olur.
VİTRİNLER DOLU, GÖNÜLLER BOŞ!
Mallarımız arttı, keyfimiz azaldı.
Daha büyük evlerde kalıyoruz, daha küçük ailelerde yaşıyoruz.
Konforumuz arttı, zamanımız daraldı.
Diplomamız bol, sağduyumuz az.
Uzmanlıklar arttı, sıkıntılar çoğaldı.
İlaçlar peynir ekmek gibi, hastalıklar arttı.
Sorumsuzca para harcıyoruz, az gülüyoruz.
Trafikte çok hızlıyız, çabuk parlıyoruz.
Akşam geç yatıyor, sabah yorgun uyanıyoruz.
Az kitap okuyor, çok televizyon izliyoruz, çok konuşuyoruz, az gönül veriyoruz ve çok fazla yalan söylüyoruz.
Varlığımız artırdık, değerlerimizi yitirdik.
Para kazanmayı öğrendik, yuva kurmayı beceremedik.
Hayata yıllar ekledik, yıllara hayat katamadık.
Aya kadar gidip dönmeyi biliyoruz, komşuya geçmek için karşıya geçemiyoruz.
Uzaya ulaştık, ruhun derinliklerine ulaşamıyoruz.
Havayı temizledik, ruhları kirlettik, temizleyemiyoruz.
Atomu parçaladık, önyargıları yıkamadık.
Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuç alıyoruz.
Acele etmeyi öğrendik, sabırlı olmayı asla.
Gelirimiz arttı, karakterimiz zayıfladı.
Tanıdıklar çoğaldı, dostlar eksildi.
Çabalar arttı, mutluluklar azaldı. Bilgisayar ağları kuruyoruz, bilgi otoyolları inşa ediyoruz, kendi aramızdaki iletişimde zorlanıyoruz.
"Dünya barışı" der, silahlanırız!
Daha mutlu olmak için "somurtarak" çalışırız bugünlerde.
Eve çift maaşın girdiği, çiftlerin boşandığı…
Güzel evlerin yuva olmadığı…
Kısa seyahatlerin, kâğıt mendil gibi ilişkilerin…
Yıka çık gönüllerin…
Kilo kilo dertlerin ve her derde deva vitaminlerin…
Vitrinlerin dolu, gönüllerin boş olduğu günlerde yaşıyoruz!
KUŞLAR NEDEN ‘V’ UÇAR?
Kuş sürülerinin ‘V’ şeklinde uçmalarının amacı enerji tasarrufudur Bu uçuş şekli ile öncelikle en öndeki kuş, bir arkadaki kuşa gelecek rüzgarı ve hava direncini engeller ve daha az enerji tüketmesini sağlar.
FIKRA; BEBEK
Temel komutandan izin istemiş ve eklemiş:
-Çocuğum olacakta!
Komutan:
-Ne zaman? demiş. Temel:
-İzin verirseniz eve gittikten 9 ay sonra demiş.
AKIL VERGİSİ
Dostlarından biri, Fransız kralı 15. Lui' ye:
* Majesteleri, demiş. Akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü? Hiç kimse budalalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi seve seve öder.
Kral, alaylı alaylı gülerek:
* Hakikatten enteresan bir fikir, cevabını vermiş. Bu buluşunuza karşılık, sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum.