Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Az bulutlu
14°
Ara

Bir maçtan fazlası

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Bir maçtan fazlası

Geçen sezon oyunun olayların gölgesinde kaldığı,bu sezon merakla beklenen,birçok taraftar için bir maçtan daha fazlası olan Fenerbahçe-Trabzonspor maçı geride kaldı. Herkesin kavga,olay,kan beklediği ve 90 dakikanın tamamlanmayacağını düşündüğü maç geçtiğimiz sezonlara nazaran daha sakin geçti. Öncelikle bu bile iki takım ve iki camia açısından olumlu bir gelişmedir.Maçtan önce her ne kadar ufak tefek laf sokmalar olsa da Fenerbahçe başkanının ve yöneticilerinin davet edilmesi ve güvenliklerine önem verilmesi müspet bir davranıştı. Her ne kadar yapılması gereken zaten bu olsa da iki camianın alışılmış gerginliğinden dolayı çok ihtimal verilmiyordu. Kavga konuşulmadı ama onun yerine bu sefer hakemler sahne aldı. Kazananın da kaybedenin de memnun kalmadığı bir yönetim vardı.VAR yine rezaletti. Fenerbahçe-Trabzonspor maçlarında seyircinin sahaya odaklanıp keyif almaması için her sezon olduğu gibi bu sezon da yeni bir aktör türedi. İki takımı da tutmayan seyircilere bile ‘YETER’ dedirten,kötü ve art niyetli bir yönetim vardı.

Trabzon iyi başladı

Maçın ilk 10 dakikasını izleyen herkes Fenerbahçe’nin bu deplasmandan İstanbul’a puansız döneceğini düşünmüştür. Ben de aynı fikirdeydim. Bir sakarlık,beceriksizlik almış gidiyordu. Trabzonspor iştahlandıkça duran toplardan ve defans hatalarından faydalanarak Fenerbahçe’nin üzerine geldi .Oyunun dengelenmesi için defans değil karşı hücum gerekiyordu. Bunu yapmaya başlayınca da Fenerbahçe oyunu dengeleyebildi .Ancak oyun dengelenene kadar iş işten geçebilirdi. Iska geçilen toplar,ters vurulan kafalar Trabzonsporlu oyuncular için adeta şamda kayısı idi. Peki bu fırsatlardan birisi gol olsaydı maçın senaryosu nasıl olurdu? Erken yenecek bir gol Fenerbahçe’yi lige erken havlu attırabilirdi. Bu sporu sevmemizin sebeplerinden bazıları işte bu ihtimaller. Kötü başladığı maçta 3 puanla İstanbul’a dönen Fenerbahçe çok önemli bir virajı kazasız döndü.

Assolist: VAR

İlk cümlelerde dediğim gibi; yenen de mutsuz yenilen de… Hakemlerimizde artık kalifiye,kaliteli,sezgileri yüksek olma gibi kriterler aramıyoruz. Kötü niyetli olup olmamalarına,sivil hayatta tuttukları takıma,oyuncular ile akrabalık ve arkadaşlıklarına bakıyoruz. Türk futbolu resmen bir bataklığın içerisinde debelenip duruyor. Maçın başındaki iştahlı oyunların yerine hakem sahne almaya başladı. Sanırım biraz geri planda kaldığını düşündü ki öne çıkmak istedi. Trabzonspor’un kafa ile attığı golde karar bana göre doğru olsa da düdüğü erken çaldı. Pozisyonun bitmesini bekleyip inceleseydi bu kadar acemice durmayacaktı. VAR ise durumu farketmiş olmalı ki hakemi de arka plana atıp assolist olarak sahne almak istedi. Osayi’ye yapılan yüzde yüz kırmızı kartlık müdahaleyi es geçti. Trabzonspor lehine iki tane penaltı verildi. İlki kesinlikle penaltı değildi.Çağlar’ın kafa ile topa vurduğu pozisyonda ise kendilerini voleybol seyircisi sanmış olmalılar ki sadece izlemek ile yetindiler. Maçın sonlarına doğru iş iyice çığrından çıktı .Amrabat’ı çıldırtan haksız faul kararı ise takımı hırslandırıp son gücüyle hücum etme kudreti sağladı. Fenerbahçe maçı kazandı ama hakemler maça damga vurdu.

Dünya'ya rezil olmak

Jose Mourinho sadece bizim için değil, tüm dünya futbolu için ilgi çekici bir figür. Maçta yaşananlar onun vesilesi ile tüm dünyanın vitrinine çıktı. Geçen seneki kavgalı maçta,lig sonundaki Galatasaray maçında ve bu seneki Galatasaray-Beşiktaş maçında olduğu gibi Türk futbolu yine dünyanın diline düştü ve rezil oldu. Federasyon değişikliği de derdimize çare olmadı. Tüm hafta sadece ve sadece iyi futbol seyretmek için takımının maçını bekleyen,para harcayan herkese çok büyük saygısızlık yapılıyor. Üstüne üstlük ülkemizdeki futboldan ve futbol ikliminden utanan,hicap duyan insanlar haline getiriliyoruz. Eğer böyle rezil olmaya devam edeceksek ligler feshedilsin,amatör maçlar oynansın.

Eh işte

Gelelim Fenerbahçe’nin oyununa…Beni en çok ilgilendiren kısım bu aslında. Biliyorsunuz takımı sene başından beri beğenmiyorum. Arada saman alevi gibi umut veriyor ama sonra o da kayboluyor. Bazı maçlarda çok erken skoru elde ediyor daha sonra 60 dakika sıkıcı,kalitesiz bir oyun oluyor. Trabzonspor maçında da yine aynısının yaşanacağının fragmanını gördük ilk yarıda. Ta ki Tadic gibi bir virtüöz soğuk kanlılığı ile takım arkadaşlarına topun nasıl oynanacağını öğretene kadar. Tadic öyle bir topçu ki; koşmayanı zorla koşturuyor,bindirmeyeni bindirtiyor,zıplamayanı kafaya zıplatıyor. İkinci golde topu saklaması ve rakibi paniğe sevk edip arkadaşlarına vakit ve pozisyon kazandırması harikaydı. Son golde Kostic’e asist yapma mecburiyeti bırakan,zayıf olan sağ ayağı ile attığı harika pas galibiyetin anahtarı oldu. Tüm ligler araştırılsa eminim ki son iki sezonda dünyanın en çok asisti ziyan edilen oyuncusudur. Fred bu sezon formsuz ama Trabzon maçlarında skora katkı yapmayı alışkanlık edindi. Nesyri’yi bu maçta eleştiremem çünkü hem çalıştı hem de asist yaptı. Kafa vuruşları iyi ancak ayak golleri izlemek isteriz bu bütçelerdeki transferlerden.Bir çok kişi katılmayacak belki ama Amrabat geldiğinden beri en silik ve kötü maçını oynadı belki.Attığı gol defolarını sakladı. Çok fazla hatalı pas ve top kaybı yaparak defansı zora soktu. Tüm bunları ele aldığımızda müthiç bir oyun izlemedik yine. Mourinho ise kazanmanın verdiği avantajı basın açıklamasında kullanarak iyi olmayan futbolunu gündemin üçüncü planına atmayı başardı.Zekasını kullanarak topun ağzına diğer hedefleri yerleştirdi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *