Neden hızla çürüyen bir toplum oluyoruz?
Bana göre hızla çürümemize neden olan konuların birinci sebebi, adalet üzerine tesis edilememiş bir ülke olmamızdır.
Adaletsiz yönetilmemize sebep olan ise bizlerin arasından çıkan basiretsiz, liyakatsiz, menfaatçi, hastalıklı beyinler; hain ve kötü niyetli siyaset adamlarıdır.
Tabii ki her zaman olduğu gibi iyileri tenzih ederek bunları söylüyorum. İyiler yok mu? Pek tabii ki var, ama çok azınlıktalar.
Bu azınlıktaki kişiler kötü gidişi, toplumu içinden çürümesine sebep olan konuları değiştirebilme gücünü asla bulamıyorlar.
Bunun da bir sebebi var, bu da ikinci büyük sorun olarak önümüzde dağ gibi duruyor.
Maalesef toplumun büyük bir çoğunluğu hükümetin marifeti ile uzun bir zamandır iyi yetiştirilmiyor, iyi eğitilmiyor.
Bu vesileyle doğruyu ya da yanlışı ayırt etmekte insanlarımız ciddi şekilde zorlanmaktadır.
Eğitimli ve gelişmiş toplumları sıradan insanlar yönetmeye talip bile olamazlar.
Çünkü sağlıklı toplulukları yalanla, yanlışla ve inançla asla kandıramazsın.
Yaptığın yanlışlardan sonra, seni hemen alır ve o koltuklarda da öyle yirmi, otuz sene asla tutmazlar.
Toplumun ve insanlığın en büyük sorunlarından biri ise evlilik kurumudur.
Devlet kavramı çekirdek aileden başlar.
Bu çekirdek aile sağlıklı, eğitimli ve ahlaklı yetişir, gelişir ve büyürse, bu durum o devletin gelişmesine ve büyümesine de yansıyarak katkı sağlar.
Bu nedenle her insan evlendirilmemeli.
Eğer bugünkü evlilik sistemi böyle devam ederse, yaşanan tüm olumsuzluklar ve acılar hiçbir zaman değişmeyecektir.
Evlenmek isteyen her kişiye, devletlerin yetkili makamları, "evliliğe uygun ruh hali, sağlığı ve bilinci vardır" diyen bir evlenme yeterlilik belgesi vermeli.
Kendine bile faydası olamayan, ruhen hasta, ortalama bir sağlıklı aklın altında kalan insanlara asla evlilik müsaadesi verilmemeli.
Şimdiki gibi her müracaat edeni formaliteden kontrol ederek değil, gerçek anlamda ruhen kontrol ederek olmalı.
Devletler, her bir evlilik onayında sorumlu olmalı; ruh halleri, şuuru, bilinci ve algısı açık ise evlenebilir ya da evlenemez belgesi verilmelidir.
Bu uygulama, toplulukların biraz daha sağlıklı bireylerden oluşmasını sağlayacak, o ülkenin gelişimine de çok daha fazla değer katacaktır.
Evlilikler beş yıllık sözleşmelerle sınırlanmalı; tarafların rızası olması durumunda ikinci beş yıla devam etmeleri sağlanmalı.
Bir kişinin rızası olmazsa evlilik akdi feshedilmeli, boşanma süreci asla uzatılmamalı.
Tabii bu benim görüşümdür.
Televizyonda sabah kuşağı programlarını biraz izleyince, ne kadar çok hastalıklı beynin içimizde yaşadığını, kadın cinayetlerinin ve ahlaksızlıkların her geçen yıl çoğaldığını gördüm.
Hiç hak etmediği halde evlenen, bakamadığı çocuklarını sokak köşelerine bırakan, çocuğunu satan eşler; içip eşlerini dövenler; boşandıktan sonra bile eşini rahat bırakmayan hasta beyinler; koca bir köyde herkesin kendi aralarında çarpık ilişkilere girenler; cinayeti kendisi işleyip çıkıp oralarda timsah gözyaşı dökenler; ihanetler ve haksızlıkları izleyince, ben de çıkış yolu olarak böyle bir yazı yazma ihtiyacı hissettim.
Böyle hastalıklı toplumların örneklerini daha çok yazabilirim, lakin yazımın ana konusu anlaşılsın ve atlanmasın diye burada bitirmek istedim.
Sonuç olarak diyorum ki:
Böylesine yetişen topluluklarda ne vatan sevgisi ne eş sevgisi ne çocuk sevgisi ne de hayvan sevgisi olur.
Vatan, eş, çocuk, hayvan sevgin yok ise; yaşadığın toplumun değer yargılarına saygın da yok ise, sen insan bile değilsindir.
Sana evlenmek de yasak olmalı, seçme ve seçilme hakkın da olmamalı.
İnsanları düzeltmeyen her toplumun her yanı bir cehennemden farksız olacak (bizde de olduğu gibi) ve orada asla adalet ve huzur tecelli etmeyecektir.