Dünya ısınıyor
Havaların mevsim normallerinin üstüne çıktığı şu günlerde yine ormanlarımız yandı, yanmaya da devam ediyor. Doğada telafisi imkansız zararların ortaya çıkmasına neden olan bu yangınların çıkış nedeni insanlarımızın dikkatsizliği, tedbirsizliği ve ihmalleri olarak görünse de mevsimlerin değişmesinde ülkelerin izlediği rantçı politikaları da görmezden gelemeyiz.
Dünya’nın ekosisteminin sağlıklı bir şekilde devam etmesi tüm canlılar için önemlidir. Tarımdan hayvancılığa, ekonomik hayatımızdan sosyal hayatımıza kadar bu ekosistemden yararlanıyoruz. Yani ormanlarımız evrenimizin ciğerleri gibiler. Bu döngüyü bozduğumuzda sadece biz değil doğadaki tüm canlılar nefes alamaz hale gelecekler.
Dünya’nın her sene biraz daha ısınıyor olması, buzulların erimesi, deniz seviyesinin yükselmesi, seller, depremler, deniz sıcaklığının sürekli artması ve nihayetinde kullanılabilir su kaynaklarımızın her gecen gün azalması… Doğanın döngüsündeki böylesi bir terse gidişin nereye varacağını kestirmek zor olmasa gerek. Felaketin ayak sesleri iyiden iyiye duyulmaya başlandı.
Bu döngüyü normal eksenine döndürmek için mutlaka almamız gereken önlemler olmalı. Neler yapmalıyız? diye düşündüğümde aklıma elbette çok şey geliyor ama bunların en basitinden başlamamız lazım. Yangınların önlenmesi konusunda bilimsel çalışmalardan yararlanmanın yanında özellikle hassas bölgelerden başlamak üzere vatandaşlar bilinçlendirilmeli. Sıcak aylarda nelerin yapılmaması gerektiği en ince ayrıntılarına kadar tüm ülkeye anlatılmalı. Kamu spotları hazırlanarak tüm ulusal ve yerel kanallarda belli zaman aralıklarında gösterilmeli. Yangında hassas bölge olarak gördüğümüz yörelerdeki okullarımızda yapılacak seminerlerle çocuklardan başlamak üzere vatandaşlarımız bilinçlendirilmeli. Konunun uzmanlarından etkin şekilde yararlanılıp gerekirse ağaç türlerinin değiştirilmesi çalışmaları yapılmalıdır.
Son yıllarda ormanlara kurulan yangın kuleleri ve yangın sensörleri sayesinde orman yangınlarına erken müdahale eder hale geldik gibi görünse de birtakım eksiklerimizin olduğu ortada. Bunlardan birisi de ormanlarda gereken bakımın yapılmaması olarak değerlendirilebilir. Bu çalışmalar sayesinde orman bölgelerindeki köylerde yaşayan vatandaşlarımıza istihdam da yaratılabilir.
Başta da dediğim gibi orman yangınlarındaki birincil faktörünün insan olduğunu biliyoruz. İnsan faktörünü en aza indirmek için de ilkokul düzeyinden başlamak üzere bilinçlendirme çalışmaları yapabilirsek başarılı olabiliriz diye düşünüyorum. Peki bütün bunlara rağmen insanlarımızın ihmalini önleyemiyorsak ne yapmalıyız? İşte burada katı yasal kurallar devreye girmeli. Cezalar artırılarak yanan orman alanlarının tekrar orman alanına kazandırılması yasal olarak güvence altına alınmalı.
İklim değişikliğinin nedenleri üzerinde de durmak gerekirse şunu söylemeden geçmemeliyiz: Fosil yakıtların tüketilmesinin önüne geçmek bunların en başında gelmekle beraber doğanın düzenini bozmamak yapabileceğimiz en kolay mücadele yöntemi olarak görünüyor. Maden uğruna tahrip ettiğimiz doğamızı düşündüğümde kendi sonumuzu getirdiğimizi görüyorum. Doğadan daha değerli bir maden olduğunu zannetmiyorum.
İnsanoğlu, küresel ısınmanın neden olduğu, olacağı olumsuz sonuçları bir an önce öğrenmeli ve ona göre davranmalıdır. Şunu unutmayalım ki iklim değişikliğine karşı alınacak önlemlerin maliyeti mücadeleden daha azdır.
Doğamızın, milli varlığımız olduğunu unutmayalım.