Utanç alkışları
Amerika Birleşik Devletleri’nin simgesi olarak bilinen Özgürlük Heykeli ya da resmî adıyla Dünyayı Aydınlatan Özgürlük heykeli, New York şehrindeki Liberty (Özgürlük) adasında olup, inşa edildiği 1886 yılından bu yana Amerika'nın olduğu kadar dünyanın da en tanınan anıtlarından biridir. Bu anıtla güya Amerika’nın bir özgürlükler ülkesi olduğuna vurgu yapılır. Bu nasıl bir özgürlükçülüktür ki ayak bastığı ülkelere kan ve gözyaşı getirmiştir…
Amerika’nın hiç de özgürlükçü bir ülke olduğunu düşünmüyorum. Onların tek dostu çıkarlarıdır. Bunun için insanlıklarını unuturlar. Beslendikleri silah sanayilerinin devamı için gerektiğinde kardeşin kardeşi yok etmesine bile yardım ederler. Bir bakın Afganistan’a, Irak’a, Cezayir’e, Vietnam’a…
Gazze’de yönetime hakim Hamas’ın kendilerine saldırısını bahane ederek hasta, çocuk, yaşlı demeden adeta bir milleti ortadan kaldırmaya yönelik, soykırım düzeyindeki İsrail saldırılarının baş sorumlusu Netanyahu’yu kongrede bir saat boyu, baştan ayağı yalanlarla dolu konuşmasını ayakta alkışladılar. Masumların öldürülmesini ayakta alkışlayan özgürlükler ülkesi Amerika ha!..
1967 yılının haziran ayında İstanbul’a gelen ABD’nin 6. Filosuna karşı eylemler yapılmıştı. Bunun temelindeki gerekçe de Amerika Birleşik Devletleri’nin başta Vietnam Savaşı olmak üzere Kıbrıs Sorunu'ndaki tutumu, Orta Doğu'da İsrail yanlısı tavrı ve Arap-İsrail Savaşlarıyla, ABD askerleri için İstanbul’daki genelevlerin boyatılmasıydı. Bu ve benzeri nedenler, o yılların gençliğinde bir öfke patlamasına neden oldu ve kendilerini solcu olarak adlandıran bazı gençler, Amerikan karşıtı tavır aldılar. 76 gençlik örgütünün birleşerek 16 Şubat 1969 tarihindeki 6. Filo karşıtı eylemlerde Amerikalı bazı askerler denize atıldı. Solcu gençlerin bu tavrı karşısında antikomünist vurgularıyla öne çıkan Komünizmle Mücadele Derneği ile Milli Türk Talebe Birliği'nin girişimleriyle "Bayrağa Saygı" mitingi düzenlendi. Bu mitingde komünistlere karşı savaş açıldığı ilan edilerek 6. Filo'yu Protesto Yürüyüşü'ndeki komünistlere hadlerini bildirmek için toplanma çağrısı yapıldı. Bu olaylar sırasında İzmir ve Trabzon'daki gösterilerde 14'ü ağır, 130 kişi yaralanmıştı.
Aradan geçen bunca zaman sonunda, dün karşı karşıya gelen neslin çocukları ve torunları ABD’nin Gazze’deki zulmüne karşı tek yürek olabildiler.
Tüm dünya biliyor ki Amerika’nın desteği olmadan İsrail, Filistin’e karşı böyle bir saldırıyı göze alamazdı. İsrail, ta kuruluşundan bu tarafa çeşitli bahaneleri kullanarak Filistinlileri dar bir alana doğru sıkıştırırken Amerika hep yanlarındaydı. İşin acı tarafı, halklarını baskı altında tutan tüm İslam ülkelerinin Amerikancı ve İsrail yanlısı yöneticileri sırf kendi gelecekleri açısından bu sıkıştırmayı seyrettiler. Halen de seyretmeye devam ediyorlar. Siz bakmayın bizimkilerin de vatan millet edebiyatı yaparak Filistin meselesini iç siyasetin malzemesi haline getirdiklerine.
Dünyada Müslüman olmayan bazı ülkelerin İsrail’e karşı Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda açtıkları “Soykırım” davasına hiçbir Müslüman ülke -biz de dahil- müdahil olmadı. Bu da Müslüman ülkelerin bir ayıbı ve duyarsızlığı değil mi?
Zulme karşı durmayı iç siyasete malzeme etmemek gerektiğini öğrenelim artık. Gerçek insan, zulmün kime yapıldığıyla ilgilenmeden mazlumun yanında durmalı.
Netanyahu’nun ABD Kongresinde söylediklerine geldiğimizde dikkat çeken ifadeler var. Netanyahu, Gazze’nin Refah kentinde “neredeyse hiçbir sivilin hayatını kaybetmediğini” söyleyince koca koca senatörler ayağa kalkıp alkışladılar. Gazze’ye gıda yardımı konusunda “her bir kişi için üç bin kalori yiyecek girmesine izin verildiğini ancak Hamas’ın bunları çaldığını” söyledi. İşin en garibi de Kongre binasının dışındaki protestocuları “İran’ın kullanışlı aptalları” olarak nitelendirmesiydi.
Öylesi bir dünyada yaşıyoruz ki Netanyahu ne kadar inkar etmeye kalkarsa kalksın Gazze’de yaşanan zulmü insanlıktan saklayamaz. Bunu, o alkış yapanlar da biliyor. Ama paranın esareti onları ayağa kaldırmış. Geleceklerini Yahudi sermayesinde görüyorlar. Günü geldiğinde o ayağa kalkanların torunları dedelerinden utanacaklar.
Gün gelir paranın değil insanlığın galip geldiği bir dünya kurulur.