Merhaba Bay Umut Oran ve Bay M. Akif Hamzaçebi!
Sevgili okurlarım ben 54 yıldır basına çeşitli kademelerde hizmet vermiş emekçi bir gazeteciyim. Mesleğime muhabir olarak GÜNAYDIN Gazetesi Doğu Anadolu Temsilcisi olarak Kars-Çıldır’da başladım.
Sonrasında aynı gazetede Yurt Haberler Müdür Yardımcısı, Müdür, Haber Merkezi Müdürü kısa bir süre Genel Yayın Müdürü, sonrasında AKŞAM gazetesine Yazı İşleri Koordinatörü ve Yazı İşleri Müdürü olarak mesleğe devam ederken 1995 yılında HALKIN AVUKATI köşesini yazmaya başladım ve halen gazetemizde devam etmekteyim.
Bu görevlerim süresince Başta Bülent Dikmener Haber Ödülü olmam üzere Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Burhan Felek Hizmet Ödülü ve Sürekli Basın Kartı sahibiyim..
Bunları neden anlattım.
Fetöcü ile birlikte şikayetçiler
Bay Umut Oran ve M. A .Hamzaçebi ile FETÖ’cü ve bir zamanlar Fuat Avni olarak ta bilinen Emniyet müdürü Emrullah Uslu’nun şikayetleri ile 10 yıldır haksız ve gereksiz yere yayınlanan habere dahlim olmadığı, nokta ve virgülün den dahi o günlerde eşimin rahatsızlığı ve vefatı nedeniyle gazetede olmadığım için haberimin olmadığı, işin garip tarafı soruşturma aşamasında ifadelerimiz alınmadan kendimizi hakim karşısında bulmamamız nedeniyle süre gelen bir dava idi.
Soruşturma sırasında savcı ifademize başvurmuş olsaydı haberi yapanı bildirir ve hakim karşısında olmazdım. Ancak mahkeme sürerken o zamanlar Gazetenin Genel Yayın Müdürü Murat Kelkitlioğlu’nun haberle ilgili olduğunu bildirmeme rağmen, ne hikmetse bildirdiğim kişi tanık olarak dinlendi.
Haberi yapan belli yargılanan ben!
Kelkitlioğlu, verdiği ifadede, Cumhurbaşkanımızın Kolombiya ve Bursa Ticaret Odasında yaptığı açıklamalarda kendisine ya da ailesine suikast yapılacağını belirtmiş, sonrasında da Fuat Avni’nin bu konu ile ve 2015 seçimleri ile ilgili olarak Oran ve Hamzaçebi’ye yazdığı Twitter yazışmaları gelince haber yaptığını ve benimde o sıralarda eşimin vefatı nedeniyle gazetede olmadığımı belirtmişti.
Yine ne hikmetse Bay Oran’ın çok met ettiği avukatları, habere yapanı bildirdiğim halde olayın üzerine gitmeyip sanki Cumhurbaşkanımızın kızı Sümeyye’ye Umut Oran’ın suikast yapacağını sürekli işleyerek uydurdukları senaryoya hem kendileri hem de mahkemeyi inandırdılar.
10 yıla yakın süredir süren davada defalarca hem Oran hem de Hamzaçebi ile görüştüm. Kendileri benimle işleri olmadıklarını, beni tanıdıklarını hedeflerinin gazete olduğunu, Oran’ın eşim Şenay Dolu'nun cenazesine parti yöneticileri ile katıldığın ifade etti.
Son yerel seçimlerde Beykoz’dan aday adayı olan Hamzaçebi’ye İstinaf aşamasındaki davayı hatırlatıp, “Şimdi aynı kulvarda yarışıyoruz ama davalıyız” deyince, “Yahu o geldi geçti. Onun icabına bakarız” demişti ama partili arkadaşları Gökhan Zeybek, Kemal Çebi, Turan Aydoğdu ve Gürsel Tekin bile alakasız olduğum halde yargılandığı mı anlattılar ama ikna olmadı. Bir önceki celsede adı geçen müştekilerin avukatları, “Müvekkillerimiz sizin hapis yatmanızı istemez” demelerine karşın davaya devam ettiler.
Ve ben haksız yere dahlim ve bilgim olmayan haberi yapanı da bildirdiğim halde maalesef mahkûm oldum. Sonrasında ne hikmetse Bay Oran kendi sayfasında açıklama yaparak birden demokrasi havarisi olduğunu belirtti.
Yanılıyorsunuz Bay Oran ve Hamzaçebi bir gazeteciyi haksız yere mahkûm ettirdiğiniz için, mahkeme tutanaklarında da olduğu gibi bundan sonra hak. Hukuk ve adaletten, hele hele basın özgürlüğünden bahsetme hakkınız yok. Artık bu hususlar ağzınıza yakışmaz ve ben takipte olacağım.
Savcının mütaalası
Gelelim Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesine atanan savcının verdiği mütalaasına. Dava İstinaftan dönünce ilk duruşmasına gidemedim. 9 Temmuzda yapılan 2. Celseye katıldım ve savunmamı yaparak, habere dahlim olmadığını mahkemeye haberin kimler tarafından yapıldığı, davaya konu haberlerde Bay Oran ve Hamzaçebi’ye şikayetçilere yönelik bir kelime ve cümle hakaret ve iftira içeren cümle olmadığını örnekleri ile anlattık.
Birde baktım Sn. Savcı benim bu anlattıklarımı duymamazlıktan gelerek benim iftira ve hakaretten cezalandırılma mı istedi. “Sn. Savcı iddianamesini ispatlamak durumundasınız hangi kelime ve cümle ile beni suçluyorsunuz örneğiniz var mı?” dememi de kâle almadı ve mahkemenin Hakimi de bana 2 yıl 8 ay ceza verdi. Tabidir ki bitmedi daha bunun İstinafı ve Yargıtayı var.
Tepkiler ve kına meselesi
Mahkemenin bu kararından sonra ne hikmetse Bay Oran ve Hamzaçebi birden demokrasi havarisi oldular. Oran sayfasında bunları hakaretimsi ve aşağılayıcı içeriği de olan cümlelerle açıkladı.
Bunları tasvip etmeyen duyarlı arkadaşlarımda vardı. Bunlardan İstanbul Gazeteciler Derneği önceki Dönem Başkanı Gazeteci-Yazar Mehmet Mert yaptığı açıklamada, “Mustafa abi çok geçmiş olsun maalesef gaddar faşistin kötü niyetli insanların partileri aynı. Hangi siyasi partide olurlarsa olsunlar, kişiye göre adamına göre tavır değiştiriyorlar. Senin canın sağ olsun sen bunları atlatırsın ama onlar mahkûm oldular. Senin gibi bir gazeteciyi mahkum ederek 50 yıldan fazlasını özgür basına adayan, Cumhuriyet’in değerlerine adayan, Atatürk sevdasına adayan, Mustafa Dolu’yu mahkum ettirenler mahkum oldu.” Demiş.
Bir başka okurum Nurettin Aygün, “M.A. Hamzaçebi Grup Başkanı olduğu sırada Çıldır’a geldi. CHP’lilerle görüşmedi CHP’ye oy verenlere adeta zulüm yapan AKP li Belediye başkanını ziyaret edip onun yemeğini yiyerek onure etti.” diyor.
Bazı arkadaşlar, “Abi kına gönderecek misin?” dediler. kınanın ne anlama geldiğini bilmediğim bu ekonomik şartlarda pahalı olduğunu düşündüğümden böylesi bir eyleme girmedim.
Sonuç olarak gözünüz aydın Sn. Demokrasi havarileri Oran Ve Hamzaçebi haksız bir mahkûmiyete uğradım. Hani İstanbul seçimlerinde bir laf söylenmişti ya “Hiçbir şey olmadıysa bile birşey olmuştur” bana bu yargı aşamasında da bir şey oldu gibime geliyor ama, yine de İstinaf ve Yargıtay’a güvenin sonsuz. Sizlerin mutlu olup olmadığını merak ediyor ve hak, hukuk ve adaletten bahs etmenizi öneriyorum.