Normal mi?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Cumhurbaşkanını ziyaretinin ardından Sayın Cumhurbaşkanı da CHP’ye iade-i ziyaret yapınca toplumda birilerinin normalleşme, birilerinin yumuşama dediği süreç konuşulmaya başlanmıştı. Öncelikle şunu belirtmekte fayda var: Toplumun tüm kesimleri, her geçen gün sertleşen siyasal iklimden bıkmış, usanmış durumda. Ne hikmetse iktidarın küçük ortağı normalleşme denen süreçten çok rahatsızlık duymuş olmalı ki büyük ortağına, hem de üst perdeden sitem etti. Büyük ortak, hemen dümeni kıvırdı ve muhalefeti normalleştirmeye çalıştığını, asıl muhalefetin normalleşmesi gerektiğinden bahsetti. Gelinen nokta tam bir siyasal komedi. Siyasi atmosferi yirmi iki senede bu kadar gerginleştirenin muhalefet olduğunu söylemek insanlarımızın aklıyla alay etmektir.
Gelelim CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yalçın Karatepe ile Hazine ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek’in buluşmalarına. Karatepe, 4 saat 15 dakika süren görüşmede Mehmet Şimşek’e dört ana talep ilettiklerini söyledi. Bunların: “Asgari ücrete ara zam verilmesi, emekli aylıklarına ciddi artış yapılması, tarımsal desteklerin artırılması ve vergide adaletsizliğin giderilmesi." olduğunu belirtikten sonra, Mehmet Şimşek’ten aldığı izlenimin hiç de olumlu olmadığını söyledi.
Karatepe’nin bu açıklamasının ardından bir açıklama da hükümet sözcüsü Ömer Çelik yaptı ve: “Gündeme getirilen konular bakanlığın zaten bildiği, bakanlığın üzerinde çalıştığı konular” dedi. O halde vatandaş olarak biz de soruyoruz: Toplumda yaşanan ekonomik sorunları biliyorsunuz da bu sorunların sorumlularını bilmiyor musunuz? Sizlerin yüzüne bu sorunları, nedenlerini, çıkış yollarını haykıran muhalefetin görevi de bu değil mi? Siz istiyorsunuz ki kimse “kral çıplak” demesin.
Oysa “Faiz sebep enflasyon sonuç” denen, iktisat tarihinde olmayan bir ekonomik modelin ülkeyi getirdiği çıkmazdan en fazla etkilenen kesimlerin genel talepleriydi bunlar. Çünkü içinden çıkılmaz hale getirdiğiniz ekonomik darboğaz, toplumun bu kesimlerini yoksullaştırdığı gibi her geçen gün de yoksullaştırmaya devam ediyor. Bu kesimlerin durumu böyle iken mutlu bir azınlık servetine servet kattı. Yoksullaştırılan kesimlerden alınan vergiler, bir avuç yandaşa yasal yollarla aktarıldı. Ülkeye yabancı sermaye gelsin derken yatırımcılar değil tefeciler geldiler. Kur Korumalı Mevduat sistemiyle hazine milyarlarca dolar zarar etti. Dedik ya fakir daha fakirleşirken tefeciler daha da zenginleştiler. Garantili projeler diye tanımlanan, “Yap-işlet-devret” modeliyle üç beş şirkete yaptırılan yollar, köprüler, hastaneler, havaalanları hazineyi boşaltmanın yasal kurumları halini aldılar. Şimdi ise boşalan hazine, garip gurabanın sırtından doldurulmaya çalışılıyor.
Oysa muhalefetin Mehmet Şimşek’e ilettiği talepler, iktidara oy verenlerin de talepleriydi. Yoksulluğa mahkum edilen asgari ücretliler, emekliler, köylüler arasında yıllardır iktidarı desteklemiş yurttaşlarımız da var. Onlar da bu ekonomik durumdan memnun değiller.
Vergisini verenin bedel ödemek zorunda bırakılması, o ülkedeki vergi kaçağını artırır. Kazanandan değil de sabit gelirlilerden aldığınız vergilerle ekonomi düzlüğe çıkamaz. Hazine gelirinin % 68’ini dolaylı vergiler oluşturuyor. KDV, akaryakıt, tekel ürünleri, araç vergisi gibi dolaylı vergileri herkes aynı oranda veriyor zaten. Dolayısıyla servet sahiplerinden servet vergisi alınmıyor. Siz asıl milyarlık ciroya sahip bu şirketlerden vergi alın. Oysa kimlerin vergilerini bir kalemde sildiğinizi yurttaşımız biliyor artık. Kısacası, bırakın yoksul halkı da yarattığınız zenginlerin peşine düşün. İnsanlarımız evine et alamıyor, peynir alamıyor, emeklilerimiz torunlarına harçlık veremiyor, parkta bir bardak çay içemiyor, sizin gözünüz yine de onların boş ceplerinde. Bir avuç yandaşı kazandırmak uğruna ülkeyi bu hale getirdiğinizi kendinize itiraf edin.
Hiç pişkinliğe gerek yok. İktidar sahipleri, muhalefetin dile getirdiği sorunları ve çözüm için sunduğu önerileri dikkate almalılar. Aksi takdirde son seçimlerde ödedikleri bedelin daha da ağırını ödemek zorunda kalacaklar.
Sizce, muhalefetin ortaya koyduğu, halkın sıkıntılarının dile getirildiği bu ekonomik tespitlere iktidarın verdiği: “Bunlar bilindik şeyler.” cevabı çok mu normal?..