Sokak köpekleri
İktidar mensupları, çıkarmak istedikleri yasalarla ilgili kamuoyu yaratmak için ya yandaş basını ya da sosyal medyadaki ne idüğü belli olmayan hesaplar üzerinden suni gündem oluşturuyorlar. Bunu yaparken de neyi nasıl yapmak istediklerini de topluma sunuyorlar.
Son günlerde “sokak köpekleri” meselesi ülkenin birincil sorunuymuş gibi yandaş kanalların en önemli haberi haline gelmiş durumda. Belki de ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıyı toplumun konuşmasının önüne geçmek için yapıyorlar bunu. İnsanlar çöpten ekmek toplarken bizim “sokak köpeklerini” konuşmamızı istiyorlar. Gerçek gündemi unutturmanın yeni yöntemini harekete geçirmişler gibi…
Köylerimizde insanların en sadık dostlarıdır o köpekler. Çobanların sürülerini yabani hayvanlardan koruyandır onlar. Kendilerini sürünün sahibi gibi görürler. Anlayacağınız çobanların en sadık dostlarıdır onlar. Kapısından yal yediği evi kendilerinin gibi korurlar.
Bütün bunlar bilinmiyormuş gibi yandaş televizyon kanalları sürekli köpek saldırısı sonucu yaralanan, ölen, bir yerleri kırılan çocuklarla ilgili haberleri topluma göstererek bunlarla mücadele edilmesi gerektiği, hatta öldürülmelerinin de bu seçeneklerden biri olduğu düşüncesini topluma inandırmaya çalışıyorlar. Sorunu çözmek için arayıp buldukları çözüme bakar mısınız?
Sokak köpeklerinin savunmasız insanlara saldırılarını, çocuklarımızı korkutmalarını elbette hiçbirimiz istemeyiz ama televizyonlarda her gün bunları konuşmak ve görüntüleri paylaşmak insanların bilinçaltında insani duyguların yerine vahşi duyguların almasını sağlamak için yapılıyor gibi geliyor bana.
Şehirlerimizde sokak köpekleri sorunu elbette ki var. Biz de bu sorunu çözmek istiyor muyuz? Evet, istiyoruz. Ama çözüm onların düşündüğü gibi mi olmalı derseniz, orada durmak gerekir.
Bir sorunu çözmek isterken elinizdeki örneklerden yararlanırsınız. İzlenen yol ve yöntemleri bildiğiniz için çözüm daha da kolaylaşır. Sokak köpekleri sorunu dünyanın başka ülkelerinde, başka şehirlerinde de var olmuş ve daha insani ve onların da yaşam hakkına saygılı yöntemlerle çözülmüş. Dünyanın hiçbir yerinde öldürme yönteminin kullanıldığını sanmıyorum. Her nedense bizim aklımıza ilk gelen “öldürme” oluyor. Onları yaşatmak daha zor olduğu için mi öldürmek gibi vahşi kolaycılığa yöneliyoruz?
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 4. Maddesinde: “Yerel yönetimler, gönüllü kuruluşlarla iş birliği içerisinde, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması için hayvan bakımevleri kurarak onların bakımlarını ve tedavilerini sağlar ve eğitim çalışmaları yapar. Ayrıca yerel yönetimler, ilgili karar organının uygun görmesi halinde hayvan hastanesi kurar.” diyor. Yeteri kadar açık ve net, değil mi? Bu kanunun gereği yapılırsa ortada sorun kalır mı?
Öyle anlaşılıyor ki bu kanunun gereği yeteri kadar yapılmamış. 22 yıllık iktidar döneminizde sokak köpeklerinin sayısı 4 milyona ulaşmış. Sayı bu denli artarken neden gerekli önlemleri almadınız? Sorunlar içinden çıkılmaz hale gelince mi aklınıza geldi. Şimdi de “öldürmek” sözünü yumuşatmak için uyutmak demeye başladınız.
Ta başından bu yana herkes görevini gereği gibi yapsaydı bugün bunlardan bahsetmezdik.
Bu konudaki mevcut yasanın gereği gibi işletilmesi gerekirken bu hayvanların “öldürülme ve uyutulma” seçeneğinin yasayla meşru hale getirilmek istenmesinin anlamı nedir? Kısa yoldan sorunu böyle mi çözeceksiniz? Bu yasayı konuşmayı bırakın da ülkenin gerçek sorunlarıyla uğraşın. Belediyelere görevlerini yaptırın, yapmayanlara da yaptırımlar uygulayın. Gerekiyorsa merkezi hükümet olarak belediyelere finansman ve kadro konularında yardımcı olun. Ülkemizin önceliği ekonomi. Başta da emekliler, işçiler ve tarım ve hayvancılıkla uğraşan köylülerimiz. Bu sorunların konuşulmasını örtmenin başka yolunu arayın!..