Normalleşin artık!...
31 Mart seçimlerinin ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaretiyle başlayan ve adına “normalleşme” denilen sürece dair tartışmalar sürüyor. Herkes kendi penceresinden bir şeyler söylüyor. Ne yazık ki bazı siyasiler ise halen durdukları “anormal” noktanın daha da gerisine doğru anormalce yürümeye devam ediyorlar.
Şunu öncelikle belirtelim ki siyaseten normalleşmeden bahsederken mevcut durumun anormalliğinin, yumuşamadan bahsedilirken de sertliğinin varlığı kabul edilmiş demektir. Demek ki ülkemizde siyasal ve toplumsal açıdan anormal bir durum var. Siyasal ve toplumsal ortam sertleşmiş.
Durum böyle olunca sebep sonuç ilişkisini “faiz sebep, enflasyon sonuç” gibi görenlerin penceresinde değişen bir şey yok. Çünkü onların sebep sonuç ilişkisi, tıpkı enflasyonun nedenindeki gibi görünmeye devam ediyor. Ekonomi bilimine aykırılığı, psikoloji bilimine de uygulamaya çalışıyorlar. Belki de psikolojileri bozulmuş. Galiba kaybettikleri seçimi içlerine sindirememişler!..
Ülkemiz siyasetindeki nezaketi ve hoşgörüyü yaşları kırkların altındakilerin görmediklerine ve bilmediklerine eminim. Çünkü onlar AKP’li yirmi iki yıl geçirdiler. Oysa AKP’nin “eski Türkiye” dediği yıllarda, birbirlerine taban tabana zıt siyasetçilerde bile karşılıklı bir anlayış ve hoşgörü vardı. İktidar ve muhalefet liderleri, ülkemizin ve ulusumuzun ortak sorunlarını aynı masa etrafında tartışır, birlikte çözüm önerilerini söylerlerdi. Bugün böyle bir ortamı görmek ve yaşamak ne kadar mümkün olabilir? Yirmi iki senede Türk toplumundaki hoşgörü kültürünü de törpülediler. Bunu bilinçli yaptıklarını sanıyorum. Bu, onların besin kaynağı haline gelmiş. Şayet normalleşme olursa sanki siyasi varlıklarını sürdüremeyecekler. Böyle bir siyasal anlayış olabilir mi?
MHP lideri Devlet Bahçeli grup toplantısında neler söylemiş bakalım:
“Bir şeyin normalleşmesi için evvelemirde anormalliğinin kabulü müttefiken sağlanmalıdır.
Hâlbuki Türkiye’de anormal bir şey yoktur.”
Sayın Bahçeli, Türkiye’de anormal olmayan ne kaldı?
Devam ediyor Bahçeli: “Kaldı ki, siyaset ve yönetimde istikrarın hakim olduğu, hukukun üstünlüğüyle ilgili yasal ve anayasal hükümlerin havi bulunduğu ülkemizde normal olmayan sadece siyasi tellallar, istismar tellakları, inkar ve ihanet taraflarıdır.”
Sayın Bahçeli, anayasa mahkemesi kararlarının dahi uygulanmadığı ülkemizde “Hukukun Üstünlüğü'nden bahsetmek mümkün mü? Sizin gibi düşünmeyenler ihanet içindeler mi yani? Muhalefeti ihanetle suçlamak bu kadar kolay olmamalı. Hatta bütün siyasiler anayasa mahkemesinin kararlarının neden uygulanmadığını yüksek perdeden dillendirmeli.
Son olarak da şunları söylüyor Devlet Bahçeli: “Yumuşamadan bahis açılıyorsa, böyle bir şeye ihtiyaç hissediliyorsa, ilk önce neyin sert, nelerin sertlik ihtiva ettiği açıklığa kavuşmalıdır. Elbette kutuplaşalım ve kavgaya tutuşalım demiyoruz. Elbette tokalaşmak varken, yumruklarımızı sıkalım da demiyoruz. Fakat normalleşme ve yumuşama kelimelerini her meselenin başına iliştirip milli haklarımızdan, milli varlığımızdan, milli kimliğimizden, egemen çıkarlarımızdan, Türk ve Türkiye yüzyılı hedeflerimizden ödün isteniyorsa, hiç kimse boşuna çabalamasın, bizim böylesi uçuk kaçık ve garabet yumuşamaya karnımız tok, yüzümüz de dönüktür. Normalleşmesi, milli ve ahlaki normlara uyması gereken muhalefet partileridir.”
Sayın Bahçeli, sizin yumruğunuz hep sıkılı. Ayrıca hiç merak etmeyin milli haklarımızdan, milli varlığımızdan, milli kimliğimizden, egemen çıkarlarımızdan hiçbir Türk vatandaşı ödün vermez. Unutmayın ki bir evde en adil olması gerekenler öncelikle ebeveynlerdir. Yani o evi yönetme konumunda olanlardır. Kısacası bu ülkede en adil olması gerekenler öncelikle siz ve ortağınızdır. Varlığınızı sürdürme aracı olarak anormalliği değil normalleşmeyi kullanın.
“Eski Türkiye” diye diye kırklı yaşlara kadar olanların düşüncelerini etkileyebileceğinizi sanıyorsunuz ama onların birçoğu da araştırıp görüyor sizin anlattıklarınızın hiç de gerçeği yansıtmadığını. Bilgi çağında bir şeyleri gizlemek imkansız artık. Bunlar Z kuşağının yetişkinleri. Cin gibiler. Arşivlerden çıkarıp insanın önüne koyuyorlar ses ve görüntüleri…
Hani bir söz vardır: Söz uçar yazı kalır, diye. Bu çağda yazının yanına görüntü de eklendi artık…
Unutulmamalıdır ki günümüz Türkiye’sinde her zamankinden daha çok yumuşamaya ve normalleşmeye ihtiyaç var. Açın yumruklarınızı da size uzanan elleri sıkın artık…