Avrasya'da ekonomi politiğin bugünü ve geleceği
Bu konuda 3 şeye değinmek istiyorum:
- Dünyanın gidişatı
- Türkiye'nin konumu
- Esenyurt'umuzun bu gidişat ve konum içerisindeki durumu
Dünyanın gidişatı 20. yüzyılın son çeyreğinde değişti.
- 1970'li yıllarda çok uluslu şirketlerin kurulması,
- 1980'li yıllarda uzayla iletişim devrimin gerçekleşmesi,
- 1990'lı yıllarda SSCB'nin dağılması ile dünya tek kutuplu hale geldi.
Askerî, siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan yeni bir konsept doğdu. Dünya bir yönden küreselleşmenin etkisine girerken öbür yandan kendi içindeki çatışmalarla çok kutupluluğa doğru yol aldı.
Örneğin, Japon kökenli ABD'li profesör Fukuyama bu gidişi liberalizmin egemenliği ve tarihin sonu olarak ilan ederken Huntington buna itiraz ederek 'Medeniyetler Çatışması' tezini ortaya attı. Bu iki tezin de kendine göre haklı yönleri olduğu gibi yanlış ve eksik yönleri var, simdi bu tartışmaya girmeyeceğim.
Ama sunu rahatlıkla söyleyebilirim: Dünya artık tek kutuplu değil, mevcut durum artık sadece küreselleşme kavramıyla açıklanmayacak kadar sofistike ve karmaşık hale geldi.
Türkiye'nin konumu demokrasi ve ekonomi bakımından tam ortada bulunuyor. Demokratik açıdan bir boylam çizdiğimizde Türkiye'den geçiyor. Doğudan bakınca Türkiye Batılı bir ülke görünümünde iken Batıdan bakınca da Doğulu bir ülke gibi görünüyor.
Kuzey-Güney aksı için de durum aynı bir enlem çizildiğinde ülkenin ortasından geçiyor. Kuzey ülkeleri zengin olarak addedilirken Güney ülkeleri fakir adlandırılıyor. Ne garip ki ekonomik olarak biz de tam araftayız, tıpkı demokrasi açısından olduğu gibi. Hem zenginimiz çok hem de fakirimiz. Çok partili sisteme geçildikten sonra demokrasimiz on senede bir askeri darbe ve müdahalelerle kesintiye uğrasa bile bu konudaki kararlı yolculuğumuz sürüyor. Dolayısıyla hem demokrasi hem de ekonomi açısından tam bir geçiş süreci içerisindeyiz.
Peki, ne yapmak gerekiyor?
Bizim demokrasi yürüyüşümüzü Avrupa Birliği standartlarına yükseltmemiz gerekirken, ekonomik olarak da dünyanın 10-15 gelişmiş ülkesi arasına girmemiz gerekiyor. Bu da yapısal sorunlarımızı çözmekle olur. Bu yapısal sorunların başında da hukuk ve demokrasi meseleleri geliyor.
Esenyurt'a gelince:
Burada enlerin şehri Esenyurt'umuz da yıllarca yanlış yönetilmenin sonucu birçok sorunla karşı karşıya kalmış.
Şöyle ki;
- Esenyurt demografik olarak büyümüş ama dönüşmemiş,
- Ekonomik olarak üretim gücüne rağmen sanayi şehri kimliği edinememiş,
- Sosyokültürel olarak da kente gelen hemşehrilerimiz kentsel dinamiklerden yeterince yararlanamadıkları için dönüşememiş arada kalmışlardır. Diğer bir deyişle kentleşme problemleri ile birlikte kentlileşme de tam olarak gerçekleşememiştir.
Bu her bir başlığı bir iki cümleyle açıklamak gerekirse şunlar söylenebilir:
Demografik değişmeye baktığımızda şunları görüyoruz;
1989'da Esenyurt nüfusu 50 bin civarında bir belde iken 2009 yılında ilçe olduğu zamana kadar nüfusu 7,5 kat artarak 373 bine ulaşmıştır. Asıl dramatik artış ve çarpık kentleşme bundan sonra başlamıştır.
2009 ile 2019 arasındaki 10 yıllık sürede yıllık %10 nüfus artışı ile nüfusumuz 373 binden bir milyona ulaşmıştır. Şehrin idari ve yerel organizasyonu dramatik göç dalgalar ve hızlı nüfus artışına hazırlıksız yakalandığı için idare, hizmetlerin üstesinden gelememiş, yönetenler adeta acz içinde kalmıştır.
Bu hızlı ve vahşi büyüme alt yapı, üst yapı sorunları ile birlikte çarpık kentleşmeyi de hızlandırmıştır.
Öte yandan ekonomik olarak şehrimiz belirgin ve baskın bir kimliğe sahip olmamış. Türkiye GSMH'nın %7'sini biz ürettiğimiz halde, İstanbul'un sanayisinin %26'si Esenyurt'ta olduğu halde, Esenyurt bir sanayi şehri olarak tanınmamış, başka negatif algılarla Türkiye'nin gündemine gelmiştir.
Ne ki ve ne yazık ki sosyokültürel olarak da bu dönüşüm gerçekleşmemistir. Büyük umutlarla köylerinden kopup şehre gelenler, yeterli kentsel olanaklara sahip olamadıkları için köylü olmaktan çıkmış kentli de olamamış arada kalmıştır. Bugün kent(lerimiz)in çeperlerinde yaşanan en büyük trajedi, bu arada kalma durumudur. Arada kalma durumu, dezavantajlı olma durumunu daha da artırmıştır. Öyle ki Esenyurt'ta zaman içinde bir ad altında üç Esenyurt ortaya çıkmıştır.
Bir tarafta Avrupa dalga boyunda imkânlara sahip bir kent yer alırken öbür tarafta Bangladeş’i andıran alanlar oluşmuştur. Ortada ise ucuz konut rantına kanarak gelen emeklilerin kenti oluşmuştur.
Esenyurt'un bu cendereden behemehâl çıkması lazım. Bu konuda belediye olarak üstümüze düşeni yapmaya hazırız ve yapacağız. Bunun için hedefler koyduk. Bu hedeflere ulaşabilmek için projeler hazırlıyoruz. Bu projeleri uygulayarak hedeflerimizi gerçekleştirecek kadrolar oluşturuyoruz.
Simdi kısaca bazı hedeflerimizi paylaşarak bu konuşmayı sonlandırmak istiyorum.
Birinci temel hedefimiz 81 ilden göçün olduğu, 101 ülkeden insanın yaşadığı (ve adeta bir küçük Birleşmiş Milletler olan) Esenyurt'u bir 'Barış ve Kardeşlik Şehri' haline getirmektir.
İkinci olarak temiz, ulaşılabilir ve yeni bir Esenyurt idealimiz var. Ulaşımı, altyapı ve üstyapı sorunları çözülmüş, imarı düzgün bir Esenyurt. Bir şehrin anayasası o şehrin imar planıdır. İmar ve planı delik deşik edilmiş bir kentle karşı karşıyayız. Bu sorunların üstesinden gelmek için calişmaya başladık.
Üçüncü olarak "Zararın neresinden dönülürse kârdır." misali biz, bundan sonra imarı düzgün olan bir Esenyurt yaratacağız. Bu çerçevede rantçı değil, halkçı belediyecilik şiarımızı hayata geçireceğiz.
Dördüncü olarak en büyük hedefim, kültür ve sanata susamış Esenyurt'umuzu kültür, sanat ve sporun başkenti yapmaktır. Ayrıca biz yoksul kitlesi en çok olan bir kentiz. Bu yüzden Esenyurt'u sosyal belediyeciliğin kalbi haline getirmek istiyoruz. Ayrıca göçten kaynaklanan motivasyonu harekete geçirmek, en büyük avantajımız olan genç nüfusu nitelikli hale getirmek, kadına ve çocuklara gereken önemi vermek boynumuzun borcudur. Kadınlar bizim mor çizgimizdir. Kadın varsa hayat var, kadın varsa Esenyurt var. Bunun bilincindeyiz.
Son olarak en güçlü yanımız olan üretim gücümüzü büyüteceğiz. "Matematik Köyü" projemizin üzerine bir 'Silikon Vadisi' inşa etmek en büyük hayâlimiz. Katma değeri güçlü yanlarımızı daha da güçlendireceğiz, böylece zayıf yanlarımızı elimine ederek, negatif olan imajı da düzelterek Esenyurt'u 21. yüzyıla hazır hale getireceğiz.
Burada temel şiarımız, Esenyurt'u yüksek katma değerli ürünlerin ihraç edildiği bir üs haline getirmek. Ayrıca, yarattığımız katma değerlerin tabana yayılmasını sağlamak.
Bu çerçevede İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve onun değerli başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu ile iş birliği ve uyum içinde çalışmamız, kentimize hizmet olarak yansıyacak ve değer katacaktır.
Sonuç itibariyle temel hedefimiz, sorunlarımızı gerek üretimimizi ve refahımızı artırmak, yaratılan refahın adil bölüşümüne refakat etmek ve bütün bunları toplumsal barış ve huzur ortamı içinde gerçekleştirmek.
Bunun için çalışıyoruz. Esenyurt halkıyla birlikte bunu başaracağımıza olan inancımız tamdır.