Panderma Vapuru
Ülkemizin yüzüncü yılında 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nı coşkuyla kutladık. Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı sayılan 19 Mayıs 1919, tarihimizin dönüm noktası olarak kabul edilir. İstiklal mücadelemizin sembol başlangıcıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, 19 Mayıs 1919’da Samsun’da başlattığı bağımsızlık hareketi, Türk milletinin gücü ve desteği neticesinde başarıyla sonuçlanmış ve milli mücadelenin her safhası dünya tarihine damgasını vuracak kadar ses getirmiştir.
Bir vapur düşünün milletin ve ulusun kaderini değiştirecek. Kararlılığın cesaretin ve mücadelenin simgesi olacak. 1878 yılında İskoçya’da yolcu ve yük vapuru olarak inşa edilen vapurun bir milletin kaderini değiştireceğini kim bile bilirdi? İskoçya’dan Yunanistan’a satılan vapur 12 Aralık 1891 tarihinde kaza sonucu batmış, aynı yıl içerisinde yüzdürülüp İstanbul Rama Derasimo firmasına satılarak İstanbul Limanına kayıt edilmişti. “Panderma” ismiyle ülkemize gelen vapur 1894 tarihinde Osmanlı idaresine geçiyor "Bandırma" adını alıyordu. Ve “Küllerinden doğmak” deyiminin karşılığı olarak tarihe yazılacaktı.
48 metre boyutunda bir vapurla, günlerden 16 Mayıs 1919 Cuma günü öğleden sonra İstanbul Galata Rıhtımından Mustafa Kemal Paşa ve maiyetindeki 18 arkadaşıyla hareket ederek 19 Mayıs 1919 Pazartesi sabahı saat sekiz civarında Samsun Tütün iskelesine ulaştılar. Karadeniz’in derin ve dalgalı sularında bu boyutta bir vapurla üç gün seyahat etmenin adı cesaret, kararlılık ve azimden başka bir şey değildi. İşte Böyle başladı Cumhuriyetin inşası.
Koca Türk devleti Osmanlı, 200 yıllık gerileme döneminin sonuna gelmiş, direncini kaybetmiş, aldığı borçları savaş masraflarına, maaşlara, bahşişlere, saray inşaatlarına gömmüş, faizleri bile ödeyemez hale gelmişti. Mali sistem çökmüş hal böyle olunca da birlik ve dirlik kalmamıştı. Yeniden bir kurtuluş meşalesi yakılmalıydı. Çünkü; Türk Milleti çalışkandı, zekiydi ve tarihinde kimseye boyun eğmemiş ve eğmeyecekti. Milleti milli birlik ve beraberlikte güçlükleri yenmesini bilmişti. Ve çünkü Türk Milleti'nin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale müspet ilimdi.
Mustafa Kemal’in yeni hayatı, 1919 Mayısının 19’uncu günü Samsun’da Anadolu’ya ayak basmasıyla başladı. “Ben, 1919 yılı mayısı içinde Samsun'a çıktığım gün elimde maddi hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk milletinin soyluluğundan doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu ulusal kuvvete, bu Türk milletine güvenerek işe başladım.” Atamız bu cümlelerle anlatıyordu o özgürlük meşalesinin yandığı zamanları. Yurdun dört bir yanı düşman işgalinde ve Mustafa Kemalin başını çektiği, inanmış bir avuç vatanperver, ölümü göze alarak hiçbir donanıma sahip olmayan bir vapurla milletinin geleceği için samsuna ayak basıyordu.
Günümüzde bakıyorum; Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı almış başını gidiyor. Atatürk büstleri parçalanıyor, kurumlarda Atatürk resimleri ters asılıyor, Türkiye Cumhuriyeti ibaresi tabelalardan kaldırılıyor. “Osmanlı torunuyuz” diyerek ahkam kesenler, geçek Osmanlı torunlarının hangi ülkelerde, nerede ve nasıl zevk-i Sefa içinde yaşadıklarına bir baksınlar. Cumhuriyetin 100. Yılında, halen Osmanlı’nın çöküş dönemindeki anlaşmaların vebalini ödüyoruz. Ege kıyılarında peşkeş çektiğimiz adalarımıza vizesiz ayak basamıyoruz.
Nihayetinde “eskimeyen eskilerden” olan Bandırma vapuru 1923’de Türkiye Seyr-i Sefain İdaresi'ne devredildi. 1924'de hizmet dışı bırakıldı. 1925'de Türkiye Seyr-i Sefain İdaresi'nin kararıyla Haliç, Balat Köprübaşı Bereket Sokağı sahilindeki gemi hurdacısı Hüseyin İlhami Söker'e satıldı ve sökülerek yok edildi. 1999 tarihinde Samsun il genel meclisinin aldığı kararla, Bandırma Vapurunun aslına uygun bir kopyası yeniden inşa edildi. Yolunuz Samsun’a düşerse tarihe tanıklık etmek için mutlaka Gemi Müze ve Milli Mücadele Açık Hava Müzesini ziyaret edin. Gerçeği olmasa dahi “keşke o vapurda bende olsaydım” diyeceğiniz, o günkü heyecanı kalbinizde hissedebileceğiniz bir tarihe yolculuk sizleri bekliyor.
Sağlıcakla…