1 Mayıs işçinin emekçinin ve özgürlüğün bayramı
İşçi ve emekçi bayramının başlangıcı 1856 yılında Avustralya'nın Melbourne de, inşaat ve taş işçilerinin çalışma saatlerinin azaltılması için başlattıkları protestolara kadar uzanır.
Arkasından ABD'nin Chicago kentindeki tekstil işçilerinin 1886 da başlattıkları mücadeleye destek için, ABD’nin büyük şehirlerinde 5 binden fazla grev ilan edildi. Polis ve işçi çatışmaları üç gün sürdü. Bu sırada 4 işçi hayatını kaybederken, çok sayıda işçi yaralandı. Sonrasında greve öncülük eden sendikacılardan 4’ü idam edilirken, dördü de ağır hapse mahkum edildi.
1889’da Milletler Arası İşçi Kardeşliği Teşkilatı’nın Paris Kongresi’nde 1 Mayıs “İşçilerin Ortak Bayramı” olarak kabul edildi.
ÜLKEMİZDEKİ DURUM
İşçi bayramı Osmanlı döneminde ilk kez 1911 yılında Selanik'te tütün, pamuk ve liman işçileri tarafından kutlandı. Daha sonra 1912 yılında İstanbul’da kutlandı. Arkasından 1. Cihan Harbi ve Kurtuluş Savaşları nedeniyle 1921 yılına kadar kutlanmadı.
1925 yılında çıkarılan “Takriri Sükûn Kanunu” ile 1935 yılına kadar kutlanması yasaklandı. 27 Mayıs 1935 yılında, “Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkındaki Kanun” ile 1 Mayıs Bahar Bayramı olarak adlandırıldı.
Ülkemizde ilk açık 1 Mayıs Emeğin Bayramı 1975 yılında Tepebaşı’nda bir gazinoda kutlandı. O günden sonra hep bu bayrama katıldım. Yasaklı günlerde işçi ve emekçiler bir araya gelmedi ama, gazeteci kimliğimle hep Taksim’e uğradım.
TAKSİM MEYDANI
1 Mayıs’ın benim için çok önemli, Öncelikle İşçinin Emekçinin Bayramı. Sonrasında ise benim doğum günüm. Bu nedenle mümkün olduğunca doğum günümü ya meydanlarda bayram yapan emekçilerle ya da gazetede basın emekçisi olan arkadaşlarımla kutladım.
Taksim meydanında kutlamayı çok seviyordum. Bilindiği gibi ne hikmetse Taksim Meydanı yasaklı hale getirildi. Geçtiğimiz yıllarda ve günümüzde Taksim öyle bir savunmaya hazırlanmış ki, değil oraya gitmek kuş olsan üzerinden uçmak bile neredeyse mümkün değil.
Unkapanı, Karaköy, Dolmabahçe, Şişli, Kasımpaşa yani değil Taksim Beyoğlu’na gitmek mümkün değil. Tüm yollar kapalı, metro ve toplu taşıma araçları giremiyor. Neymiş efendim orada olay çıkarsa esnaf ve halk zarar görürmüş. Onlar bu yasaklarla zaten göreceğini görüyor.
Devletin yapacağı; oraya gelip taleplerini dillendiren, sonrasında da şarki, türkü söyleyip, davul zurna ile kardeşlik bağları ile halaylar çekip dağılacak olan katılımcıların can güvenliğini sağlamak olmalıdır. Özgür olmayan özgürlük ve emek bayramının da düşünülmesi gerekir.
KANLI 1 MAYIS
1 Mayıs denilince ilk akla gelen 1977 yılı Taksim katliamı olur. İşte o gün basın emekçisi olarak bende orada o kanlı meydan daydım. O yıl mensubu olduğum Günaydın gazetesi muhabiri olarak bayramı izleme görevi verilenlerden birisiydim. İşin garip tarafı o günlerde sosyal demokrat olan, rahmetli Mehmet Barlas ile izledim. Fotoğraflarını çektim.
Büyük bir coşku ile geçen işçi ve emekçilerin haykırmaları meydanı inletirken, Tarlabaşı, Elmadağ, Dolmabahçe, İstiklal ve Sıraselviler yönünden gelen emekçiler meydan dolu olduğu için alana gelemiyor ve bulundukları yerlerde kutlamaya katılıyordu.
Biz gazeteciler Gezi parkı tarafında kurulmuş bir platform da alana hakim vaziyetin deydik. Bizim önümüzde Töreni düzenleyen DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler ve diğer sendikacılar ve davetli protokol vardı.
Konuşmalar yapılırken, işçi ve emekçinin milyona yaklaşan ve kenetlenmiş hali kimin hoşuna gitmediğini bilmediğimiz ve o gün bu gün de bilinmeyen bu güçler, kime hizmet ediyor, kimlerin maşası veya kiralık katilleri iseler, Sular İdaresinin üstünden ve o zamanki adıyla İntercontinental otelinden açılan ateşle büyük bir panik başladı.
Meydan, ana baba gününe adeta mahşeri andıran bir görüntüye dönerken, polis panzerleri sirenler çalarak meydana girince inlemeler daha da artıyor ve meydan can pazarına dönüyordu. Açılan ateşle yaralanan ya da ölenleri görenler, büyük bir panik ile kaçayım derken Kazancı sokağının başında ezilerek can verdiler. O kanlı Mayıs ta orada 34 emekçi can verirken, 136 emekçi de yaralanmıştı.
Taksim Meydanı bu nedenle 1 Mayıs için simge haline geldi. Sonradan emekçiden ve emeğin birleşmesinden çekinenler tarafından 1 Mayıslarda Taksim’e çıkmak yasaklandı. Zamanla muhasaradaki bir kale gibi savunuldu ve meydan açılmadı.
Sonra 12 Eylül darbecileri tarafından bayram olmaktan çıkarıldı. Aradan geçen 30 yıl sonra 2009 da 1 Mayıs yeniden “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kabul edildi. Daha sonrasında ise yine bu günkü gibi, 1 Mayıslarda işçiye emekçiye ve halka Taksim Meydanı’na girmesine izin verilmedi. Bu yıl ise İstanbul’da adeta sokağa çıkma yasağına benzer bir uygulama ile değil Taksim Beyoğlu'na çıkmak yasaklandı. Neredeyse Taksim’den bahsetmek sile yasaklanacaktı.
BAYRAM MESAJIM: Bugün, işçinin emekçinin üreticinin bayramı, benimde doğum günüm. Bu vesile ile Tüm çalışanların ezilmemesi ve haklarının alınması dilek ve temennim ile Yaşasın İşçinin Emekçinin 1 Mayıs Bayramı. Bu özel gün ve bayramı kutlayan herkese selam olsun.