Kapılar açıldı, kapılar aralandı
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünün yaptığı bilgilendirmeye göre üniversitenin Beyazıt kampüsü halka açıldı. Rektörlük tarafından yapılan “duvarsız üniversite”, “açık kapı, açık bilim” tanımlamalarıyla birlikte dileyen kişiler üniversiteye giriş yaparak ziyaretçi olmaya başlamışlardı geçtiğimiz günlerde.
Bu kararın ardından gerek yerli vatandaşlar gerekse turistler üniversiteye ziyaretlere başladılar. Rektörlük binası, amfiler, her yer ziyaretçilerle doldu taştı. Banklarda oturup dinlenen insanlar, binaların içerisine girip ders izleyen insanlar, ders esnasında öğrencilerin fotoğraflarını çeken insanlarla bir araya gelmiş oldu öğrenciler böylece. Doğal olarak fotoğraflarının çekilmesini istemeyen öğrencilerle ziyaretçi vatandaşlar arasında gerginlikler yaşandı.
Öğrenciler tarafından sosyal medyada paylaşılan görüntüler sonucunda karara zaten verilen tepki çığ gibi büyüdü. Bunun üzerine üniversitenin öğrencileri “İÜ müze değil okul” etiketli bir kampanya başlattı ve kararın geri çekilmesini istediler. Bu tepkilerin ardından rektörlük kararını geri çekmedi fakat ziyaret şartlarına bir takım kısıtlamalar getirdi. Yerleşke ziyaretinde eğitim ve idari işleyişi bozmayacak şekilde sadece kampüs bahçesine ziyaretlerin yapılabileceği ve bu ziyaretlerin hafta içi 13:00 – 16:00 saatleri arasında yapılabileceği belirtildi.
Peki neden? Akıl tutulması değil de nedir bu durum? Ne demek bu? Her erlini kolunu sallayıp randevu alan üniversiteye giriş yapabilecek demek. Kimdir, necidir, hırsız mıdır, katil midir, sapık mıdır nereden bileceksiniz. Bu öğrencilerin can sağlığı nasıl korunacak? Oluşabilecek tehlikelere karşı öğrenciler nasıl korunacak? İster amfiye giriş yapsın, isterse bahçeye. Bu öğrencilerin başına bir iş gelirse kim verecek hesabını? Güvenlik kaygısı sadece öğrencileri için de değil, akademisyenler ve çalışanlar için de gerekli tabi ki. Daha geçen seneye kadar üniversite öğrencilerinin fakülteler arası geçişlerine bile izin vermeyen rektörlüğün bu sene tarihi binasını halka açması gerçekten inanılır gibi değil.
Üniversiteleri müzeye, türbeye, bahçeye çevirmeye çalışmanın amacı nedir tam olarak? “Açık kapı, açık bilim” tanımlaması bahçeye, amfiye, binaya giriş yapan ziyaretçilerin “aydınlanacağını”, kendini bilime adayacağını, falan mı düşünüyorsunuz? Madem çok girmek istiyor ziyaretçiler üniversiteye bir zahmet çalışsınlar, belirli bir başarı göstersinler de öğrenci olarak giriş yapabilsinler.