Tesla’nın Uyandırma Servisi
Bir kurgu içinde yaşarken gerçekliğe uyanmaya çalışıyorduk en son. Her hafta farklı gerçekliklerden bahsettik. Bu haftanın gerçeği insanlığın ilerleyişinin mihenk taşlarından birisi olsun istedim.
“Nicola Tesla”
Floresan lambalarını sanayiden 40 yıl önce bulması ve kullanması, alternatif akım, radyo, uzaktan kumanda, x-ray, manyetik rezonans yani MR, Tesla bobini, elektrikli motor ve kablosuz elektrik gibi 700 patentiyle dünyanın en çok patente sahip kişisi olan Nicola Tesla gerçek bir dahi, buluş ve bilim insanıydı. Ampülü buldu; Thomas Edison elinden çaldı. Radyoyu buldu; Guglielmo Marconi patentini aldı. Laboratuvarı yakıldı, çalışmaları elinden alındı, buluşlarına yatırımcı bulamadı, sonra çalışmalarının başkalarının adına patentlenerek çıkarıldıklarını gördü.
Okulda bize elektriğin mucidi Thomas Edison diye öğretildi. Tesla’nın adı geçmedi neredeyse o yıllarda. Gözünü açmaya başlayan insanlar son yıllarda Tesla’yı duymaya başladılar. Bazıları adını duymaya, bazıları adını kullanmaya, bazıları da onu anlamaya başladı. Ben anlamaya başlayanlardanım. Ölenlerden kimi görmek isterdin sorusuna sayacağım ilk 3 isimden birisidir kendisi. Kalan isimlerden bir diğeri olan ulu Atam ise demiştir ki; “Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir; fikirlerimi ve duygularımı hissediyorsanız bu kafidir”.
Aynı onun bu güzel sözü gibi düşündüm ben de… Tesla’yı göremesem de fikirlerini anlayayım o halde dedim. Ve ne oldu biliyor musunuz?
Anladım.
“Evrenin gizemini anlamak istiyorsanız enerji, frekans, titreşim cinsinden düşünün”
O zaman ne anladım gelin sizinle bunu paylaşayım;
Evreni kainatı anlamak mı istiyorsun? O halde önce frekans nedir bunu anlamalısın. Frekans; bir olayın 1 saniye içinde hangi sıklıkla, kaç defa tekrarlandığının ölçümüdür.
Bilim adamları bulmuşlardır ki; evren ve evrendeki her şey bir enerjidir. Eğer bir enerjiyse o halde bir frekansı vardır. Yani sen de evrende ki her şey gibi bir enerjisin ve bir frekansın var. Yani saniyede kaç kere ne sıklıkla titreştiğin önem arz ediyor.
Hatta sistemin önem verdiği tek şey de bu aslında.
Çünkü hayatında ki her şey bu titreşime bağlı olarak şekilleniyor. Titreşimin azsa, frekansın düşükse hastalıklar, sıkıntılar, negatif algılar ve olgular hayatına girmeye başlıyor. Frekansın yüksek olduğunda ise sana yakın frekansta olan kişilerle rezone olmaya başlıyorsun. Yani başına gelen olaylar, kişiler ve hatta senin düşüncelerini işleme şeklin bile buna göre şekilleniyor.
Düşük frekansta olduğun sürece hayatına hep bu frekanslardaki olayları ve insanları çektiğini anlıyorsun. Ayrıca “günah” diye dillendirilen olguların özünde yatan nedenin düşük frekansa sebebiyet vermesi olduğunu anlıyorsun. Mesela hırsızlık eyleminden bahsedelim. Çalma anı değildir frekansları etkileyen; ondan sonra yaşayacağın ve senin bile göremeyeceğin vicdan azabın sebebiyle frekansından birim kaybetmen ya da malı çalınan kişinin üzüntüyle frekansının düşmesidir.
Günahın sebebi onun yapılma hali değil yapıldıktan sonra yaydığı etkileridir. Adımlarımızı, bunun etkilerini düşünerek atmamız bizi “günah”a sokmamaya yani aslında frekansımızın düşmemesine sebep olacaktır. Günah diye adlandırılan tüm kavramların içini açtığımızda frekans düşüklüğünden gelen öz kavramları görebiliriz. Ancak bunu bir köşe yazısında tek tek açmak uzun olacaktır. Bunu hayat boyu yapmayı tercih etmek belki de sizin hayat stiliniz haline gelebilir…
İşte Tesla bunu görmüştür. Frekansımızı, ışığımızı algılama noktasına ermiştir. Aslında sistemi çözmüştür kelimenin tam manasıyla. Evrendeki her şey frekanstır. Ve bu olayları algılayış şekillerimiz onların bizde ki frekanslarını şekillendirir. Bunu anladığın an ezbere yaşamayı bırakırsın, frekansına sahip çıkmaya başlarsın, frekansını korumak ve yüksek tutmak için çalışmalar yapmaya başlarsın, önlemler alırsın. Ve bu da seni hakikate götüren yol olmaya başlar. Yani Tesla’yı sadece ampülü, radyoyu bulan birisi olarak düşünmeyi bırakırsın. Tesla aslında uyanışa giden yolu bulmuştur. Yeter ki Atamızın sözünü kalbimizle idrak edelim. İnsanları değil onların içlerindeki fikirleri ve duyguları hissedelim, anlayalım.
Kendimizi tanıyalım, kendimizi keşfedelim ve anlayalım. Bir insanın kendisini keşfetmesi öyle herkesin yapabileceği bir şey değildir. Bu hem çok kolaydır hem de zordur. Bu ilk önce kendini keşfetmeyi isteyebilecek seviyeye gelmek ile ilgilidir. Bu seviyeye ise sadece frekansınızı yüksek tutarak gelebilirsiniz. Kendinizi ve evreni frekans olarak düşündüğünüzde anlayabilirsiniz.
Tesla’yı anladığınızda anlayabilirsiniz…