Geleceğe Dönüş
Tüm tarihler boyunca insanlar hep arayıştaydı.
Kendinden büyük olanı, göksel olanı aradı. Bazen kendilerine tanrı dediler, bazen gök gürültüsüne, bazen ateşe, bazen güneşe, bazen aya..
Bir yaratıcı arayışı hep daim oldu. Bu bazen Pagan inancı haline geldi, bazen Gök Tengri, semavi dinler, spiritüel düşünceler hatta bilim…
Hepsi aynı şeyi arıyordu aslında. Arayıp da ucundan yakalayanlara uyanmış dediler, aymış dediler. Uyanmak için ölmeden önce ölmek gerek dendi hep Sufizmde.
Ve öyle bir döneme geldik ki asırlar sonra bu öğretiler kitleler halinde derin anlamlarıyla anlanmaya başlandı ya da en azından çalışıldı.
Yeni çağ öyle güzel geldi ki;
Oku, ezberle, anlamını bilme, sorgulama, kabullen dininden çıkarmaya başladı bizleri.
Artık herkes inandığı şeye gerçekten inanmak istiyor oldu, sorgulamaya başladı geç kalınmış olsa da; geç olması, hiç olmamasından iyidir dendi..
Birbirimizin kitaplarını okudukça gördük; birbirimizin öğretilerini anladıkça benzerliklerini, paralelliklerini hatta aynılıklarını idrak ettik.
Sonunda ayrışmanın bittiği, muhakemenin başladığı bir döneme geldik. “Buddhi” bir döneme geldik ne mutlu bize.
Uyanışların arttığı, birlik ve bütünlük bilincinin dalga dalga yayıldığı ve yayılacağı bir döneme başladık. Her yerde birlik, her yerde bütünlük hakim oldu.
Kimseyi kimseden büyük görmeden, ayrı görmeden, karşıdakinin bizim başka bir parçamız olduğunu idrak etmeye başladık.
Farklı halleri deneyimleyen bir bütünün parçaları olduğumuzu anlayıp, diğer parçalarımıza “benim gibi değilsin” diye kızmaları bıraktık. Birlikte büyüdük..
Genişleme olarak büyümedik, içerik olarak büyüdük.
Tüm dinler tek bir inanç haline geldi, sevgi dinine dönüştü. Bir adım sonramızı düşünürken hep kolektife nasıl faydası oluru düşünmeye başladık. Denizler temizlendi yavaş yavaş, sular berraklaştı, sudaki hayat yine zenginleşti. Kuşlar rahat bir nefes aldı. Hayvanlar özgürce doğanın tadını çıkartmaya başladı. İnsanların gözleri huzur dolmaya başladı. Tüm dünyada vizeler kalktı. İnsanlar rahatlıkla başka ülkeleri ziyaret etmeye başladılar. Yeni kültürler tanıdık, kültür alışverişleri yaptık. Ne de iyi geldi bize bu dönem…
Savaşlar bitti. Çocuklar gülmeye başladı, yine güvenle sokaklarda caddelerde özgürce oynamaya başladılar. Büyükler az maaşla ay sonunu nasıl getireceğiz diye düşünmeyi bıraktı. Tüm dünya, dünyanın bize verdiği nimetlerin farkına vardı; bunları sevgiyle ve eşitçe paylaşmaya başladı. Afrika Erasmusla öğrenci kabul etmeye başladı. Hem okumak hem de oranın kültürünü öğrenmek için giden öğrencilerin sayısı arttı. Tüm ülkeler kalkınma seviyesinde az çok birbirine yakındı artık. Eğitim sistemi tüm dünyada kontrol edilir oldu. Ezbere dayalı değil, muhakeme ile, sevgi ile verilen hayat okulları haline geldi. Her yerde tekrar köy enstitüleri açıldı. Şehirlerdeki nüfus sayıları düşmeye başladı. İnsanlar köylerine dönüp bağ bahçesiyle, tarımla ilgilenmek istedi yine. Bolluğu bereketi çoktu toprakların. GDO’lu yiyecekler tüm dünyada yasaklandı. Herkes doğal ve natural beslenmeye başladı eski dönemlerdeki gibi. Hastalıklar azaldı. Kanserin tedavisini sonunda açıkladılar ve ücretsiz olarak hastalar tedavi edildi. Tüm hanelere mutluluk hakim olmaya başladı. Barış, sevgi, birlik ve bütünlük hakim olmaya başladı.
Yıl kaçtan mı yazıyorum?
Bilmem belki 2030 belki 2040
Neden olmasın… İsteyin olur diyorlardı, isteyelim olsun o halde.
Yeni yılın ilk yazısı geleceğe dönüşten olsun.
Uyanışla başladık yazıya ve yeni bir yıla. Uyanarak devam etsin; kitlelerle, ülkelerle.
Ütopik dediklerimizin gerçek olduğu bir yıl neden olmasın. Uyanmak çok zor değil, gözlerimizi açmamız yeter.