Var Mısın Ki Yok Olmaktan Korkuyorsun?
Türk bir ailenin çocuğu olarak 870’te dünyaya gelen Farabi, hayatı boyunca felsefe, botanik, matematik, müzik ve mantık alanında sayısız eserler kaleme aldı. Filozofları ve bilim insanlarını derinden etkilemiş, akımların ve icatların ilham kaynağı olmuştur.
Farabi’nin “Var mısın ki yok olmaktan korkuyorsun?” sorusunun üzerinden bin yüz elli yıl geçmiş. O günden bugüne Ne Farabi, ne ailesi ve arkadaşları ne yaşadığı ev ne de kullandığı eşyalar kaldı. Zamanla yok olup gittiler. Yok olmayan, yaşamaya devam eden şeyler ise Farabi’nin geride bıraktığı eserleri ve araştırmaları oldu. Bunca çabalamayı sadece kendisi için, kendi yararı için yapsaydı, insanlar faydalanmamış olsalardı eserlerinden bilgilerinden, tanıma şansımız olur muydu Farabi’yi?
İnsanın dünyayı güzelleştirmek gibi bir gayesi olmalı. Bunun yolu da ilk olarak insanın kendisini güzelleştirmesinden geçer. Kendini anlamayan bir insanın, diğer insanlar ve yaşadığı hayatı anlamayacağı gibi, kendisini güzelleştirmeyen bir insanın da çevresini ve yaşadığı dünyayı güzelleştirmesi mümkün değildir. İnsanın güzelliği derken yüz güzelliği değil tabii ki, insan ahlakını sağlamlaştırdığında, ilmini güçlendirdiğinde ve canlılar için faydalı olabildiğinde güzelleşiyor.
İnsanın bildiklerini paylaşması, anlatması ve öğretmesi ilmin zekatıdır der Farabi.
Öylece yok olup gitmek istemiyorsa insan, dünyevi hırsları bir kenara bırakıp, bencillikten kurtularak, gerçekte niçin var olduğunu unutmadan, çok geç olmadan aslında var olma sebebinin kendisi olmadığının farkına varmalı!
Bir Şaman öğretisi şöyle der;
Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz.
Nehirler kendi suyunu içemez.
Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez.
Güneş kendisi için ısıtmaz.
Ay kendisi için parlamaz.
Çiçekler kendileri için kokmaz.
Toprak kendisi için doğurmaz .
Rüzgar kendisi için esmez.
Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz.
Doğanın anayasasında ilk madde şudur: Her şey birbiri için yaşar.
Birbiri için yaşamak doğanın kanunudur.
Ben “biz” olduğumuz zaman “ben” olurum.
Ben, “ben” olduğum için “sen” sensin.