Akdeniz mutfağı
Dünyada kendini kabul ettirmiş mutfaklar vardır. Bu mutfakların dünyada gelişmesi ve yayılması bazen yaşam ve ticareti faaliyetleri sürdürmek için ihtiyaç olması sonucunda oluşmuş, bazen ise hobi veya damak zevkleri katkı sağlamıştır ve bu yüzden oluşmuştur. Bu mutfaklardan biri de dünya çapında kendini kabul ettirmiş, ün salmış, zengin Akdeniz mutfağıdır.
Akdeniz mutfağı, ifadesi adından da anlaşılacağı gibi Akdeniz çevresindeki ülkelerin sofra ve yemek kültürlerini tanımlamak için kullanılır. Bölgesinin konumu itibariyle, Ege, Güneydoğu, İç Anadolu ve Doğu Anadolu’dan mutfaklarından etkilenmiş geniş bir yemek kültürüne sahiptir. Mağrip mutfağı, Levant mutfağı, Türk mutfağı, Yunan mutfağı, İtalyan mutfağı ve İspanyol mutfağı bu kültürün içerisinde yer alır. Coğrafi anlamda çok geniş bir alana yayılan, köklü bir tarihe de sahip Akdeniz mutfağı, büyük bir çeşitliliğe sahiptir.
Akdeniz mutfağının tarihsel gelişimi antik dönemde yaşamış olan insanların kaynak arayışı, göçleri ve savaşları ile sağlanmıştır. Akdeniz; Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının kesiştiği bir nokta olmasından dolayı tarih boyunca bir ticaret merkezi görevi gördü. Tüm bu kültür alışverişleri, göçler, ticaret ve keşifler farklı toplumların birbirinden etkilenmesine sebep olup Akdeniz mutfağının şekillenmesini sağladı.
Akdeniz mutfağında besin değeri açısından zengin, düşük kalorili meyve ve sebzeleri bolca barındıran öğünler ile beslenmeye önem verilir. Süt ürünleri, kırmızı et ve kümes hayvanları Akdeniz tipi beslenmeye dahildir tabii ki fakat ölçülü tüketim koşuluyla. Genellikle tahıl, zeytinyağı, sebze ve meyve, süt ve süt ürünleri, sayıca az olmakla birlikte baharat, şarap ve balığa dayanır. Zeytinyağı, Akdeniz mutfağında sık kullanılır. Zaten iklimi sayesinde zeytin yetiştiriciliğine elverişli yapısı da bulunmaktadır.
Dolayısı ile Akdeniz kültüründeki mutfakların oldukça sağlıklı ve dengeli bir beslenmeye dayandığını söylemek mümkündür. Hatta bazı araştırmalara göre Akdeniz tarzı beslenmenin, şişmanlık yapmadığı, kansere, kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucu, Alzheimer gibi zihinsel rahatsızlıklara karşı koruyan bir beslenme biçimi olduğu söyleniyor.
Denize olan kıyıları sayesinde Akdeniz beslenme alışkanlıklarının şekillenmesinde bir başka etken ise deniz ürünleridir. Deniz kıyısına uzak olan, deniz kıyısı verimsiz olan bazı bölgeler ve zamanla sığır, keçi gibi hayvanların evcilleştirilmesinden sonra deniz ürünlerinin tüketimi günümüze kıyasla tüketimi azalmıştır. Bu nedenle bu bölgeler genellikle tahıllar, et yemekleri ve kebaplar tüketmiştir.
Genel özellikler ve ortak noktalar olmasına rağmen bölgesel farklılıklarda görebiliyoruz. Üç bölgede bulunan, Güney Avrupa, Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika olarak Akdeniz mutfağında da bu farklılıkların olması beklendik bir şey. Örneklendirmek gerekirse, Türkiye, Yunanistan, Suriye, Lübnan, Filistin ve Mısır’ı kapsayan Doğu Akdeniz’de yemeklerde süt ürünleri ortak ve yaygın şekilde kullanılmaktadır. Bir diğer örnek ise, İtalya, Güney Fransa ve İspanya’nın içinde bulunduğu Güney Avrupa mutfağı. Bu mutfakta Doğu Akdeniz mutfak kültüründen esinlenerek, kuzu ve keçi etlerinin, ayrıca sarımsak domatese çokça kullanıldığını görüp, karşılaşabiliriz. Ayrıca maydanoz, sumak, nane ve limon suyu gibi lezzetler de Akdeniz yemeklerini özelleştiren sos ve baharatlar arasında yer alır. Baharatları en çok kullanan bölge olan Kuzey Afrika’yı örnek verebiliriz. Özellikle kimyon, kişniş, safran, kırmızı biber ve tarçın yaygın olarak kullanılır. Et ürünleri kullanarak yapılan yemekler Kuzey Afrika mutfaklarında sıklıkla bulunur.
Geçmişte yaşanan, mecbur kalınan faaliyetler sonucunda, bölgeler ve toplumlar sayesinde kültürler oluşmakta. Günümüzde de bu kültürler sayesinde gelişiyor ve dünyamızı çeşitlendiriyoruz. Bu kültürlerden etkilenen örneklerden biri de mutfaklarımız. Yemek yeme, beslenme ihtiyacımız devam ettikçe süphesiz mutfak kültürlerimiz de bizimle sonsuza dek yaşamaya ve gelişmeye devam edecektir.