Barok’a karşı Neoklasizim
Sanatı hayatımızın her anında isteyerek veya is-temeyerek kullanıyor, şahit oluyoruz. Geçmişin önemli sanat akımları bugün etkisini hala farklı kullanım alanlarında karşımıza çıkarıyor. İşte, neoklasik akım da günümüzde etkisi devam eden akımlardan biri.
Neoklasizim; 18. yüzyılın ikinci yarısında başla-yan bir akım. Ve o dönem sıklıkla kullanılan Barok ve Rokoko sanatının aşırı süslemelerine tepki olarak ortaya çıkan mimari bir akımdır. Tabii bu akımın başlamasında kimin faydası olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Neoklasizim akımı İtalyan mimar An-drea Palladio tarafından esinlenildi.
Sanatçılar ve mimarlar, 18. Yüzyıl ile geçmişi ka-rıştırarak neoklasik akımın doğmasını sağlıyorlar. Doğuş amacı; sadeliğe dönüş. Diğer bir deyişle bu sanat hareketinin amacı, klasik tarzı hatırlatmak. Çünkü kelime anlamı olarak tanımlarsak “neo” ke-limesi “yeni” anlamına geliyor yani ‘’yeni eskiler’’ anlamını taşımaktadır. Yani üzerinden uzun bir zaman geçse dahi hala özgün halini taşıyarak her döneme hitap edebiliyor. Eğer evinizde, ofisinizde, tarzınızda değişiklik yapmak ve hem klasikleri hem modernliği aynı anda yaşamak istiyorum derseniz şüphesiz tercih edebileceğiniz bir akım.
Neoklasizm’in etkilerini özellikle en fazla görülen sanat kolu mimarlıktır. Kendinden önceki ağır ve süslü üslupların aksine sade ve yenilikçi bir mimari akımdır. Neoklasik tarz da klasik sütunlar, formlar ve çizgiler sadeliği sağlamak için oldukça önemlidir. Gereksiz detaylara asla yer yok. Binalar, duvarlar-daki görsel tasarımlar, dengeli yani simetrik tasarla-nır. Ayrıca günümüze nazaran daha çok anıtsal yapı tarzına tanık oluyoruz geçmişte. Genellikle büyük binalar tercih edilerek inşa edilmiştir. Şunu da be-lirtmek gerekir ki sadeliğine rağmen bu akımı kulla-nırken dikkat etmeniz gereken konu şu; her ayrıntıyı en ince detayına kadar düşünmeniz gerekiyor. Çünkü en küçük uyumsuzluk göze çabucak batar ve bütün tasarım fikrini bozmaya yeter.
Ülkemizde de neoklasik tarz ve mimariye örnek-ler verebiliriz. Türkiye’de en ünlü ve en çok bilinen üç adet yapı bulunmakta. İlk olarak Türkiye’nin en eski ve neoklasik mimarinin önde gelen örneklerin-den biri olan İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin ana bi-nasını söyleyebiliriz. Yapı 19 yüzyılda, 4 dikey sütun ve sütunların birleştirildiği noktada bir üçgen form bulunacak şekilde inşa edilmiştir. Bir diğer örnek 1960 yılında tamamlanan III. TBMM’dir. Sütunlar, yumuşak bir şekilde binanın ön cephesinde yer al-maktadır. Yapı Avusturyalı Mimar Clemens Holzme-ister ve yardımcısı Ziya Payzın tarafından inşa edilmiştir. Neoklasik mimariye örnek son bir diğer yapı ise Nusretiye Camii’nin yanında bulunan Top-hane Saat Kulesi ya da diğer adıyla Nusretiye Saat Kulesi’dir.
Çamlıca Camii, Tayyare Apartmanları, İzmir Borsa Sarayı, İzmir Saat Kulesi, Esma Sultan Ya-lısı, Çocuk Sarayı Apartmanı, Erzurum Oteli Türki-ye’deki Neoklasik akımın ülkemizdeki bir diğer örneklerindendir.
Günlük hayatta yaşadığımız alanları şekillendir-mek veya geleceğe eserler bırakmak için ilham aldı-ğımız zevklerden biri de mimari akımlar ve tasarımlardır. Neoklasik akım geçmişin sanatını keş-fedip, ilham alarak kendi zamanımıza uyarlamak, kullanmak adına bize harika bir fırsat sunuyor.