Kundalini Uyanışı
Günün konusuna geçmeden önce, dünün konusu; ömrümüzün konusu olan 29 Ekim cumhuriyet bayramımızı kutluyor, Atamızı ve silah arkadaşlarını saygı ve minnetle anıyorum. Nice 100 yıllara!..
Bugünün konusuna dönecek olursak, son dönemde çokça merak edilen ve her yerde karşımıza çıkan “Kundalini Uyanışı”ndan bahsetmek istiyorum.
Çok duymaya başladık bu kelimeyi.. Peki nedir bu Kundalini? Yeni türetilen bir şey mi de, kimse bilmezken şimdi herkesin dilinde?
Uyanışa geçmeden önce kundalininin ne olduğunu bir ele alalım. Kundalini hepimizin içinde olan, kuyruk sokumunda, kök çakrada uyuduğuna inanılan bir dişil enerji formudur. Bunun anlamı sadece kadınlarda vardır ya da onlarda uyanır demek değildir tabi ki. Hepimiz shiva (eril) ve shakti (dişil) enerjiyle birlikte doğarız. Aynı doğada var olan her şey gibi. Her maddenin kutupları vardır. Eksi ve artı kutuplar maddenin alıcı ve verici yani eril ve dişil yönlerini gösterir. İnsan ruhunun ve insan bedeninin de kutupları aynı böyle çalışır. Shiva enerjimiz bizim bilincimizdir. Ve o zaten uyanık haldedir. Shakti enerjimizinse çoğu kişide uyuduğuna inanılır. Shiva ve Shakti ying yangdır, güneş ve aydır, aydınlık ve karanlıktır… Tam bir bütünlük için biri olmazsa diğeri de olmaz.
Şuşumna adıyla bilinen omurgamız bizim en büyük ve temel enerji kanalımızdır. Uyuyan shakti bu kanal boyunca kendini aşağı bırakır ve sarmal bir şekilde kök çakrada uyur. Sarmal bir şekilde olması ve uyanışının yılan hareketlerine benzemesi sebebiyle; “uyuyan yılan” olarak tanımlanır.
Uyuyan yılanın uyanma sebebi bazen hayatımızı etkileyen önemli bir olayın ardından olabileceği gibi bazen de nefes egzersizleri, meditasyon, mantralar, Kundalini Yoga ve Kriya’larla gerçekleşebilir. Tabiki bunları yapınca uyanacağının garantisi yok:)
Peki kundalininin uyandığını nasıl hissederiz ?
Pratiklerle uyanış genellikle uzun bir yoldur. Tam bir uyanmadan bahsediyorsak eğer bu öyle kolay benimsenebilecek, hemen olabilecek ya da adapte olunabilecek bir şey değildir. Uyanma dünyayı başka bir gözle görmektir; renkleri, insanları, enerjileri farklı bir şekilde algılama, Matrix’in dışına çıkmaktır. Uyandığında shakti tüm omurga boyunca yükselir ve Sahasrara'ya ulaşır. Shiva’nın yanına varır ve bitmeyen danslarına başlarlar... Böylece tamamlanırız, yüksek benliğimizle bağlantıya geçmiş oluruz.
Uyanmaya başlayış sonrası gözlemleyebileceklerimiz ise; sosyal ortamlardan kopma, iş alanı, şehir ya da ülke gibi hayatımızın temellerini oluşturan öğelerde büyük değişiklikler, içe kapanma, bedensel olarak titreme ya da kas seğirmeleri, omurga boyunca sıcaklık ya da soğukluk hissiyatı, her iki burun deliğinin de tamamen açık olması, lüsid rüyalar, hissiyatın kuvvetlenmesi, hayvansal gıdaları kendiliğinden bırakma, algı ve anlayışta büyük değişiklikler…
Bu uyanış iki seansla, birkaç pratikle kolayca olacak şey değildir tabi ki. Olsa Tibet, Nepal, Hindistan dağlarında keşişler bu pratiklere, bu uyanışa tüm ömürlerini adamazlardı.
Önemli olan uyanıp uyanmadığına takılmadan bu ilerleme sürecinin tadını çıkartmak. Kundalini uyanışı zaten her anın tadına varmak, üretken olmak, yaratmaktır..
Siz de bu uyanış yolundaki pratiklere başlamak istiyorsanız ilk tavsiyem nefes çalışmaları ve meditasyon olacaktır.