Bir Dolandırıcılık Meselesi
Son haftalarda ülke gündemini meşgul eden –ki bana göre gündemde kalması olayların açığa çıkması açısından önemli- konulardan birisi de sosyal medya fenomenlerinin dolandırıcılıkları.
İlk olay hepinizin bildiği üzere Dilan Polat-Engin Polat çifti hakkında. Son zamanlarda sosyal medyada çokça dolaşan şaşaalı ve abartılı lüks hayatlarını adeta insanların gözüne sokarcasına yaşayan bu çift çeşitli sosyal mecralarda oldukça popüler. Öyle ki insanlar takım tutar gibi bu çiftin tarafılar. Çeşit çeşit lüks arabalar, satın alınan uçaklar, saçlara takılan Eurolar, düğünlerde gelinlere takılan çöp torbası dolusu paralar derken işin rengi başka çıkmaya başladı. Bir televizyon programına katılan Dilan Polat günlük harcadığı 750 bin liradan, aylık yaptığı milyonlarca liralık yardımlardan bahsettikten sonra tabi ki işin ehli ekonomistler ufak çaplı bir hesapla kazanılması gereken parayı ve ödenmesi gereken vergiyi minik bir hesapladı. Öyle böyle paralar değil ortada dolaşan rakamlar. Hal böyle olunca olay avukatların dikkatini çekti ve Polatların şirketleri minik bir araştırılmaya başladı. Avukat Feyza Altun ve Gazeteci Seher Yaşayacak’ın peşine düştüğü olayın ardından neler çıktı neler. Son olarak MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) çiftin şirketlerinde inceleme başlattı. İddialara göre kara para aklamaktan vergi kaçırmaya milyonlarca liralık bir açık söz konusu. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı konu ile ilgili yaptığı açıklamada çiftin yurtdışına çıkış yasağı olduğu ve tüm mal varlıklarına el konulduğu bilgisine yer verdi.
Bir başka hikaye de sosyal medyada var böyle tipler adıyla bilinen Kıvanç Talu ve eşi Beril Talu’yla ilgili. İddialar çiftin arkadaşlarından kuaförlerine, evdeki yardımcılarından tanıdıklarına kadar 100 milyon liralık para toplayıp yurtdışına kaçtıkları yönünde. Hatta kaçmadan önce evlerinde bir parti verdikleri de söylenenler arasında. Bu çiftimizse reklam sektöründe saadet zinciri benzeri bir sistem kuruyor ve bir süre yatırımlarının karşılığını alan mağdurlar en sonunda Taluların ortadan kaybolmasıyla gerçeklerle acı bir şekilde karşılaşıyor. Geçen haftadan beri haber alınmayan çift sırra kadem basmış durumda. Bakalım önümüzdeki günler neler gösterecek.
Gelelim asıl meseleye: Bu kadar kolay mı?
Milyonların, lüks arabaların, evlerin, uçakların Eurolardan taçların sergilendiği bu sosyal medya “fenomenleri” nasıl oluyor da bunca zaman hayatlarına bu şekilde devam edebiliyor? Gerçekten kandırmak, kandırılmak bu kadar mı kolay? Sorgulamak bu kadar mı zor? Sosyal medyada görünürlüğü bu kadar fazla diye insanların hemen güvenilir sıfatı mı vermeliyiz bu insanlara? Hatta ve hatta ilk çiftimiz için konuşursak nasıl bunca gerçeğe rağmen bu kadar “taraftar” toplayabiliyor. Kısa bir sosyal medya araştırması yaparsanız kendilerini hala savunan onlarca hesap, kişi bulabilirsiniz. Biz bu kadar paraya tapan bir toplum muyuz? Devletin, insanların kandırıldığını bile bile bu insanların peşinden koşacak kadar mı aşığız paraya? Hem de bizim bile olmayan paraya.
Bu davaların sonucu ne olur bilinmez zaman gösterecek. Daha bir yerlerde bu işleri yapıp alkışlanan kaç insan var bilmiyoruz ya da kaçı ortaya çıkacak ve yargılanacak bilinmez…