Gerçeğe odaklanmak
TV'de bir film izliyordum. Filmin bir sahnesinde örgüt lideri vücuduna bombalar bağladığı çocuğu motive etmek için ; "UNUTMA GENÇ ADAM BİZ SADECE VE SADECE GERÇEĞE ODAKLANIRIZ VE GERÇEK İÇİN SAVAŞIRIZ" diyordu. İslam ve terörü özdeşleştiren filmlerden biri olduğu için devamını izlemedim. Fakat çocuğa söylenen o cümle beynime çivi gibi çakıldı.
Evet.. Gerçeğe odaklanmak ne demekti?
Felsefe, gerçeği aramaktır derler. Doğrusu yüzyıllardır filozofların arayıp durduğu GERÇEK üzerinde ukalalık edecek değilim. Ama gördüğüm bir şey var ki, o da İslam dünyası hemen her alanda gerçeğe değil GERÇEK DIŞINA ODAKLANIYOR. Ne kendi gerçeğinin ne de üzerinde yaşadığı Dünya gerçeklerinin farkında.. Farkında olsa bile, gerçeği örtüp GERÇEK DIŞINA ODAKLANMAK geleneği oluşmuş sanki. Gerçeğe yalan, yalana gerçek olarak bakmaya ayarlı herkes..
Koca Osmanlı İmparatorluğu nasıl dağıldı? Üç kıtada hükümran olmuş cihanşumul bir devlet miydi ? Yoksa imparatorluktan koparılan devletlerin iddia ettiği gibi sömürgeci bir devlet miydi ? Sömürgeciyse nesini sömürmüştü o toprakların ? Sanayi devrimini niçin ıskaladı ?
Asya'dan itibaren ilk çağlardan beri kurulan Türk devletleri... Dört halifeden itibaren kurulan devletler, yaşanan olaylar...
Toplumsal gerçekliği nedir İslam Dünyasının ? Bilim ve teknoloji ne durumda bu coğrafyada? Felsefe, sanat ne alemdedir?
"Bana dinden bahset" desen en güvendiğin insana.. İnadına gerçek dışına odaklanır, din dışı hurafeler anlatır .. .
Ekonomi... Bütün gerikalmışlığın suçu kolayca DIŞ GÜÇLERİN üstüne yıkılır.. Avuç dolusu paralarla dış güçlerden aldığı silahlarla birbirini yok etmenin hazzıyla avunur. Fert başına düşen milli gelir, fert başına düşen kağıt ve elektrik tüketimi.. Fert başına düşen borç.. Gelir dağılımındaki eşitsizlik.. Ekonomi uzmanlarının fantazilerinden ibarettir sanki.
Okulunda ilim, mahkemesinde adalet, üretiminde kalite, tarlasında bereket yoktur ama yoksul halkların ultra zengin kralları, şeyhleri, emirleri, başkanları vardır.
Tuhaf olan ise, GERÇEK DIŞI avuntular ile kolayca mutlu olunabiyor olmasıdır.
Bu arada batı dünyasının da içinde bulunduğu derin krizlerden söz edilebilir. Doğrusu, onlar kendi krizleriyle yüzleşmekten çekinmez. Vietnam savaşı hakkında, köle ticareti hakkında, sömürge ülkelerinde yapılan insanlık dışı uygulamalar hakkında, Hitler ve ikinci dünya savaşı hakkında ne çok film yapılmış, ne çok kitap yazılmıştır. Bizim derdimiz kendi aynamıza bakabilmek, kendi GERÇEĞİMİZLE yüzleşebilmek olmalıdır.
Gerçek dışına odaklanmak cahiliye tünelinde karanlığa saplanıp kalmaktır. Bu karanlıkta ise bolca terör örgütü ürer ve bu örgütleri DIŞ GÜÇLER de kolayca kullanır. Ve binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce ölür ölür ölürüz. Gövdeler doldurur Akdenizin dibini.. Bebek kanlarıyla sulanır çöller. Bize de bol bol mızıklanmak düşer. Son İsrail - Filistin savaşı medeni bildiğimiz dünyanın ve islam aleminin ciğerine röntgen aynası tutmuştur.
Mukadder Başeğmez