Kadınlarımız...
Birkaç gündür sosyal medyada dolaşan (yine) kadına şiddet videoları kan donduracak seviyede. Videoların birinde Esenyurtta gündüz vakti bir adam bir kadına uyguladığı şiddet sonrası sürükleye sürükleye arabaya bindiriyor. Üstelik videoya çekildiğini anladığı an videoyu çeken kişiyede küfür ve tehditler savuruyor. Bir diğer video ise Mersinde bir dükkanın güvenlik kameralarına yansıyor. Adam kadını tekmeliyor, yumrukluyor ve sürüklüyor.
Seneler içinde giderek artan kadına şiddet vakaları artık kadınlarımızı günden güne daha tedirgin hale getiriyor. Kılık kıyafetlerinden tutun, evlerine girip çıktıkları saate kadar diken üzerinde yaşıyor durumdalar.
Çok değil bundan beş on sene önce diledikleri hayatı diledikleri şekilde yaşıyor, diledikleri gibi giyinip diledikleri gibi gülüyor, diledikleri gibi eğleniyorlarken bilinçaltında bile kendi kendilerine uyguladıkları bir otokontrol mekanizması geliştirmiş gibi gözüküyorlar.
Tüm bunların yanı sıra şiddet gösterenlerin hatta katil zanlılarının bile herhangi caydırıcı bir ceza almıyor oluşları kadınların bu gibi durumlarda kendilerini daha çaresiz hissetmelerine sebep olurken herhangi bir güvenlik gücüne bile başvurmayı gereksiz buluyorlar.
Tüm bunlara sebebiyet veren etkenlerin ilki ataerkil bir toplum olduğumuz gerçeğidir. Daha yaşamın ilk yıllarında kız çocuklarına gösterilen davranış ve tepkilerin erkek çocuklara gösterilen davranış ve tepkilere oranla birbirinen çok farklı oluşu yaşamın ilerleyen yıllarında bu şekilde büyütülen çocukların karşı cinse bakış açılarını çok fazla etkilediği gerçeği ortadadır. Zaman içerisinde kadınlara giyinmeyi, gülmeyi, gezmeyi, eğlenmeyi ve hatta çalışmayı çok gören erkeklerden ve toplum ne der endişesi taşıyıp, giyimini, gezmesini, gülmesini ve çalışmasını bir lütuf gibi gösteren erkeklerle yaşamak zorunda bırakılan kadınlardan oluştu aileler ve toplumlar.
Bununla birlikte “ortadoğulaşmanın”, toplumun değişen demografik yapısının da kadına şiddet olaylarının artmasında büyük bir payı olduğunu kabul etmek gerekir. Ülkedeki arap kökenli mülteci sayısının fazlalığı yetmiyormuş gibi sınırlarımızdan orantısız geçen kaçak erkek göçmen sayısı kadınların tedirginliklerini arttırdığı gibi zaten var olan erkek egemen toplum anlayışımızı negatif yönde etkiliyor ve etkilemeye devam edecek gibi gözüküyor.
Toplum olarak kadına bakış açımızı değiştirmedikçe ve devlet olarak tüm bu şiddet olaylarının önüne geçecek önlemler alınmadıkça bizler sosyal medyada bu tür olayları daha çok izleyeceğiz ve yine bizler ilerleyen zamanlarda sokaklarda bu tür olaylara daha çok şahit olacağız.
Unutmayalım, Türkiye Atatürk’ün “Ey kahraman Türk kadını, sen yerlerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.” Dediği vatandır. Burası Hazreti Muhammed’in “Sizin hayırlınız kadınlara hayırlı olandır” inancıyla yaşayan insanların toprağıdır.