En eski pandemi “Cehalet”
Hepimize ilham olabilecek Japon kültüründe afetler ve doğa hakkındaki yaklaşımlardan bazıları şöyle:
“Shinto efsanesinde Susawo’nun kız kardeşi güneş tanrıçası, mağarasından çıkıp dünyayı aydınlattığı zaman 8 milyon adet kutsal varlık mutluluktan hep birlikte dans etmeye başladıklarında yer sallanıyor, yani deprem oluyor.”
“Yangınlar konusunda da Japon kültürünün ilginç bir yaklaşımı var. Yangınları tabiatın kendisini yenileme gayreti olarak gördüklerinden ve kendilerinin de bu yenilenmenin bir parçası olması gerektiğine inandıklarından, geleneksel ev tasarımlarını yangın olduğunda ortamın bir an önce yanıp ortadan kalkması üzerine yapmışlar.”
“Nitekim uzun yıllar boyunca volkanik patlamalar sıkça olmuştur ama Japonlar; dağın bu patlamalarını ilahi bir işaret, tabiatın yenilenmesi ve sevdikleri bazı ruhların kendilerini tabiat aracılığıyla ifade etmeleri olarak görmüşlerdir. Çünkü Japonlar, duygularını bu şekilde dışa vuran tabiat ile uyumlu denge içinde bir yaşam sürmeleri gerektiğini düşünüyor.”
Türkiye’de ve dünyada çoğu insan hala mağara döneminden kalma, gökyüzünde yaşayan bir tanrıyı kızdırdıkları tanrının bazen bir uyarı bazen bir ceza olarak dünyayı salladığına filan inanıyor.
Daha kötüsü artan sel ve yangınların karşısında “Doğa intikamını alıyor” diye tabiata liseli ergen muamelesi çekilmesi…
Japon inanç ve kültürüyle karşılaştırınca toplumun hayatlarımıza nasıl yön verdiğiyle yüzleşmek; dünyanın başına gelmiş ve gelebilecek en büyük salgın cehalet!
GALLER BİR SIĞINAK ÜLKESİDİR
Gezi döneminde Galler’e iltica eden Mehmet Ali Alabora, Galler Mülteci Konseyi yardım filminin yönetmenliğini yaptı ve “Wales is a Nation of Sanctuary” (Galler Bir Sığınak Ülkesidir) isimli film İngiltere’de yılın en hayırsever filmi ödülünü aldı. Kısa film, Britanya hükümetinin sınırlardan geçişi güçleştirmek için tasarladığı “Vatandaşlık ve Sınırlar Yasası” planına karşı çıkıyor.
Ülkemizin hasret kaldığı değerli aktör, tüm dünyada gündem olan ödül konuşmasında:
“Ben bir mülteciyim. Sen de bir mülteci olabilirsin üstelik bu çok yakında olabilir; dünyanın herhangi bir yerinde sadece iklim krizi yüzünden ya da sadece yaşanan bir deprem yüzünden olabilir. Mülteciler hakkında konuştığumuzda, onları soyut birer figürlermiş ya da istatistiklermiş gibi düşünüp konuşuyoruz. ‘Onlar mülteci değil onlar insan! Ayrı ayrı bireyler’! Bu sınır yasası sizin için yemekler yapan ya da birlikte kart oynadığınız ya da sizin için şiirler yazan arkadaşlarınızın da bir anda ortadan kaybolabilmesi anlamına geliyor. Ve biz bunu istemiyoruz! Ben, aslen Türkiye’denim. Deprem yaşandığında ilk hafta boyunca herkes dünyanın en iyi insanıydı. Kriz zamanlarında her şeyi unuturuz. Kimliklerimizi, ülkelerimizi, nereden geldiğimizi unutur ve sadece birbirimize yardım ederiz. Bizi insan yapan budur.” diyor.
Yardım filminin adını youtube’a yazarak izleyebilirsiniz. 1 dklık filmde evinde kanepesinde otururken, elinde sebze poşetiyle otobüs durağında beklerken, bir gösteri yaparken birdenbire görüntüleri kaybolan mültecileri görüyorsunuz. Ayrıca bir donate yani bağış linki paylaşılıyor videonun açıklamasında.