Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı az bulutlu
15°
Ara

Asrın depremi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Asrın depremi

Özellikle deprem yağma olayları ile yağmacılara karşı polisin ve/veya halkın ölçüsüz refleksi ve bunların olası sonuçları ile yıkılan bina müteahhitlerinin tutuklanmasının hukuki sonuçlarının irdelenmesi gerekiyor. Çünkü her iki konu da kendi içerisinde birçok tehlikeyi barındırmaktadır.
Haberlerden takip edebildiğimiz kadarı ile Deprem bölgesinde çok sayıda yağma olayı olmakta ve bu yağmacılara uygulanan şiddet görüntüleri sosyal medyada paylaşılmaktadır. Eğer bunlar gerçekse çok vahim bir durum, çok tehlikeli bir süreç… Eminim bir çoğunuz bu görüntüleri görmüş ve içten içe “Oh olsun şerefsize böyle bir günde yağmacılık yapılır mı?” diye düşünmüştür ama kazın ayağı öyle değil, o şiddeti yapanlar yağmacılardan daha ağır bir suç işliyorlar, aslında farkında olmadan devleti tehdit ediyorlar, öyle ya, ceza vermek/ cezalandırmak devletin tek elinde bulunan bir yetkidir.
İşin diğer yönü de: kimin yağmacı olduğu, o suçu işleyip işlemediği ve/veya işlediyse bile hangi saikle işlediği konularında karar verecek olan kurum mahkemelerdir. Bir polis, bir jandarma, ne hakla kendisini savcı yerine / hâkim yerine koyabilir? Bu anayasal düzene baş kaldırıdır! Bu bir isyandır! O görüntülerdeki kolluk kuvveti mensupları hatta onların amirleri, suçu iştirak halinde işlemiş sayılırlar. Bir amir, memurunun yaptığı ve yapmadığı her şeyden sorumludur.
Öte yandan, toplumsal olarak her felaket sonrası hep birlikte suçu birilerine yıkmayı da çok severiz ve depremde de genellikle müteahhitler en kolay hedeftir. Biraz basında da yer aldığı zaman bu yargısız infaz bir linç halini alır. Düzce depreminde binlerce ev yıkılmıştı ama hatırladığım kadarı ile Veli Göçer diye biri tutuklanmıştı, sanırım şimdilerde hala müteahhitlik yapıyor. Bu sefer galiba üç beş müteahhidi biraz yatıracaklar. Esasen, bu hususta Düzce depremine kadar gitmeye de gerek yok, Van depreminde tutuklanan müteahhitlerin kaçı, ne kadar süre ile cezalandırıldı? Yoksa, göz göre göre katledilen canların bedeli, para cezasına çevrilerek mi ödendi? 
Ama şöyle bir gerçek de var: müteahhidi suçladığımız suç türü de iştirak halinde işlenebilen suç türlerindendir. Yani, inşaatın mühendisi, kalfası, yapı denetim görevlisi ve daha da önemlisi devletin bürokratı olmadan müteahhit bu suçu işleyemez. Ne hikmetse, tutuklanan bir tane bile bürokrat duymadık, Düzce depreminde de duymamıştık ve eminim ki, bundan sonra yaşanacak depremlerde de duymayacağız. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *